Yerli-milli ittifakın bileşenleri AKP ile MHP, Danıştay'ın ırkçı Andımız yeminiyle ilgili verdiği karar üzerinden sert bir tartışmaya girdi.
Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı ve Adalet eski Bakanı Bekir Bozdağ, Twitter'dan kararla ilgili olarak şunları yazdı:
"Türkiye, hukuk devletidir. 'İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez. Öğrenci andı kararı ile Danıştay 8. Dairesi; hukuka uygunluk denetiminin sınırlarını aşmış, kendisini yürütmenin yerine koymuş, yürütmenin takdir hakkını yok saymış dahası yürütmenin takdir yetkisini bizzat kullanmıştır. Kısaca; anayasa ve yasayı alenen çiğnemiştir."
Danıştay 8'inci Dairesi'nin kararının siyasetin kendi işini yapma prensibini rencide eden bir karar olduğunu ifade eden AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş da şunları söyledi:
"Başörtüsü kararı, imam hatip liselerinin katsayı kararı, o zaman eski Türkiye'nin alışkanlıkları, bürokratik oligarşi devreye girmiş, yargıç egemenliğine dayalı yapının oluşması için birileri düğmeye basmıştı. Türkiye, bu anlamda çok mesafe katetti. AK Parti kurulduğu günden itibaren vesayetlerle mücadele eden bir siyasi parti olarak herkesin işini yapması konusunda büyük mücadele verdi. Türkiye sivil ve asker bürokrasisi, bunun içinde TSK ve yüksek yargı da dahil olmak üzere, herkes kendi işini yapacak ve herkes sorumluluğu altındaki işlerle uğraşacaktır. Siyaset yapmak siyasetin işidir, siyasetin dilini ayarlamak da siyasetin işidir. Siyasetin kendi işini yapma prensibini rencide eden bir karar olmuştur. Bu anlamda tabiri caizse bu kararıyla Yüksek Yargı, siyaseti imkansız hâle getirmiştir. Siyaseti imkansız hâle getirmeye hiç kimsenin hakkının olmadığını ifade etmek isterim. Türkiye'nin bir daha hiçbir şekilde eski dönemlere dönmeyeceğinin de bilinmesini isterim. Bu anlamda devam eden bir yargı süreci var. Buna itirazlar olacaktır, bunlar bir kere daha gözden geçirilecektir."
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de karara karşı çıkarak, “Anayasamıza göre Danıştay, yerindelik denetimi yapamaz, idarenin yerine geçerek karar veremez. Bir yürütme tasarrufunun bilimsel temelini sorgulamak da yargının anayasal konumunu, kabiliyetini aşar. Adeta idarenin yerine geçerek işlem tesis eden Danıştay 8. Dairesi'nin Öğrenci Andı'na ilişkin kararı, maalesef bu ölçüleri karşılamaktan uzak kalmıştır” dedi.
Bahçeli'den sert açıklamalar
Faşist parti MHP'nin lideri Devlet Bahçeli ise bu gelişmeler üzerine dün attığı tweetlerle Andımız'a karşı çıkanlara ve özellikle Bekir Bozdağ'a saldırdı.
Bahçeli'nin uzun açıklamaları şöyleydi:
"Milli Eğitim Bakanlığı 1933 yılında yayımladığı bir genelgeyle ilk ve orta dereceli okullarda Andımızın okutulmasına karar vermiş ve konuyla ilgili tutum ve duruşunu çok net göstermişti. Andımız uygulamasına 2012 yılında ortaokullarda, 2013 yılında da ilkokullarda son verilmişti.
8 Ekim 2013 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1.maddesi Danıştay 8.Dairesi’nin oy çokluğuyla aldığı karar sonucunda iptal edildi.
Yargı süreci tamamlanmamış olsa da, okullarımızda Andımızın okutulması artık mümkün hale gelmiştir. Yargı kararının uygulanmasıyla ilgili sorumluluk bundan sonra Milli Eğitim Bakanlığı’ndadır.
Çözülme sürecinin en karanlık döneminde Andımız kurban seçilmişti. “Ne Mutlu Türküm Diyene” seslenişi her taraftan silinmiş ve kazınmıştı. Bu durum elbette yanlıştı, vahim bir sapma haliydi. Kabullenmemiz imkansızdı.
Sonuç itibariyle çok yoğun itiraz ve tepkimizi dile getirdik, Andımızı sahiplendik.
