Sudan'daki gösterilere kadınlar önderlik ediyor

14.04.2019 - 07:56
Haberi paylaş

Sudan'da önce diktatör El Beşir'i, daha sonra da yönetime el koyan cuntanın lideri Avad bin Avf'ı deviren ayaklanmaya kadınlar öncülük ediyor.

1989 yılında bir askeri darbeyle iktidara gelen Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, 30 yıl sonra Aralık ayında yakıt ve ekmek fiyatlarını artmasını protesto etmek amacıyla binlerce Sudanlının sokaklara dökülmesinin ardından, geçtiğimiz hafta içinde yine bir askeri müdahaleyle görevinden alındı.

Protestocuların %70'i kadın

Sokaklara dökülerek işsizliği, yolsuzluğu ve muhaliflerin baskı altında tutulmasını protesto edenlerin yaklaşık yüzde yetmişini, bir erkek olmadan kamusal alana çıkamamak gibi belirsiz bir şekilde tanımlanmış kamu ahlakı yasalarıyla hayatları kısıtlanan, tutuklandıklarında güvenlik güçleri tarafından tecavüze uğramak da dâhil olmak ağır cezalara çarptırılan kadınlar oluşturuyordu ve taleplerin arasında cinsiyetçiliğin son bulması da vardı.

Protesto edenlerin arasında bulunan ve France24'e konuşan Roubi, durumu şöyle açıklıyor: "Kadınlar burada ön planda, liderler. Yani klişe bir görünümle karşı karşıya değiliz, kadınlar arka planda durup tezahürat yapmıyorlar. Kadınlar kalabalığa dâhil olup taleplerini yüksek sesle dile getiriyorlar, eğer tezahüratlar cinsiyetçi ifadeler içeriyorsa veya ayrımcı ise müdahale ediyorlar. Saldırganlık yok, burada hiçbir tacize izin verilmiyor, istisnai bir alan."

Roubi bu arada 2013 yılında, Arap devrimlerinden hemen sonra ortaya çıkan “Sudan Değişim Hareketi” sırasında gözaltına alınmıştı. Olaylarda Sudan yetkilileri yaklaşık 70 kişinin öldüğünü bildirirken, eylemciler Beşir'in güvenlik güçleri tarafından yapılan saldırılarda 200’den fazla kişinin öldürüldüğünü bildirmişlerdi.

Tutuklanmasından altı yıl sonra Roubi, “Hartum’da güpegündüz 200'den fazla kişi öldürüldü. Böyle bir kaybın yanında benim tutuklanmam hiçbir şey değil. En büyük problem kırbaçlama, sorgulama, korkutma, dayak ve sevdiklerinin nerede kaybolduğunu bilmeyen birçok ailenin olması. Benim tutuklanmam ise Dünya Bankası çalışanı olduğum için görünür oldu” diyor.

(Video) Sudan halkı mücadeleyi sürdürüyor: Cuntanın başı istifa etti

Alaa Salah simge oldu

Bu cesur kadınların arasında, arabanın üstüne çıkmış, bir eli havada kalabalığa karşı konuşan 22 yaşında mimarlık öğrencisi Alaa Salah’ın konuşması internette büyük bir hızla yayıldı. Salah, Sudan’ın başkenti Hartum’da aşırı ölçüde güvenlik tedbirlerinin alındığı askeri karargâhın ve diğer istihbarat teşkilatının bulunduğu yerde toplanan on binlerce kişiye konuşuyordu. Beyazlar içinde altın küpeleriyle Sarah, birdenbire kadın önderliğinin simgesi oldu. Salah'ın giysileri 1960, 70 ve 80’lerde önceki askeri diktatörlere karşı sokaklardaki gösterilere katılan annelerinin ve büyük annelerinin giydiklerinin aynısıydı. Videoyu çeken Lana Haroun, "Salah, eylemdeki tüm kadınların ilham kaynağı oldu, Sudanlı kadınların hikâyesini dillendirirken büyük annesinin bir “Kandaka” olduğunu da söyledi" diyor. Eski Sudan’da Nübyeli kraliçelere verilen bir unvan olan Kandaka, şimdi direnen ve haklarını savunan kadınlara verilen popüler bir isim hâline geldi.  

Salah, bu görüntülerin yayılmasından sonra ölüm tehditleri aldı. “Sesimi kısamayacaklar, eğer bana bir şey olursa El Beşir sorumludur” diye belirtti.

Roubi, “Gösteriler Aralık ayında başladığından beri binlerce kişi tutuklandı. 8 Mart'ta (Uluslararası Kadınlar Günü), bazı kadın mahkûmları serbest bıraktılar ve hükümet bunu büyük bir marifet gibi sundu. Ama hapishaneleri doldurmaya hazırdık. Hepimiz hapse girmeye hazırsak, durum korkutucu olmaktan çıkıyor” dedi.

Kadınlar güçlü

Beşir’in devrilmesi, Sudan’daki özgürlüğün garanti altına alınması anlamına gelmiyor. Roubi ise iyimser. Beşir rejiminin kadın haklarına yönelik saldırılarına rağmen, "sosyal yaşamda her zaman güçlü kadın karakterler olduğunu, irade göstermeyen, anne, büyük anne, kız kardeş ve öğrenci bulmanın zor olduğunu, Sudanlı kadınların çalışıp hayatlarını kazandıklarını ve bu anlamda kendilerine saygı gösterilmesini istediklerini" gururla belirtiyor ve “Baskıdan öncesinin nasıl olduğunu bilemeyen, değişim için kampanya yapan genç kadın ve erkekleri gördüğümde bu beni çok umutlandırıyor” diyor. İçinde yer aldıkları hareketin askeri bir darbeyle son bulmaması için ellerinden geleni yapacaklarını, askerlerin onları kurtarması için yola çıkmadıklarını, farklı bir görüntüde İslamcı yönetim istemediklerini belirtiyor.

Roubi ile aynı dönemde aktivist olanlar, onlarca yıldır devam eden tutucu İslamcılığının genç kadınlar üzerindeki etkisini görebiliyor. “Genç kadınlarla toplumsal cinsiyet meselelerini tartışmak her zaman sorun oldu, çünkü rejim onların düşünme biçimini değiştirdi” diyorlar.

Ancak bu kasvetli değerlendirme, son protestolardan beri değişmiş görünüyor:

“Artık nesiller arası bir bölünme yok. Genç kadınlar değişim konusunda esneklik ve cesaret göstermiş, harekete geçirmiş ve kampanya yürütmüştür. Tabii hâlâ yapılması gereken tartışmalar var -kadınların kamusal hayata katılımını isteyen muhafazakâr ve muhafazakâr olmayanlarımız var. Sonunda hepimiz kadınların kamu hayatına, işe ve liderlik pozisyonlarına katılımı konusunda hemfikiriz. Seslerimiz artık daha gür çıkıyor ve duyuluyor.”

(France24'ten Türkçe'ye Sibel Erduman çevirdi)

Sudan’da halk orduyu istemiyor: “Birincisi düştü, ikincisi de düşecek”​

Bültene kayıt ol