29 Kasım Uluslararası İklim Grevi gününde Türkiye’nin birçok kentinde etkinlikler düzenlendi. İstanbul’da Antikapitalist Öğrenciler bir basın açıklaması yaparak gezegeni yok eden şirketlere ve hükümetlere karşı ses çıkardı.
Saat 17:30’da Kadıköy’deki Süreyya operasının önünde “İklimi değil sistemi değiştir! #Küreselİsyan” ana pankartının arkasında toplanan Antikapitalist Öğrenciler, “Şirketleri değil gezegeni kurtar”, “Ne istiyoruz? İklim adaleti! Ne zaman istiyoruz? Hemen şimdi!”, “Petrol – yerin altında bırak, kömür – yerin altında bırak, doğalgaz – yerin altında bırak” ve “Başka bir dünya mümkün” sloganları attı.
Eylemde, dünyada iklim krizini yaratanın büyük şirketler ve onları kollayan hükümetler olduğu belirtilirken, Türkiye’de de Hasankeyf’ten Dipsiz Göl’e, Cerattepe’den Kazdağları’na doğanın yok edildiği hatırlatıldı. Mecliste termik santrallerin filtresiz çalışmasını onaylayan yasa tasarısının geçmesi ve bunu utanmazca savunan CNN Türk protesto edildi.
Eyleme Yokoluş İsyanı, Eko Öğrenci Hareketi ve FFF’ten öğrenci ve aktivistler de katılarak destek verdiler.
Antikapitalist Liseliler’den Özge Korkmaz’ın okuduğu basın açıklaması şöyleydi:
“İklimi değil sistemi değiştirelim!
Değerli basın emekçileri,
İklim krizi son hızıyla devam ediyor. Birleşmiş Milletler’in Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli tarafından geçtiğimiz yıl yayımlanan rapor, durumun ne kadar acil olduğunu ortaya koymuştu. Atmosferdeki karbondioksit oranı 415 ppm’i geçmiş durumda. 11 yılımız kaldı. 2030’a kadar karbon emisyonlarının sıfıra düşürülmesi gerekiyor. Yoksa geri dönüşü olmayan bir yola giriyoruz. Raporda, hükümetlerin bir an önce harekete geçmesi gerektiği söyleniyordu.
Bu raporun ardından, dünyanın dört bir yanında insanlar kapitalizmin yarattığı bu felakete isyan etmeye başladı. Greta Thunberg’in başlattığı hareket sonucunda, milyonlarca öğrenci Cuma günleri okul grevleri örgütlüyor. Biz de Türkiye’de bu mücadelenin bir parçasıyız. Geleceğimiz için Cuma eylemleriyle, karar alıcılar üzerinden basınç oluşturmaya çalışıyoruz.
İklim krizinin etkileri şimdiden birçok yerde kendisini gösteriyor. Çin’de muson yağmurlarının hiç olmadığı kadar şiddetlenmesi; ABD’deki, Brezilya’daki ve Türkiye’deki orman yangınları bunlardan yalnızca birkaçı. Asıl sorun iklim değişiminin sonucunda ortaya çıkan kuraklık, seller, hortumlar, dolu fırtınaları, su baskınları. İklim krizi birçok canlının yaşam alanını tehdit etmekle kalmıyor, toprağı işlenmez hâle gelen yerlerden iklim göçü yaşanıyor. 2018’de 62 milyon kişi iklim krizine bağlı felaketlerden etkilendi. Hindistan, Avrupa, Japonya ve daha pek çok yer, hem sel gibi felaketler hem de yüksek sıcaklık gibi aşırı hava olaylarının tehdidi altında. Türkiye’de 2018 yılı, kaydedilen 840 “doğal” afet ile bu konuda rekor kıran bir yıl olarak tarihe geçti. Daha sıcak ve daha az yağışlı bir coğrafyada yaşıyoruz. Betonlaşma, kurutulan göller, kuruyan dere yatakları ve daha birçok ekolojik sorun hepimizin canını yakıyor.
Hem dünyada hem de Türkiye’de iklim krizi böylesine ciddi bir hâle gelmişken, aç gözlü kapitalistler ve onları koruyan hükümetler gezegeni mahveden uygulamaları ısrarla devam ettiriyorlar.
