Güney Amerika liderleri Erdoğan'ı neden tebrik etti?

05.06.2023 - 15:54
Haberi paylaş

Antiemperyalizm ve sosyalizm aynı şey değildir.

Solu, ABD emperyalizmine karşıtlık olarak ele alan siyasi çizgilerin nereye varabileceği, Erdoğan'ı tebrik eden devletler listesinde karşımıza çıktı.

Başta belirtmek gerekir: ABD'deki Biden yönetimi Erdoğan'ı tebrik ederken, Batı emperyalizminin savaş örgütü NATO'nun genel sekreteri Külliye'deki törende hazır bulundu.

Güney Amerika'daki bir dizi yönetim Erdoğan'ın galibiyetini emperyalizme karşı çıkan bir liderin galibiyeti olarak selamladı.

Türkiye solunda Güney Amerika'daki sol ya da solcumsu yönetimlere sempati her zaman güçlü oldu. Merkez sol ya da sosyal demokrat olarak adlandırabilecek eski sendikacı Lula De Silva'nın, aşırı sağcı Bolsonaro'yu yenmesi ise tüm dünyada sevinçle karşılandı.

"Cehenemin kapılarını kapatacağız" sözü Türkiye seçimlerinde dile getirilen (Garip bir şekilde ırkçı ve antikomünist Sinan Oğan tarafından yaygınlaştırılarak) Lula, otokrat Erdoğan yönetimini Twitter'dan tebrik etti:

"Barış için küresel işbirliğinde, dünyada yoksulluk ve kalkınmaya karşı mücadelede Brezilya'nın ortaklığına güvenin."

Erdoğan'a, Brezilya devlet başkanı Lula'dan gelen destek, aslında düzenin kuralları içinde oynayan ve bu yüzden geçmişte aşırı sağ tarafından yenilen İşçi Partisi'ni sol (çünkü antiemperyalist) olarak görenler şok oldu.

Fakat asıl şok, Küba Komünist Partisi Genel Sekteri ve Küba Devlet Başkanı Miguel Mario Diaz-Canel Bermudez'den geldi:

"Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak yeniden seçilmesi vesilesiyle, kendisine görevinde başarılar diliyor, iki ülke arasındaki dostluk ve işbirliği bağlarını geliştirmeye devam etme isteğimizi yineliyoruz."

Küba devleti ile resmi ilişkiler yürüten, elçileriyle birlikte etkinlikler düzenleyen, "Küba'da müthiş sağlık sistemi var" gibi efsanelerle özünde otokrat, küresel şirketlere imtiyazlar veren devlet kapitalist bir yönetimi sosyalizm diye yutturmaya kalkanlar herhalde yutkunmuştur.

Külliye'de törene bizzat katılan kötü şöhretli Maduro hakkında fazla bir şey söylemeye gerek yok. Chavez'in yolundan çoktan sapmış olan Maduro, Venezuela ordusuyla kurduğu ittifak ve zorlu yaşam koşullarına ittiği işçilerin sendikalarıyla birlikte hem baskıcı hem de yoksulluk içinde bir ülkeyi yönetiyor.

Diğerlerine göre daha sempatik gözüken Evo Morales de antiemperyalist/antiABD solcuların hışmına uğradı. Sol popülist, Sosyalizm İçin Hareket'in lideri Morales, 2006-2019 yılları arasında Bolivya'yı yönetmişti. Fakat gerek egemen sınıfın saldırısı gerekse AB ablukasına ek olarak gereken dış yatırımları ülkeye çekememesi, aynı anda tabandan kopması sonucu iktidarını kaybetti.

Bir zamanların - Pembe Kuşak diye adlandırılan - halkçı, esnek, çeşitli ittifaklara dayanan sol hükümetlerinin yerinde yeller esiyor. Kıtada hala sol hükümetler hakim durumda. Onları oylarıyla işbaşına getiren, işçi, köylü, yoksul hareketleri zaman zaman geri çekilse de hep geri geliyor. 

Çıkarılabilecek sonuçlar

- Sosyalizm, antiemperyalizmden ibaret değildir. Antiemperyalizm de Amerikan karşıtlığından. ABD ve Batı emperyalizminin yanısıra Çin ve Rusya gibi emperyalist devletlerle de mücadele etmeliyiz. 

- Sadece büyük devletler yok. Emperyalizmin küresel hiyerarşisinin orta yerinde duran, bölgesel güçler var. Kimileri ekonomi, kimileri nüfus ve askeri güçleriyle. Lula ve Maduro Güney Amerika bölgesel güçleri yani alt emperyalist devletleri yönetiyor. Meksika'da Obrador da öyle. Bölgesel bir güç olan Erdoğan ile anlaşmaları tesadüf değildir. Bir tür üçüncü dünyacılık etrafında, kavgalı oldukları ABD ile diğer emperyalist devletler arasındaki çatışmalar etrafında oluşan boşlukları değerlendirmek istiyorlar. Hepsinin sorunu borçlar, dertleri kredi bulmak.

- Güney Amerika solunun deneyimi, büyük övgüler kadar önemli deneyimlerin eleştirisi ile birlikte ele alınmayı hak ediyor. Tepedeki liderliklerin yetersiz solculuğu, bürokratikliği, egemen sınıflarla uzlaşma arayışı, yönetici sınıf olmak istemeleri karşısında, hayal kırıklarına kapılmadan her seferinde sağcı sermaye partilerine meydan okumayı bilen emekçi sınıflar. Sosyalistler enternasyonalizmi savunur. Dayanışmamız devlet yöneticileri ve hakim sınıf partileriyle değil her yerde işçiler ve yoksullardadır.

Volkan Akyıldırım

 

Bültene kayıt ol