Cable Caddesi savaşı, 80 sene önce bugünlerde gerçekleşmiş, kitlesel işçi sınıfı direnişiyle Kara Gömleklileri durdurarak antifaşist mücadele tarihinde anahtar bir rol oynamıştı.
4 Ekim'deki kitlesel mücadeleyle ilgili olarak İngiltere'de yayımlanan Socialist Worker (Sosyalist İşçi) gazetesinden çevrilen iki makaleyi dikkatinize sunuyoruz...
Faşistleri yenen mücadele
Tüm dünyada faşistlerin yükselişe geçtiği 1930’lar İngiltere’de de faşistlerin örgütlenmeye çalıştığı bir dönemdi. Ancak Oswald Mosley’in Britanya Faşistler Birliği’nin yürüyüşü 4 Ekim 1936’da Doğu Londra’da bir işçi sınıfı isyanıyla durduruldu. Alistair Farrow bugün o dönem aktif olan eylemcilerin yazdıklarına bakarak onlardan öğrenebileceklerimizi inceliyor.
80 yıl önce bu hafta on binlerce işçi Britanya Faşistler Birliği’nin (BUF) doğu Londra’daki Cable Caddesi’nde yürümesini engelledi. Onlar aynı zamanda faşistlerin yürümesini sağlamak için tüm gücüyle saldırmaya kararlı olan polisle de mücadele ettiler. Ancak işçilerin kitlesel eylemi, atlı polisleri kullanarak kitlenin arasında faşistlerin geçebileceği bir yol açmaya çalışan polisin tekrar ve tekrar başarısız olmasına neden oldu. Jack Dash Komünist Parti’nin bir üyesiydi. Londra’daki Yahudi Müzesi’nin yaptığı röportajlara katılan Dash o günü şöyle anlatıyor: “BUF’u doğu Londra’ya asla sokmamakta kararlı muazzam bir insan yığını yolu tamamen kapatmıştı. Her köşede kol kola girerek doğu Londra’nın girişini tamamen kapattık.”
Faşistlerin bugün yapmaya çalıştıkları yürüyüşlerde olduğu gibi o zaman da polis faşistlere yol açmaya çalışıyordu. Atlı polisler, atlarını hızla halkın üstüne sürdüler, ama kitle dağılmadı, yerinde kaldı ve polisi engellemeyi sürdürdü. Kitlesel eylemlilik insanların polisle savaşabileceği anlamına geliyordu. “Polis barikatlara saldırınca, binalarda gösteriyi ve polisleri izleyen kadınlar ellerine ne geçtiyse aşağıya, polise fırlattılar. Polisler kendilerini korumak için kaçtığında polisler kendilerini korumak için barakalara girdi. Biraz sonra bir kadın bağırarak barakalara vurunca polisler dışarı çıktı ve ellerini kaldırarak teslim oldular. Bir polisin teslim olduğunu kim görmüştü ki?”
Polis faşistleri Londra’nın merkezindeki Hyde Park’a doğru dağıtmak zorunda kaldı. Cable Caddesi Savaşı’na katılım çok yoğun olmuştu çünkü Komünistler ve sendikacılar örgütlenmeye yürüyüşten haftalar önce başlamışlardı. Jack şöyle açıklıyor: “Bir hafta önce her şey hazırdı. Tüm sokaklara “Geçemeyecekler” yazmıştık, bu İspanyol İç Savaşı sırasında kullanılan “No Pasaran” sloganına göndermeydi.” Cable Caddesi Savaşı Avrupa’da faşizm yükselirken gerçekleşti. Pek çok ülkedeki egemen sınıf işçi sınıfının örgütlenmesini ve direnişini ezmesi için faşizmin yanında yer alıyordu. Yalnızca üç yıl önce Adolf Hitler ve Naziler Almanya’da iktidara gelerek solu ve işçi sınıfı muhalefetini ezmişti.