Dünyanın önde gelen milyon dolarlık petrol şirketlerinden Chevron, Exxon Mobil, BP ve Shell sorumluluğun kendilerinde değil tüketicilerde olduğunu iddia ediyor ve sorumlulukların kendilerinde olmadığı konusunda hükümetlere para akışı sağlayarak lobicilik faaliyetlerini sürdürüyor. Küresel finans sistemi, fosil yakıt şirketlerine sağladıkları para miktarını her geçen yıl arttırıyor. Bilişim patronları dahi iklim inkârı için faaliyet yürüten kuruluşlara kaynak sağlıyor.
İklim krizinin en büyük sorumlusu kapitalizm. Yalnızca çıkar ilişkileri üzerinden yürüyen bu sistem hayatımızın her alanını tehdit ediyor. Dünyanın önde gelen petrol şirketleri kâr üstüne kâr ederken iklim krizinin sistemle ilgili olmadığını, çözümün sadece bireysel çözümlerde olduğunu iddia ediyor.
Oysa tüm sera gazı emisyonlarının üçte birini 20 şirket yapıyor. 1988’den beri tüm sera gazı emisyonlarının %71’ini ise 100 şirket yapmış.
Sorun bizde, sıradan insanlarda değil. Bizi yönetenlerde, zenginliğine zenginlik katanlarda. Dünyanın en zengin 26 milyarderi, en fakir %50’lik nüfusla, yani 3.8 milyar insanın toplamı kadar servete sahip. Bunların serveti 2018’de her gün 2,5 milyar dolar artarken, dünyada açlık çekenlerin sayısı 820 milyonu geçti.
Bu adaletsizliğe isyanı her yerde büyütüyoruz. Şili, Lübnan, Irak, Hong Kong, Katalonya, İran, Bolivya, Kolombiya… Dünyanın dört bir köşesinde, insanlar baskıya, eşitsizliğe, yoksulluğa ve yolsuzluklara karşı hakları için sokağa çıkıyorlar.
Yoksulluğu yaratanlarla gezegeni yıkıma götürenler aynı kişiler. Trump, Bolsonaro, Johnson ve diğer otoriter liderler, el ele vererek ekosistemi ve canlı yaşamını yok ediyorlar.
Buna karşı 20 Eylül’de tüm dünyada 7.6 milyon kişiyle “iklim adaleti” diyerek sokağa çıkmıştık.
Bugün bir kez daha sokaktayız.
İklimi değil bu çürümüş sistemi değiştirmeliyiz. Şirketleri değil gezegeni kurtarmalıyız. Başka bir dünyayı yaratmak için öğrenciler, işçiler, kadınlar, LGBTİ+ aktivistler, tüm ezilenler ve dışlananlar el ele vermeliyiz.
Tüm hükümetleri fosil yakıt kullanımının durdurulması için gerekli tedbirleri almaya, tüm yerel yönetimleri iklim acil durumu ilan ederek gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Greta Thunberg’in vurguladığı gibi: Değişim geliyor, siz isteseniz de istemeseniz de!
Başka bir dünya mümkün!
Antikapitalist Öğrenciler
29 Kasım 2019”
Basın açıklamasının ardından Şili’den Lübnan’a, Hong Kong’dan Katalonya’ya dünyadaki isyan dalgasının selamlandığı eylemde “Milyonlar aç, milyonlar işsiz, yaşasın küresel direnişimiz!” sloganları atıldı.
Antikapitalist Öğrenciler’in eylemine katılanlar daha sonra yine Kadıköy TAK’ta Fridays for Future (FFF – Gelecek için Cumalar) tarafından düzenlenen takas şenliğine katıldı. Burada “Kara Cuma” günündeki kapitalist tüketim çılgınlığına karşı herkes getirdiği şeyleri ortak bir havuzda takas etti.
FFF’in şenliğinde Birileri ve Teneke Trampet konser verdi. Gün boyu etkinlik yapan Yokoluş İsyanı ve Antikapitalist Öğrenciler, katılımcılara bugün gerçekleştirilen diğer eylemleri anlattılar.
Antikapitalist Öğrenciler adına konuşan Mervan Aziz, “Biz sorunun sadece tüketimde değil, aslında kapitalist üretim biçiminde olduğunu düşünüyoruz. Kapitalizmin yarattığı iklim değişimiyle birlikte aynı zamanda ırkçılığa, savaşlara karşı mücadele ediyoruz. İklim adaleti istiyoruz!” dedi.