Hayvan, Yaşam, Özgürlük İnisiyatifi Ankara'da sokağa çıktı

14.04.2023 - 11:48
Haberi paylaş

Hayvan, Yaşam, Özgürlük İnisiyatifi hayvanlara yapılan katliamın durdurulması ve 5199 sayılı yasanın geliştirilerek uygulanması talepleriyle Ankara'da eylem yaptı. Basın açıklamasına çok sayıda hak ve özgürlük savunucusu katıldı.

Yeşil Sol Parti 1. Bölge Adayları Emirali Türkmen, Çağdaş Küpeli, Zişan Kürüm, Ruken Dilara Zaf, Hatice Göz ve Bülent Kaya de basın açıklamasına destek verdi.

13 Nisan günü Kuğulu Park’ta yapılacağı ilan edilen basın açıklaması, “kamusal alanda basın açıklaması yapılamayacağı” gerekçesiyle polisler tarafından anayasaya aykırı olarak engellendi. İnisiyatif üyeleri ve katılımcılar, yaklaşık 200 metre uzakta kuytu bir yerde toplanmaya zorlandı. Açıklamadan önce gazeteci Mehmet Onur Yılmaz, polisler tarafından tartalanarak Kuğulu Park’tan dışarı çıkartıldı.

İnisiyatif adına basın açıklamasını okuyan Güliz Gündüz, sözlerine “Ekonomik kriz derinleşirken, bir de Türkiye tarihinin en büyük depremiyle sarsıldık. Krizin faturasını çalışanlara yüklemeye çalışan patronlar ve hükümet bu sefer de faturayı dayanışma örgütleyenlere, muhalefete, yoksullara, göçmenlere, öğrencilere, kadınlara, LGBTİ+’lara kesmeye çalışıyor. On binlerce insan ve hayvanın hayatını kaybetmesine neden olan deprem değil,  doğayı devasa bir inşaat alanına çeviren rant politikalarıdır. Sebebi başka yerde aramamızı isteyenlere karşı sesimizi çıkarmanın şu anda tam zamanı” diye başladı.

Basın açıklamasının tam metni şöyle:

HAYVAN CİNAYETLERİNİ DURDURUN, HAYVAN HAKLARINI TANIYIN! 

Ekonomik kriz derinleşirken, bir de Türkiye tarihinin en büyük depremiyle sarsıldık. Krizin faturasını çalışanlara yüklemeye çalışan patronlar ve hükümet bu sefer de faturayı dayanışma örgütleyenlere, muhalefete, yoksullara, göçmenlere, öğrencilere, kadınlara, LGBTİ+’lara kesmeye çalışıyor. On binlerce insan ve hayvanın hayatını kaybetmesine neden olan deprem değil,  doğayı devasa bir inşaat alanına çeviren  rant politikalarıdır. Sebebi başka yerde aramamızı isteyenlere karşı sesimizi çıkarmanın şu anda tam zamanı. 

Biz yükseltilen nefret dalgasına yabancı değiliz. Otoriterleşme ile el ele giden baskı ve nefret politikaları sadece insanları değil hayvanları da vuruyor. Özellikle sokak hayvanları üzerinden yürütülen nefret kampanyası sebebiyle hayvan cinayetlerinde ciddi bir artış yaşanıyor. 

Konya’daki barınak katliamında örneğini gördüğümüz gibi barınaklar içler acısı hâlde ve hayvanlara işkence yapılan toplama kamplarına çevrilmiş durumda. Özellikle sokak köpekleri hedefe konularak yürütülen nefret kampanyası sebebiyle sokak hayvanlarının bu toplama kamplarına gönderilmesi planlanıyor. Barınaklar aynı zamanda ekolojik yıkımı da beraberinde getiren bir rant kapısına dönüşmüş durumda. Doğal alanlar, barınak inşaatı adı altında müteahhitlere peşkeş çekiliyor. İnsanlar tarafından işlenen bazı cinayetlerin hayvanlar hedef gösterilerek üzeri örtüldüğü gibi, hayvanlara işkence eden ve öldürenler de cezasızlıkla ödüllendiriliyor. 