İspanya’da Alman ve İtalyan faşistlerinin desteklediği General Franco liderliğindeki faşist güçler Cumhuriyetçi hükümete karşı bir iç savaş yürütüyordu. Charlie Goodman “İspanya’da olanlar ve Almanya’daki Yahudilerin başına gelmeye başlayanlar East End’deki işçilerin aklındaydı” diyor. Britanya’da Oswald Mosley BUF’i Avrupa’daki faşist partilere bakarak oluşturmuştu ve Hitler gibi iktidara gelmeyi umuyordu. Mosley BUF’un saygıdeğer yüzüydü ama aslında tam bir Nazi idi. Cable Caddesi Savaşı’ndan sadece iki gün sonra Nazi propaganda bakanı Joseph Goebbels’in evinde evlendi, Hitler de ziyaretçilerden biriydi. Onun Kara gömlekliler örgütü işçi sınıfı örgütlerini ezmeye muktedir olan bir sokak savaşı örgütüydü. Kara gömlekliler Yahudi mahallerinde yürüyüş yapıp “Yahudiler, Yahudiler, Yahudiler’den kurtulacağız” diye slogan atıyor, işçilerin toplantılarına saldırıyorlardı
Egemen sınıfın bazı kesimlerinin desteğini alan BUF kitlesel bir örgüt olmanın eşiğindeydi. Nüfuzlu ve zenginler onlara destek oluyordu ve Mosley basında ve radyoda önde gelen şahıslarla birlikte gözüküyordu, bu da ona itibar kazandırıyordu. İşçiler ise tehlikenin farkındaydı. Doğu Londralı işçiler Hitler’in iktidarı ele almasından bir yıl önce, 1932’de Berlin’de yapılan alternatif olimpiyatlara katılmışlardı. Alman toplumunun nasıl bir felaketin kıyısında olduğunu görmüşlerdi. İngiliz Komünist Partisi ise o dönemdeki Stalinist politikayı izliyordu. Parti sosyal demokratlara karşıtlığa odaklanmıştı ve onlara faşistlere yönelttiğinden daha fazla eleştiri yöneltiyordu. Sonuçta işçi hareketi bölünmüşlüğü, faşistlerin işine yaradı. Ancak Komünist Parti’nin tabanındaki pek çok üye ve Londra’daki sıradan insanlar bu yaklaşımı reddettiler ve faşistleri durdurabilecek bir kitle örgütü inşa etmeye giriştiler.
Sosyal demokratlar ve ana akım örgütler ise faşistlere karşı harekete geçmekte etkisiz kaldılar. İşçi Partisi ve Yahudi Halk Konseyinin İçişleri Bakanı’na faşistlerin yürüyüşünün engellenmesi yönünde yaptığı başvuru reddedildi. Bunun üzerine bu örgütler üyelerine evde kalmaları ve faşistleri görmezden gelmeleri çağrısında bulundular.
Ancak Avrupa’da faşizmin yükselişi işçilere yürüyüşe izin veremeyeceklerini göstermişti. İki yıl önce Mosley Hyde Park’ta 2.500 kişilik bir faşist grubuna konuşurken, 150.000 kişilik işçi gösterisi onları boğmuştu. Ancak sendikaların ve İşçi Partisi’nin liderliği o zaman antifaşistleri holiganlar olarak adlandırmıştı. Bu yüzden eylemciler 1936’da onların ne dediğine bakmadılar. Bunun yerine gösteri için kendileri destek topladılar.
Cable Caddesi’ndeki yenilgilerinin ardından BUF miting yapmaya, örgütlenmeye devam etti ve sonraki yıl yapılan seçimlerde önemli bir başarı da yakaladı. Ancak Cable Caddesi Savaşı insanlara kitlesel eylemin faşistleri durdurma potansiyeline sahip olduğunu göstermişti. BUF bir yıl sonra Bermondsey’de yürüdüğünde bir kez daha kitlesel antifaşist eylemlerle karşılaştı. Ancak Charlie’nin dediği gibi “4 Ekim, insanların bir şeyi gerçekten yapmayı akıllarına koyduklarında, onu yaptıklarını göstermişti.”
(Sosyalist İşçi gazetesi için Onur Devrim Üçbaş çevirdi)
4 Ekim 1936 – Antifaşist zafer: Cable Caddesi Savaşı
1936 yılıydı ve faşizm tüm Avrupa çapında yayılıyordu. Adolf Hitler Almanya’nın şansölyesi olmuştu. Benito Mussolini, İtalya’da kontrolü eline almıştı. İspanya’da Franco yükselişteydi. Ve Britanya Faşistler Birliği (BUF, British Union of Fascists) aynısını İngiltere’de gerçekleştirmek istiyordu.
Oswald Mosley’in liderliğindeki Britanya Faşistler Birliği, 4 Ekim 1936’da Doğu Londra’da bir yürüyüş planladı. Bu yürüyüşle aynı zamanda binlerce Yahudi’nin yaşadığı bölgede yüreklere korku salmak isteniyordu.
