August Nimtz ABD seçimleri, grev hatları ve barikatlar hakkında konuşuyor

05.11.2024 - 07:32
Haberi paylaş

Minnesota Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Afrikan-Amerikan ve Afrika Çalışmaları Profesörü olan August Nimtz, ABD başkanlık seçimleri üzerine konuştu.

Socialist Worker gazetesinde yayınlanan röportajı Ali Baydaş çevirdi.

İlk oy kullanma deneyiminiz nasıldı?

1964 başkanlık seçimi Cumhuriyetçi Barry Goldwater ile Demokrat Lyndon B Johnson arasındaydı. Oy kullanmam için ilk fırsatımdı. O zamanlar oy kullanma yaşı olan 21'ime yeni girmiştim. Washington DC'de yüksek lisans okulundaydım ama ailemin olduğu New Orleans'a geri döndüm.

Oy kullanmak için kaydolmaya çalıştım. Çok önemli görülüyordu çünkü herkes Goldwater başkan olursa nükleer bir savaş başlatacağını söylüyordu. Sivil Haklar hareketi protestolarını askıya aldı.

Lisedeyken 1955-56'da öğretmenlerimin siyahi insanları seçmen listesine  kaydetmelerine yardımcı oldum. Bana benzeyen insanların oy kullanmasını engellemek için denedikleri tüm yolları biliyordum. Bu yüzden atölyelere katıldım, kaydoldum, uzun ve zorlu formu doldurdum ve "beyaz erkek kültüründen görevliye"  teslim ettim.

Eh, beni baştan aşağı süzdü ve formuma baktı. Ve "Bu kısmı doldurmadın." dedi. "Benim için önemli değil." dedim ve "Ama bunun üzerine bir çizgi çekmelisin. Bunu al, çizgiyi çek ve iki hafta sonra geri gel." dedi.

Üniversiteye geri dönmek zorunda kaldım, bu yüzden oy kullanamadım. Ama hatırladığım ilk "Daha Az Kötüye Oy Ver" seçimiydi. Dört yıl sonra, 1968'de oy kullanabildim. 1964 ile 1968 arasındaki fark neydi? İnsanlar sokaklardaydı. Oy kullanabildim çünkü sokaklarda kitlesel bir seferberlik bunu mümkün kıldı.

Önümüzdeki hafta bir seçim var. Donald Trump veya Kamala Harris seçimi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Önümüzdeki birkaç gün içinde gerçekleşecek en önemli oylama, Boeing grevcilerinin yeni bir teklifi kabul edip etmeme konusundaki oyu olacak. Bu oylamanın işçi hareketi için muazzam sonuçları olabilir.

Böyle önemli bir sendikanın grev kazanması domino etkisi yaratabilir. İşçi hareketi son birkaç yıldır hareket halinde ve daha fazla insan sendika kurmaya ve örgütlenmeye çalışıyor.

Başkanlık seçimleri konusunda öğrencilerimin pek çoğu çok fazla kaygı duyuyor. İki kötüden daha az kötü olanına oy vermenin ayartıcılığı, sürekli bir cazibesi var. Bunu anlıyorum. Onlara iyi bir toplulukta olduklarını söylüyorum. 1849'da Karl Marx ve Frederick Engels iki kötüden daha az kötü olanına oy verilmesi gerektiğini savundular. İşçi hareketinin kendi adaylarını çıkaracak kadar güçlü olmadığını düşünüyorlardı. Liberallere oy vermeleri gerektiğini savundular.

Bir yıl sonra pozisyonlarını yeniden düşündüler . Bu deneyimi yaşamalıydılar.  Liberallerin bir cumhuriyet getireceğini düşünüyorlardı, ancak liberaller çok korkaktılar. Mart 1850'de Marx ve Engels, önceki pozisyonlarını eleştirdikleri bir bildiri yayınladılar.

Komünist Birliği askıya alıp liberallerle birleşmenin bir hata olduğunu söylediler. Seçimlerde, kazanma şansınız olmasa bile kendi adaylarınızı öne sürmelisiniz. Aday olmanın avantajları, fikirlerinizi ortaya koyabilmeniz, insanları eğitebilmeniz ve onları üye yapabilmenizdir. Ayrıca desteğinizin gücünü test edebilirsiniz. Dezavantajları ise oyları bölebilmenizdir. Ancak avantajlar daha önemlidir.

Liberal arkadaşlarıma söylediğim şey, sorunu ertelemeye devam edemeyeceğimizdir. Bu bizim mirasımız olamaz. Çok geç değil. Göç gibi temel konularda tavır alan bir işçi sınıfı partisi inşa edebilir miyiz?

Harris'e oy vermesi gerektiğini hissedenlere ne diyorsunuz?

Barack Obama'nın seçilmesi, tüm ten renklerinden işçi sınıfının çıkarlarını niteliksel olarak ilerletti mi?

Demokratların cazibesi azalıyor, bu yüzden Trump'ın ne kadar korkunç olduğuna dair korkutucu hikayelere başvuruyorlar. Ancak kötünün iyisi anlayışı istediklerimizle  değil, tamamen, istemediklerimizle ilgilidir.

Hayatımın dersi, kitle hareketlerinin değişim getirdiğidir ve bu tarihin dersidir. Gerçek değişim sandıkta gelmez; sokaklarda, grev hatlarında, barikatlarda ve bazen de savaş meydanlarında gelir.

1857'de kölelik sorununu bir mahkeme kararıyla çözmeye çalıştılar. 1860'ta seçimi kaybeden taraf ABD'nin kendisinden vazgeçti. 1861'de göreve başlama töreninde, başkan Abraham Lincoln anayasal bir anlaşma denedi. Ancak köle sahipleri Fort Sumter'a ateş açtı. Lincoln köle sahiplerine tazminat bile teklif etti. Ancak köleliği çözmenin tek yolu savaş meydanıydı.

Şimdi köleliğin diğer biçimi olan ücretli köleliği sona erdirmek hakkında konuşmamız gerekiyor. Ve bunu yalnızca sokaklarda, grev hatlarında, barikatlarda sona erdireceğiz. Bu sorunu çözmek için işçi sınıfının siyasi iktidarı ele geçirmesi gerekecek.

Şimdi her zamankinden daha fazla fırsatımız var. Şimdi, bizden öncekilerin ancak hayal edebileceği şekilde, çok daha birleşmiş durumdayız. Kapitalizmde derin bir kriz geliyor. Federal Rezerv sadece bu krizi geciktiriyor. Ve kriz işçi sınıfında radikalleşmeye yol açar.

Ama işçiler hem sağa hem de sola doğru radikalleşebilirler. Ben iyimserim ama toparlanmamız gerekiyor.

Bültene kayıt ol