Sosyalist İşçi, 2018'de dünyadaki otoriterleşme dalgasını ve 2019'da umudun nerede olduğunu yazdı.
Donald Trump ABD’nin başkanı olarak geçirdiği ikinci yılını tamamladı. Bu aynı zamanda, tüm dünyadaki otoriterleşme ve sağcılaşma dalgasının da ikinci yılı demekti. Dünyanın en büyük kapitalist aygıtını yöneten ırkçı trilyoner, ekonomik olarak kendisini en çok zorlayan Çin ile rekabeti dahilinde ticaret savaşlarını başlattı. AB ile küreselleşmeci serbest piyasaya karşı korumacı ekonomiyi savunarak gerginliğini sürdürdü. Yaz aylarında gerçekleştirdiği Avrupa ziyaretinde, merkezdeki klasik neoliberal partilere saldırırken, her ülkede yükselmekte olan aşırı sağcı, popülist veya ırkçı siyasi hareketlere cesaret verdi. Öyle ki, sağ kolu Steve Bannon, Brüksel’de bir ofis açarak Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi kıtadaki tüm aşırı sağcı güçleri koordine etmeyi planlıyor.
Bu arada, aşırı sağ yükselmeye devam ediyor. Yaz aylarında, İngiltere, yıllar sonra görülmüş en büyük ırkçı gösteriyle çalkalandı. Futbol taraftarları üzerinden örgütlenen faşistler, Londra sokaklarında 15 bin kişiyi yürütebildiler. Almanya’da Chemnitz’de naziler birkaç gün sokakları kontrol etmeye kalktılar. Brezilya’da askeri diktatörlüğü özleyen, ırkçı, cinsiyetçi, homofobik ve iklim inkârcısı Bolsonaro başkan seçildi.
Bütün bunlara karşı her yerde mücadeleler ve direnişler de var. Ancak sağcılaşma ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Otoriterliğin yükselişi mülteciler için ölüm anlamına geliyor. Krizin sürdüğü Akdeniz’de, özellikle aşırı sağcıların içine girdiği İtalyan hükümetinin baskıları sebebiyle, göçmenleri kurtarmaya çalışan bir tane dahi insani yardım gemisi kalmadı.
Fakat her ülkede otoriter yönetimler ve bu yöndeki eğilim, küresel kapitalizmin açmazlarını çözmüyor. Ardı ardında ülkeler daha güvenlikçi politikalara geçerken, bu aynı zamanda tek tek tüm ülkelerin dışarıyla ilişkisinde de daha sert bir tutum takınmasına neden oluyor. Savaş ihtimalleri bu şekilde artıyor.
Otoriterleşme, 2008’de içine düşülen ekonomik krize de çözüm olmuyor. IMF’nin yeni yayınladığı bir rapora göre, küresel borç miktarı rekor düzeyde. En fazla borçlu olan ülkeler ABD, Çin ve Japonya. İngiltere’nin Brexit görüşmeleri hükümeti devrilmenin eşiğine getirdi. Fransa’da Sarı Yelekliler sokaklarda, zenginlerin başkanı Macron’u sallıyor. ABD’de Trump, seçimlerde Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluğunu kaybetti ve daha denetlenebilir bir iktidar hâline gelerek kitlesel gösterilerin ve mücadelenin otoriter liderleri geriletebileceğini gösterdi. Almanya’da Merkel dönemi sona eriyor.
2007-2008’de başlayan küresel ekonomik kriz, son birkaç yılda, 2. Dünya Savaşı kurulan dünya düzeninin siyasi ve jeopolitik krizine dönüştü. “Sistemin dışından gelen” aşırı sağcılar bu ortamda güç kazanıyor. Buna yanıt ise eski neoliberal partilerin merkezciliğinde değil; Fransa’dan Irak’a tüm dünyanın sarı yeleklilerinde.
(Sosyalist İşçi)