Danıştay 8.Dairesi maşeri vicdana tercüman olmuş, Türk milletinin ruh kökünden fışkıran çığlığa bigane kalmamış, kalamamıştır. Andımızdan rahatsız olmaya, Andımızı hırpalamaya ve yaftalamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Andımız Türk milletine mensubiyet şuurunun tezahürüdür.
Terörle mücadelenin kahramanca sürdürüldüğü bugünkü zaman diliminde Andımız ile ilgili geçmişteki bir hatanın tamir ve telafisi bizi memnun ettiği gibi, geleceğe dair umutlarımızı daha da güçlendirmiştir. Adımız Türk olduğuna göre Andımızın da Türk olması tarihi mecburiyettir.
Peki, Danıştay’ın vermiş olduğu karara gölge düşürmek için kuyruğa girenlere, adeta tahammülsüzlük yarışına heves edenlere ne oluyor? Neden kabus görmüş gibi hareket edip, yıkım ve çözülme süreçlerinin kötü hatıralarına sarılıyorlar?
Ne var Andımızda? Neresi sinirlerini bozuyor, neyi vicdanlarını bulandırıyor?
Türküm demek suç mu? Doğruyum demek yanlış mı? Çalışkan olmak gaflet mi? Eğer Andımıza cephe alanlar kripto damarın karanlık failleri değilse merakla soruyorum dertleri nedir? Bu hazımsızlık niyedir? Bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti, üzerinde yaşayan millet ise Türk’tür.
Sayın Bekir Bozdağ Danıştay kararına çok bozulmuş, anayasa ve yasanın alenen çiğnendiğini söylemiş. İşine geldi mi yargıya saygıyı bekleyen, işine gelmedi mi yasa çiğnendi diyen Sayın Bozdağ ve onun gibi düşünenlerin hala çözülme süreci üslubuna müracaatları talihsizliktir.
Sayın Bozdağ Kürdüm, özgürüm diyebilir. Dilini tutan yoktur. Sus otur yerine diyen de yoktur. Buyursun, mizaç ve meşrebine müzahir değerlendirmesini yapsın. Türk milleti kendisini en güzel ve yüksek mevkilere taşımıştır. Ama kendisi Türk milletini düşürmeyi aklından geçirmesin.
Andımızı fıtrat ve köküne uygun okumak isteyen varsa kendi bilir. Ancak Türk milletinin Andına kimse karışmasın, hiç kimse ortalığı karıştırmasın.
PKK’lıyım, bölücüyüm, Kürdistan için çalışırım diyen varsa cezası bellidir, sonuçlarına katlanacaktır. Uyarıyorum, Sayın Bozdağ buna çok dikkat etsin. 81 ilde basın açıklaması yapan malum bir sendikanın başkanı da durum muhasebesi ve özeleştiriyi yapacak milliliği göstersin.
Andımızın neresinde sorun vardır? And Türk’tür, çünkü anı Türk’tür, ati Türk’tür, vatan Türk’tür, millet Türk’tür. Ağaç kovuğundan çıkmadık, gökten zembille inmedik. Tesadüfen olmadık, toplamayla oluşmadık. Tarihte Türk’tük, halde Türk’üz, istikbalde de Türk olacağız.
Papaz kuş gibi uçar gider yargı kararı denilir. Andımızla ilgili yine yargı karar verir, ne var ki karşı çıkılır. Bunun neresi adil, neresi ahlakidir? Andımız milli kimliğimizin alameti farikalarından birisidir. Sevmeyen varsa sussun, okumayacak varsa kendi işine baksın.
Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne Mutlu Türküm Diyene !"
Bozdağ'dan Bahçeli'ye tepki
Bekir Bozdağ bunun üzerine Bahçeli'ye yanıt verdi.
Bozdağ'ın yanıtında, Andımız'ın içeriğine karşı çıkmadıkları belirtiliyordu:
"1) Hayatım boyunca nice hakaretlere, nice iftiralara, nice haksız ve temelsiz suçlamalara ve nice tehditlere muhatap oldum. Ama hiç bir zaman inancımdan ve davamdan taviz vermedim.Bundan sonra da inancımdan ve davamdan taviz vermeden yoluma devam edeceğim.
2) Bir hukuk tartışmasından ayrımcılık ve bölücülük çıkaranlar, bu tutumlarıyla sadece ayrımcılık ve bölücülük yapanları memnun ederler.
3) Aleni tehditlere de tahtında tehdit gizli uyarılara da cevabım şudur: Bu dünyada muhafızımın daima Rabbim olduğuna inandım. Muhafızının Allah olduğuna inananların kimseden korkusu olmadığı gibi benim de kimseden korkum yoktur. Vekil ve muhafız olarak Allah yeter..."