Polis baskısıan ve Covid-19’un yarattığı zorluklara rağmen, aşırı sağcı Modi’nin neoliberal uygulamalarına karşı ülke çapında hayatı durduran bir grev yaşandı.
26 Kasım Perşembe günü gidilen greve öğrenciler, feministler, sol ve muhalif siyasi partilerle birlikte birçok sivil toplum örgütü de destek verdi.
Grevi ülkedeki 10 büyük sendika konfederasyonu ile 200 civarı tarım derneği birlikte örgütledi.
Başkent Delhi’ye yürümek isteyen binlerce çiftçi, polis tarafından barikatlarla engellenmek istedi. Öfkeli göstericiler bunları kaldırıp nehre attılar, ancak polis bu kez de plastik mermiler ve tazyikli suyla tarım emekçilerine saldırdı.
Kolkata şehrinde greve gidenler yolları kapattı, merkez metro istasyonunu işgal etti. Sendikalar, başta güneydeki Kerala, Tamil Nadu ve Andhra Pradesh eyaletleri olmak üzere birçok yerde hayatın tamamen durduğunu aktarıyor.
Grevin 12 maddelik talepleri arasında, tüm sendika karşıtı yasaların kaldırılması, belirli bir gelirin altında yaşayan aile ve bireylere maddi destek sunulması, kamu ve finans sektöründe özelleştirilmelerin durdurulması ve kırsal alanda istihdamın arttırılması yer alıyor.
Modi’nin neoliberal politikaları ve yoksul köylülerin devlet desteklerini kesmesi, Hindistan’da milyonlarca kişiyi daha da yoksulluğa sürüklüyor. Pandemi döneminde ülkedenin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’sı %24 düşerken işsizlik %27’ye yükseldi.
İktidardaki Hindistan Halkının Partisi (BJP) ise sosyal ve ekonomik sorunlara yanıt olarak İslamofobiyi körüklüyor. Hindu-Müslüman evliliklerini hedef alarak bunun “Hindistan’ın Hindu kültürüne karşı bir Müslüman komplosu” olduğunu söylüyorlar. Sağ, bu evliliklere yasaklayacak bir mahkeme kararı çıkartmayı dahi deniyor.
250 milyon kişinin katıldığı genel grev ise etnik/dini ayrımların sınıf temelinde nasıl aşılabileceğinin yolunu gösteriyor.
