Can Irmak Özinanır

Can Irmak Özinanır son yazıları

Can Irmak Özinanır tüm yazıları

27.03.2017 - 09:15

Demokrasi ezilenlerin kazanımıdır

Modern devletin gelişimi, kapitalizmin gelişimi ile el ele gitmiş. Bu gelişim çoğu zaman kapitalizm ile demokrasi arasında kopmaz bir bağ var gibi görünmesine, “normal” koşullarda burjuvazinin aslında demokrasi istediği gibi bir yanılsamaya yol açmış.

Oysa burjuvazinin, kendisinden önceki egemen sınıfla iktidarı paylaşma isteği, daha sonra da iktidarı bütünüyle kendisine talep etmesi dışında ciddi bir demokrasi talebi olduğundan bahsetmek mümkün değil. Biz sosyalistlerin “burjuva demokrasisi” dediğimiz sistem içinde genel oy hakkından, kadınların oy kullanmasına, sekiz saatlik iş gününe demokratik bir içeriğe sahip olan tüm yasalar ve uygulamalar aşağıdakilerin, yoksulların, dışlananların mücadelesi ile kazanıldı. Egemen sınıf aşağıdakilerin bu baskısının olmadığı koşullarda burjuva demokrasisine dâhi tahammül edemediğini bugünlerde pratikte gösteriyor. Türkiye’de ve dünyadaki otoriter yönelim aynı zamanda kapitalizmin kendi krizini ezilenlerin kazanımlarını yok etme yönündeki çabasını da gösteriyor.

Türkiye’de otoriterizmin, milliyetçiliğin ve ırkçılığın gündeme oturduğu, doğallaştığı bu yerli-millî atmosfer geçmişteki kazanımların kökeninin ne olduğu üzerine yeniden düşünmeyi gerektiriyor. Geriye dönük 10 yıllık bir süreçte Ermeni soykırımının sokaklarda kitlesel olarak anılabilmesi, LGBTİ+ Onur Yürüyüşlerinin kitleselleşmesi, barış süreci gibi bir sürecin başlayabilmiş olması, Kürt sorununun her yerde açıkça konuşulabilir olması gibi ezilenlerin hareket alanını genişleten gelişmeler iktidarın bir lütfu muydu? Bu soruya duraksamaksızın “Hayır” cevabını vermek lazım. Demokrasinin en ufak zerresi bile muktedirler tarafından bahşedilmedi. AKP iktidarı, 27 Nisan muhtırasından, 367 kararına kadar kendisine dönük devletin içinden (çoğu bugünkü müttefiklerinden) gelen çeşitli antidemokratik girişimleri göstererek demokrasinin alanını genişleten çeşitli adımları kendi hanesine yazmaya çalıştı. Bunda büyük oranda başarılı da oldu. Oysa asıl kazanımlar 2003’te AKP’ye rağmen Irak Savaşı’na direnenler, 2007’de Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından “Hepimiz Ermeniyiz” diye yürüyüp ardından ırkçılığı ve milliyetçiliği her düzeyde teşhir etmeye çalışanlar, Ermeni soykırımına karşı “Özür Diliyoruz” diyerek sokağa çıkanlar, yıllarca kimlikleri bile tanınmazken tanınma ve barış mücadelesi veren Kürtler, 1990’lı yıllardan bu yana “buradayız, varız” diyen LGBTİ+ aktivistleri, bu toplumun dışlananları ve yoksulları tarafından elde edildi. AKP’nin böbürlene böbürlene anlattığı başörtüsü serbestisi de AKP’li erkekler kendilerine “henüz zamanı değil” derken yıllar boyu var olma mücadelesi veren kadınların kazanımıydı.

AKP’nin ilk fırsatta ezilenlerin bu kazanımlarına karşı kendisine Bahçeli gibi ortaklar bularak saldırması demokrasinin gerçek sınıfsal niteliğini gösteriyor. Bu sadece Türkiye’de böyle değil. ABD’de savaştan bıkan kitlelerin oyunu alarak daha “incelikli” bir emperyalist strateji izlemek durumunda kalan Obama’dan, bugün sivillerin de savaşta hedef alınabileceğini açıkça savunan Trump’a gelen çizgi aşağıdakilerin demokrasi mücadelesinin sürekliliğinin önemini gösteriyor. Demokrasi ezilenlerin kazanımıdır, ezilenler tarafından savunulmalı ve ezilenlerin demokrasisini kurmayı hedeflemelidir.

Can Irmak Özinanır

[email protected]

(Sosyalist İşçi)


Bültene kayıt ol