Mosley, Hitler’le arkadaştı ve onun İngiltere’deki eşdeğeri olmak istiyordu. Faşist Kara Gömleklilerle birlikte Doğu Londra’da sokaklarında yürüyerek yerel halkı terörize etmek amacındaydı.
Fakat, geçemediler. Yahudi halkı, komünistler, İşçi Partisi üyeleri, sendikacılar ve nicesi Britanya Faşistler Birliği’ne karşı durdu güneşli bir Pazar günü.
Mosley ve çetesinin nasıl durdurulduğu konusundaki çıkarımlar, uygulanan ve başarıya ulaşan taktikler, bugünkü ırkçılık karşıtı mücadelede zengin dersler sunuyor.
Antifaşistler Doğu Londra caddelerine barikatlar kurmuştu, Kara Gömleklilerin yürüyememesini garanti altına almak için polisle çatışmışlardı o gün.
7 bin faşist Whitechapel caddesinden geçerek Victoria Park’ta yürümeyi denedi. 4 bini atlı olmak üzere 10 bin polis tarafından korunuyorlardı. Faşistler Royal Mint Caddesinde toplanarak doğuya yürümeye niyetlendiler.
Fakat, Komünist Parti, Bağımsız İşçi Partisi, yerel sendika üyeleri, Yahudi örgütleri, faşistlerin yürüyüş güzergahı üzerinde direniş çağrısı yaptılar.
Yüz binlerce insan bu çağrıya yanıt verdi ve Whitechapel’in kenar mahallelerindeki Aldgate’i bloke ettiler.
Organize işçi sınıfı yığınlar halinde gelmekteydi. Limehouse ve Poplar’dan tersane işçileri gelmişti. Ulusal İşsiz İşçiler Hareketi de geniş kitleleri hareket ettirmişti. Uzaklardan, Galler’den maden işçileri gelmişti. Onlara İrlandalı ve Yahudi işçiler de katılmıştı.
Faşistlerin Whitechapel’den geçerek aşağı doğru yürüyerek Cable Caddesi’ne gitmeyi planladıkları öğrenilince, antifaşistler yığınlar halinde oraya aktı.
Öğleden sonra antifaşistler Aldgate’te toplanmıştı, haberlere göre kalabalık öyle yoğundu ki geç gelenler Cable Caddesi’nde yer bulamamıştı kendilerine.
Polis, faşistlerin yürüyebilmesi için, güç kullanarak koridor açmakta kararlıydı. Eylemcileri sarmış kitleyi copluyorlardı ama fayda etmedi. Antifaşistler polisin şiddetine caddeden söktükleri taşlarla karşılık vermişti. Halk caddeyi bloke etmek için kendi mobilyalarını, hatta ters çevrilmiş tramvayları ve kamyonları kullanmıştı.
Kızgınlık
Cable Caddesi sakinleri, camları açmış, aşağıdaki polislere çürük sebzeleri, kaynar yağları ve lazımlıkların içindekileri boca ediyordu.
Polis ne zaman bir bariyerde gedik açsa, hemen ardında yeni bir barikatla karşılaşıyorlardı.
Atlı polisler kalabalığa saldırmaya çalışıyordu, fakat at nalların altına salınan bilyeler yüzünden başarılı olamıyorlar, atlarıyla birlikte yere devriliyorlardı.
Polis komiseri Sir Philip Game, birkaç saat süren mücadele sonunda yenilgiyi kabul etti. Yerel muhalefet gücünü kanıtlamıştı. Faşistler aşağılanmıştı ve Doğu Londra’nın işçi sınıfı durumdan çok memnundu.
Antifaşist zafer kendiliğinden olmamıştı. Faşistler daimi bir kampanyayla, bilhassa Komünist Parti’nin çabasıyla def edildiler. Zamanının haberlerine göre 1936’nın Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında Doğu Londra’da 600 civarında antifaşist toplantı ve eylem gerçekleşmişti.
Yahudi Halkının Komitesi, faşistlerin yürüyüşünün yasaklanması için bölgede yaşayan 100 bin insanın imzasını toplamıştı.İçişleri Bakanlığı bu talebi reddetmişti.
O gün zaferi sağlayan strateji kitle mobilizasyonuydu. Bu kalabalık, 4 Ekim’e kadar tırmanan öfkenin karşılığıydı.
Komünistler, 1930’larda antifaşist hareketin merkezinde yer alıyorlardı.
