(Seçtiklerimiz) Hakan Aksay: 23-24 Haziran Putin için “Allah'ın lütfu” mu?

06.07.2023 - 09:06
Haberi paylaş

Rusya, paralı ordu birliği Wagner'in patronu Prigojin'in isyan girişiminden sonra kendine gelmeye çalışıyor. Görünüşte her şey sakin ve hiçbir şey yaşanmamış gibi. Ama siyaset içten içe kaynıyor.

Başkan Putin her zamanki gibi "duruma hâkim". 24 Haziran sabahı sinirli bir konuşma yaparak Prigojin'e "hain", "bizi sırtımızdan bıçakladı", "gerektiği gibi cezalandırılacak" diyen, aynı günün akşamı isyancılarla barış yaparak Wagner komutanlarını ve askerlerini kazanmaya çalışan, "sabahki hain"i de affederek Belarus'a gönderen o değil sanki.

Her şey 22 Haziran'a dönmüş gibi. Herkes işinde gücünde. 23-24 Haziran'da Rostov'u ve Voronej'i direnişsiz ele geçiren, Moskova'ya doğru atağa kalkan ve bu arada Rus silahlı kuvvetlerinden bir uçak ile birkaç helikopter düşürerek 10'u aşkın insanı öldüren hiç kimse yok ortalarda. Dava açıldığını, açılacağını konuşan bile neredeyse yok gibi.

Her ne kadar biz Putin ile Erdoğan'ın ne kadar birbirine benzediğini anlatıp dursak da, Rus lider Türk mevkidaşının 15 Temmuz sonrasında attığı sert ve kararlı adımları atmıyor. En azından şimdilik. O'nun için 23 yıllık "huzur ve istikrar tablosu"nun devam ettiği algısını korumak daha önemli gibi.

Silahlı kuvvetlerde operasyonlar 

Sadece ordunun üst düzey komutanlarından, bir dönem Ukrayna harekâtının komutasını üstlenen, sonradan aynı alanda Genelkurmay Başkanı Gerasimov'un yardımcısı konumuna getirilen General Surovikin ortalarda görünmüyor. Resmî olmayan kaynaklar "sorguda" diyor, resmî ağızlar "bilgi ve görüşlerine başvuruyoruz" gibi daha kibar ifadeleri tercih ediyor. Ama adam ortada yok, evinde de yok. (Bazı yorumcular, yine Rus ordusunun üst düzey komutanlarından, eski İnguşetya lideri Yevkurov'un da aynı şekilde kaybolduğunu iddia ediyor.)

Mesele şu: Prigojin her ne kadar son 10 yılda Kremlin'den kendisine bahşedilen 10 milyarlarca dolar ile iyice beslenip palazlansa da ("besle kargayı…"), yine de isyan günlerinde Rusya Ordusu generallerinden ve subaylarından destek almasa bu kadar ilerlemeye cesaret edemezdi kanısı yaygın. Ve Surovikin başta olmak üzere bazı generallerin Wagner'e en azından "sempati duyduğu" ihtimali güçlü.

Putin bir taraftan "hiçbir şeycikler olmadı, canımız da acımadı" havasında işlerine ve görüşmelerine devam etse de, sessiz ve derinden yürüyen bir süreç daha var: Başında yine Putin'in çok güvendiği Zolotov'un bulunduğu Rusya Ulusal Muhafız birliklerinin (RosGvardiya) güçlendirilmesi ve daha fazla silahlandırılması. Herhangi bir yeni karışıklık durumunda Moskova'yı ve Kremlin'i savunacak olan, en başta onlar. 

Batı Putin'in devrilmesini istemedi 

Peki, Rusya yeniden böyle bir isyan ya da darbe ortamı yaşayabilir mi? Bunu kimse bilemez ama Prigojin bir anda bu kadar devasa adımlarla Rusya yönetimini tehdit edebildiyse ve koca Rus devletinin bazen ne kadar çaresiz kaldığı ortaya çıktıysa, başka isyancılar da benzeri maceralara heveslenebilir.

Bu arada Rusya'nın "radikal-liberal muhalefeti" de bu görüşten hareketle aktifleşmiş görünüyor. Geçmişte Putin'le tartışıp 10 yıl hapis yatan ve bugün Londra'da yaşayan bir zamanların (20-22 yıl öncesinin) en zengin Rus iş insanı Hodorkovski şöyle diyor: "Bu şansı kaçırdık. İsyan kargaşasında Moskova'da 10-15 bin kararlı eylemcimiz olsaydı, belki iktidarı bile zapt edebilir ya da ona ortak olabilirdik. Bundan sonraki fırsatlara hazır olmalıyız!" Bana fazla iyimser göründü ama bilemem tabii…

Peki, bütün bu yaşananlara Batı ne diyor? "Rusya'daki idari sistemin sanıldığı kadar güçlü olmadığının ortaya çıkması" ve "Putin'in prestijinin ciddi darbe yediği" saptamalarının ötesinde benim dikkatimi çeken şu: Batı, bir anda Prigojin gibi ne yapacağı kestirilemez ve kolay diyalog kurulamaz bir "haydut"un iktidara gelme ihtimalinden ürkmüşe benziyor. Özellikle de Rusya'nın nükleer silah birikimini düşünerek.

Bu anlamda Batılılar, nefret ettikleri Putin'in devrilmesinin değil, iyice zayıflatılmış halde iktidarda tutulmasının önemli olduğu gibi saptamalar yapmaya başladılar. Ne diyelim: Beterin beteri var!..

Hakan Aksay 

(T24)

Bültene kayıt ol