Geçtiğimiz nisan ayında 75. yılını dolduran NATO’nun bu yılki zirvesi ABD’nin başkenti Washington’da toplandı. Geçtiğimiz yıl Finlandiya ve İsveç’in katılımıyla üye sayısını 32’ye çıkaran örgüt, bu yıl yayınladığı bildiride Ukrayna’nın üyelik sürecinin de “geri döndürülemez” olduğunu duyurdu. Yine aynı bildirgede üye ülkeleri birbirine bağlayan ortak değerlerin “bireysel özgürlük, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü” olduğu ifade edilirken “Uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler Şartı’nın amaç ve ilkelerine bağlıyız ve kurallara dayalı uluslararası düzeni korumaya kararlıyız” denildi.
Örgütün kuruluşundan beri sürdürdüğü misyona taban tabana zıt olan bu açıklamalar, Batı emperyalizminin on yıllardır uyguladığı sömürgeci, yayılmacı ve üstenci politikaları da görünmez kılmayı amaçlıyor. Zira NATO üyeliğinin koşullarından biri ülkenin gayrı safi milli hasılasının %2’sini savunma harcamaları adı altında savaş bütçesine akıtmak. Geçmişte bu kural çok katı bir şekilde uygulanmasa da günümüzde 23 ülke bu koşulu sağlıyor ve bu durumun ortaya çıkmasında önemli etkenlerden biri Rusya-Ukrayna savaşı. Avrupa devletleri bu çatışmayı bahane ederek ordularının modernizasyonu amacıyla, asker toplamak için ve Ukrayna’ya hem hibe yoluyla hem de doğrudan savaş mühimmatı satarak askeri harcamalarını arttırdı. Keza NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de “Ukrayna'ya desteğimiz bir hayırseverlik işi değil, bunu kendi güvenliğimiz için yapıyoruz.” ifadesiyle Ukrayna’daki savaşın NATO için adeta bir “itici güç” olduğunu ifşa etmiş oldu.
Rusya’ya karşı Ukrayna’ya eşi görülmemiş destek
Zirvenin sonuçlarından bir diğeri ise Ukrayna’ya olan desteğin teyit edilmesiydi. Sonuç bildirgesinde “Rusya'nın Ukrayna'yı topyekûn işgali Avrupa-Atlantik bölgesinde barış ve istikrarı sarsmış ve küresel güvenliğe ciddi zarar vermiştir. Rusya, müttefiklerin güvenliğine yönelik en önemli ve doğrudan tehdit olmayı sürdürmektedir.” ifadelerine yer verilirken, Çin’e de Rusya’ya maddi ve manevi destek olmaması için çağrı yapıldı. Şimdiye kadar Ukrayna’ya benzeri görülmemiş siyasi, ekonomik, askeri, mali ve insani destek sağlandığına dikkat çekilirken, 2025 yılında da 40 milyar euroluk bir yardım yapılacağı ilan edildi. Türkiye de 1 milyar euro destekle bu çalışmanın bir parçası olacak.
2026 NATO zirvesi Türkiye’de
Savaş harcamalarını GSYH’sının %2’si düzeyine çıkaran Türkiye’nin hediyesi ise 2025’te Lahey’de yapılacak olan zirveden bir sonraki toplantının Türkiye’de yapılacağının ilan edilmesi oldu. Öte yandan “NATO’nun terörizmle mücadeledeki katkıları ve izleyeceği strateji hakkındaki belge” başlıklı metin de güncellendi ve Türkiye’nin NATO’yu “terörle mücadele” alanında da müttefik olarak işe koşmasının adımlarından biri daha atılmış oldu. Nitekim Türkiye yürüttüğü sınır ötesi operasyonlarda NATO’nun ve diğer üye ülkelerin aktif desteğini almak ya da bu süreçlerde onların yaptırımlarına maruz kalmamak istiyor.