Tüm bu tablo depremle beraber daha da ağırlaştı. Henüz arama kurtarma çalışmaları bitmeden enkazlar kaldırılmaya başlandı, sayısız insan ve hayvanın akıbeti bilinmiyor. Tüm canlılar oradaki gönüllülerin çabalarına terk edilmiş durumda. Bu duruma rağmen hemen her yerde sıradan insanlar, tüm güçlerini birleştirmiş durumda. Bir yandan insanlar için yardımlar toplanırken, hayvan hakları aktivistleri de sahada sürekli olarak bölgedeki hayvanları dışarı çıkarmak, tedavi ettirmek, onlara geçici ve kalıcı yuva bulmak için çaba sarf ediyor.  

Geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi’nde gönüllüler tarafından idare edilen hayvan barınağı, Cumhurbaşkanı’nın kararıyla apar topar boşaltıldı. Öğrencilerin ve gönüllülerin barınağa girişine izin verilmedi. 

Bütün bunlar olurken hâlihazırda uygulanmayan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmak isteniyor. Kanunun 6’ıncı maddesine göre sokak hayvanları eğer kötü durumdalarsa rehabilite etmek, kısırlaştırmak ve ya tedavi etmek amacıyla kısa bir süre barınakta tutulabiliyorlar. Bu işlemler bittiği zaman sokak hayvanının alındığı yere geri bırakılması gerekiyor. Hükümet, bu maddeyi ortadan kaldırarak hayvanları barınaklara hapsetmek istiyor. Depremle beraber unutturulmaya çalışılan gerçeklerden biri de bu olacak. Bunun unutulmasına izin vermemeliyiz. 

Sokak hayvanlarına dönük cinayetlerde cezasızlık tüm hızıyla devam ediyor. Sokak hayvanlarını soğukkanlılıkla öldürenler sokaklarda özgürce gezerken, hayvanlar barınaklarda ölüme terk ediliyor. 

En temel sorunlardan biri de çeşitli köpek türlerinin “tehlikeli” ilan edilerek yasaklanması. Bu hayvanları besleyenler cezalarla karşılaşırken, toplatılan türler barınaklarda ölümü beklemeye zorlanıyor. 

Biz, tüm temel hakların ortak olduğuna inanıyoruz; sokak hayvanlarının hisseden, seven, üzülen, arkadaşlık kuran bireyler olduğunu biliyoruz. Hayvanların kurtuluşu ile insanların kurtuluşu ortaktır. Hayvanların katledilmesine ve hapsedilmesine karşı mücadele etmeden kendi özgürlüklerimizi de koruyamayız. Bu sebeple herkesi bu özgürlük mücadelesine katılmaya çağırıyoruz.

- İnsan ve hayvanların yaşamını koruyamayan yetkililer hesap vermeli, yıkıma yol açan politikaların tüm sorumluları yargılanmalıdır. 

- 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, Hayvan Hakları Kanunu’na dönüştürülmeli, bu temelde genişletilmeli  ve uygulanması sağlanmalıdır. 

- Hayvanlara dönük şiddet eylemlerinde cezasızlığa son verilmeli, belediyeler başta olmak üzere sorumluluklarını yerine getirmeyen yetkililer hakkında etkin, caydırıcı, adli ve idari yaptırımlar getirilmelidir. 

- Hiçbir köpek türü yasaklı ilan edilmemelidir. 

- Sokakta yaşayan hayvanların yaşadıkları yerde karşılaştığı sorunlar ortak yaşam kültürüne bağlı kalınarak çözülmelidir. 

- Hayvan satışı derhal yasaklanmalıdır. 

- Bu talepleri kabul eden herkesi bizimle birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. 

HAYVAN, YAŞAM, ÖZGÜRLÜK İNİSİYATİFİ

Bültene kayıt ol