Sosyalist İşçi gazetesi, DSİP’in Yunanistan’daki kardeş örgütü Sosyalist İşçi Partisi (SEK) üyesi Panos Garganas’la seçim sonuçlarını, SEK’in de parçası olduğu Antikapitalist Sol Cephe’nin (ANTARSYA) politikalarını ve önümüzdeki süreçte işçi sınıfını bekleyen mücadeleleri konuştu.
Röportaj şöyleydi:
SYRIZA’yı nasıl tanımlıyorsunuz? Politik karakteri nedir?
Panos Garganas: SYRIZA medya tarafından radikal solun partisi olarak sunuluyor. Gerçekte ise Yunanistan’daki sosyal demokrat partilerin çöküşüyle oluşan boşluğu dolduran bir merkez sol partisi. Bu durum yeni hükümetin bileşiminden de görülebilir. Savunma Bakanlığı, muhafazakâr bir parti olan Bağımsız Yunanlar Partisi’nin (ANEL) liderine verildi. Dışişleri Bakanı ulusalcı eski bir PASOK üyesi. Ekonomi Bakanı ise yakın geçmişe kadar SYRIZA liderliğinden kişilerce dahi neoliberalizme karşı uzlaşmacı bir tutum almakla eleştirilen bir ekonomi profesörü. Sol reformist bir parti olarak SYRIZA’yı tanımlamanın doğru yolu, tabanı işçi sınıfından oluşan ama liderliği egemen sınıfla uzlaşan bir parti olması.
SYRIZA’nın seçim zaferiyle Yunanistan işçi sınıfının mücadelesi arasındaki ilişki nedir? Yunanistan işçi sınıfı, SYRIZA’nın başarısını kendi başarısı olarak görüyor mu?
Panos Garganas: Son yıllarda Yunanistan tasarruf tedbirlerine ve neonazilerin yükselişine karşı işçi sınıfının mücadele dalgasına tanık oldu. 32 genel grev ve Altın Şafak liderlerinin yargılanması için hükümete basınç yapan güçlü anti faşist gösteriler gerçekleşti. Bu durum sola doğru kitlesel bir radikalizasyona yol açtı. İki hükümet partisinin, Yeni Demokrasi ve PASOK’un toplam oyları yüzde 80’in üzerindeyken şimdi yüzde 30’a düştü. Bu sola kayıştan sandıkta yararlanabilen esasen SYRIZA oldu. Ama bu, işçi sınıfı mücadelesini ve eylemleri SYRIZA’nın kontrol ettiği anlamına gelmiyor.
İşçi sınıfı aktivistlerinin çok geniş bir kesimi, SYRIZA’nın solunda duruyor. Dolayısıyla işçi sınıfının beklentileriyle SYRIZA’nın yapabilecekleri arasında çelişki olduğunu düşünüyoruz.
Seçim sürecinde ANTARSYA’nın tutumu neydi?
Panos Garganas: ANTARSYA seçim kampanyasını antikapitalist bir programla yaptı. Borçların silinmesi, bankaların işçilerin kontrolünde kamulaştırılması, avrodan ve Avrupa Birliği’nden ayrılmak gerektiğini anlattık. Bunlar ücretlerdeki, emeklilikteki ve sağlık, eğitim gibi sosyal hizmetlerdeki kesintileri tersine çevirebilmemiz için zorunlu adımlar. İşten atılanların işlerini geri almaları gerektiğini söylüyoruz. Bunlar ancak mücadeleyle gerçekleşebilir, sol kanat bakanların vaatlerini yerine getirmelerini bekleyerek değil.
SYRIZA’nın hem egemen sınıftan hem de işçi sınıfından gelecek basınç karşısındaki pozisyonuna dair tahminleriniz neler? Bir ‘orta yol’ bulması, işçi sınıfının taleplerini karşılarken kapitalist sınıfın tepkisine neden olmaması mümkün mü?
Panos Garganas: Bir orta yol yok. Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve IMF önceki hükümetlerle, borcu geri ödemek için Yunanistan bütçesinin her yıl, gayri safi milli hasılanın yüzde 4.5’ine denk bir fazlalık üretmesi gerektiğinde anlaştılar.
Bu, işçi sınıfı için büyük fedakarlıklar demek ve bu yüzden insanlar mücadele ediyorlar. Şimdi SYRIZA, Avrupa Birliği’yle bu bütçe fazlasını yüzde 1.5 oranına indirmek için müzakere etmek istiyor. Başarılı olsalar bile bu durum hâlâ işçi sınıfı için ızdırabın devam etmesi demek. Dengeli bütçe (daha da kötüsü fazla veren bütçe) neoliberalizmin temel doktrini. Ama Avrupa Birliği bütçe fazlası indiriminde anlaşmıyor, sert kesinti programının devam etmesinde ısrar ediyor. Antikapitalist bir pozisyon bu yüzden çok önemli. Kesintilere son verilip Avrupa Birliği’yle birlikte cehenneme gönderilmesi gerektiğini söylüyoruz.
Yunanistan’daki mücadelenin bu yeni evresi hakkında ne düşünüyorsunuz? Antikapitalist solun ve hareketin ‘sol hükümet’ hakkındaki tutumu ne olmalı?
Panos Garganas: Uzlaşmalar oldukça o kadar da sol bir hükümet olmadığı daha açık hale gelecektir ve daha fazla insan mücadele etmek isteyecektir. İşini geri almak için, kapatılan hastane ve okulların açılması için, kapatılan devlet televizyonu ERT’nin işçilerin öz yönetimiyle yeniden açılması için devam etmekte olan işçi mücadelelerini destekleyecek bir sol muhalefete ihtiyacımız var. SYRIZA’yı destekleyenlerle birlikte harekete geçecek bir sol muhalefet ‘Avrupa kalesinin’ ırkçı politikalarını, göçmenler için toplama kamplarını, Ege’de ve Yunanistan- Türkiye sınırında birçok mültecinin ölümünden sorumlu olan FRONTEX devriyelerini sona erdirebilir. Muhafazakar yeni Savunma Bakanı’ndan gelen Kıbrıs ve Doğu Akdeniz ekonomi bölgesinde gerginliği yükseltecek herhangi bir girişime karşı çıkmalıyız. Yunanistan ve İsrail arasındaki ittifakın sona erdirilmesini istiyoruz. Ben bugün bu talepler etrafında bir hareket inşa etmenin uzun yıllardır olduğundan daha büyük bir ihtimal olduğunu düşünüyorum.
- Kuruluşundan bugüne: Syriza'nın yükselişi