Fakat parti içinde faşistleri yenmek için uygulanacak taktikler konusunda ihtilaf bulunuyordu. İşçi Partisi ise, Kara Gömleklileri sokakta durdurma fikrine derin bir düşmanlık besliyordu.
Saygınlık
1935’e kadar İşçi Partisi’nin liderliğini yapan George Lansbury, 1 Ekim günü işçilerin gazetesi Daily Herald’a yazmıştı: “Barış ve düzenin tesisi için arzum ve faşizme karşı olanlara tavsiyemdir; eylemlerden uzak durun”…
Komünist Parti ulusal liderliği, İşçi Partisi bürokrasisine “saygın” gözükmek konusunda umutsuzdu. Partinin Doğu Londra örgütleyicisi Frank Lefitte, üyelerle tartışmaktaydı: “Şayet Mosley yürümeye karar verdiyse, izin verin. Kargaşaya mahal vermeyin”…
İngiltere Yahudileri Temsilciler Kurulu, faşistlere karşı eylemlere hakkında uyarıda bulunuyordu.
The Jewish Chronicle “İyi niyetlerle de olsa,muhtemel kargaşada yer alan Yahudiler, antisemitizme ve Yahudi aleyhtarlığına aktif bir biçimde hizmet etmiş olacaktır. Şayet Yahudi aleyhtarlığına hizmet etmek istemiyorsanız, eylemlerden uzak durun” diyordu
Bu uyarılar, çoğu Yahudi’yi, komünisti ya da İşçi Partisi üyelerini etkilememişti.
Sol kanat Bağımsız İşçi Partisi –İşçi Partisi’nden birkaç yıl evvel ayrılmıştı- ve Yahudi gruplar Doğu Londra’da karşı eylem için geniş katılımlı destek bulmuşlardı. Çoğu komünist parti üyesi de aralarındaydı.
Toplu konutlar broşürlerle donatıldı. Fabrika ve diğer büyük işletmelerdeki işçilerin önderliğinde sokaklara tebeşirle antifaşist propaganda yazıları yazılıyordu. Arabalar muhitte hoparlörlerle antifaşist eyleme herkesi çağırıyordu.
Komünist Parti liderliği geri kalamazdı,tavizkar bir pozisyon aldılar. Gazeteleri Daily Worker, başlangıçta işçilere Trafalgar Meydanı’nda, İspanya’da faşist Franco’nun yükselişini protesto etmek için toplanma çağrısı yaptı. Ardından işçiler “İspanya’da demokrasiye saldıran faşistlere destek çıkan Mosley’e olan öfkelerini göstermek için” Doğu Londra’ya yürüyeceklerdi.
Bu çağrı 31 Eylül’de yapıldı. İki gün sonra, parti liderliği tabandan ve işçi sınıfdaki üyelerden gelen basıncın etkisinde, kararını değiştirdi: “Londra Komünist Partisi ve Genç Komünist Lig, acil duruma karşı tepki göstermek için, Pazar günü tüm güçlerini Doğu Londra’daki eyleme destek olmak için seferber etmekte kararındadır. Hiç şüphe yok ki, saat ikiden sonra tüm sokaklar faşizme karşı insanlarla dolacaktır.”
Komünist Parti üyeleri ve destekçileri eylem için harekete geçmişlerdi. Yerel işçilerle birlikte durdular, polisle çatıştılar ve faşistleri engellediler.
İşçi sınıfı hareketi tüm gücüyle Cable Caddesi Savaşını kazanmıştı. Bu zafer, Yahudilerin yoğun olduğu bölgelere hamlede bulunmak isteyen faşistlerin süngüsünü düşürmüştü
Komünist Parti aktivisti Reg Weston, “geçmişe bakınca, Stepney ve Doğu Londra’da olanlar inanılmaz derecede hoşuma gidiyor. Biz kazanmıştık. Faşistler yenilmişti ve aşağılanmıştı. Keza polisler de… Faşistleri korumakta yetersiz oldukları kanıtlanmıştı” sözleriyle anıyor o günleri.
Bu zafer işçi sınıfını güçlendirmişti, bir daha sokakta yürüyen faşistlere tahammül etmediler. Mosley’in fırtına birliklerine karşı ne ilk ne de son mücadele oldu, fakat İngiltere’de faşizmin yükseliş girişimine direniş için kritik bir eylemdi.
(Avlaremoz.com için Ozan Ekin Gökşin çevirdi)