Hakan Tahmaz

Hakan Tahmaz son yazıları

Hakan Tahmaz tüm yazıları

29.02.2016 - 14:14

Anayasaya Türklük engeli

TBMM son on yıl içinde üçüncü kez yeni Anayasa yapmayı gündemine aldı. İlki 2007 yılında türban tartışmasıyla ölü doğdu. İkincisi 25. dönemde dört partili Anayasa Komisyonu sonucu belli bir çalışma yürüttü. Meclis çalışmasının 26. döneminde anayasa komisyonunun daha ismini ve çalışma düzenini belirlenme tartışmaları krize dönüştü.

Değişik dönemlerde yirmiden fazla değişikliğe uğrayarak yamalı bohçaya dönüşen mevcut anayasanın 12 Eylül darbesinin ürünü olmasını ortadan kaldırmadı. Ama büyük oranda değişti.

Artık, “sivil anayasa ve 12 Eylül askeri darbe anayasasından kurtulmak gerekiyor” söylemi, yeni anayasa ihtiyacını açıklamaya yetmiyor. Bu söylem gerçek ihtiyacı saklamaya yarayan ambalaj işlevi görmeye başladı.

Yeni anayasanın toplumsal dinamiğini ve zeminini daha fazla demokratikleşme ihtiyacı, Kürd uyanışını açığa çıkardığı ihtiyaç ve siyasal İslamın (AK Parti çevresinin başkanlık, yarı başkanlık sistemi tartışmasının çok ötesinde) istem ve yöneliminin dayattığı ihtiyaç oluşturuyor.

Özgürlükçü yaklaşımla, Kürdlerin anayasal statü talebine cevaz veren, mevcut parlamenter sistemde değişikliğe gidilmesi doğrultusunda yeni bir anayasa hazırlamanın önünde bir dizi engel var.

Bu engel ne yazık ki, Türk milliyetçilerinden ve Kemalist-Cumhuriyetçi statükocularla sınırlı değil. AK Parti kendisi ve ümmetçi-milliyetçi muhafazakârlar da en az onlar kadar engelleyici bir yaklaşım ve tutuma sahipler.

AK Parti’nin demokratik olmayan, hukuksallıktan yoksun keyfiyete dayalı yönetim anlayışı ve tarzı ile otoriter yönelimi ve Kürd karşıtlığı boyutuna ulaşmış milliyetçi politikalarının yanı sıra bugünkü savaş ortamı yeni anayasa konusunda fazlasıyla caydırıcı bir işlev görüyor.

En son Anayasa Komisyonu kurulmadan önce AK Parti, CHP ve MHP’nin anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen hükümleri Yeni Anayasa’nın hazırlanmasında kırmızıçizgileri olarak ilan etmeleri bu durumun işaretidir.

AK Parti’nin, gittikçe otoriter bir yapıya dönüşmesi siyasal geçmişinde uyuyan hücreleri uyandırdığı gibi toplumun seküler kesimlerinde de büyük kaygılara, kopuşlara yol açtı. Bu ortamda mevcut anayasal parlamenter sistemin değişiminin tartışılması zor olacağa benziyor.

Esasen anayasanın önündeki engel, izlenen Kürd politikasında gizli. Yarılmanın büyüğü buradan oluşacaktır. Kürd uyanışı rejim değişikliğini dayatıyor. Bu istek ertelenebilir ama geçmişte cumhuriyetin kuruluşunda olduğu gibi tümden bastırılamaz. Bu bölgesel, küresel gelişmelere dikkatlice bakıldığında çok daha rahat görülebilir.

Mevcut parlamenter sistemden yapılacak değişikliğin toplumsal zeminin güçlü ve kalıcı olabilmesinin biricik yolu Kürdlerin rejim değişikliği isteğini başka bir ifadeyle egemenlik paylaşım isteğini dikkate alan ve karşılayan bir zihniyetle yapılması bir gereklilik değil zorunluluktur.

Kürd karşıtlığı ile oluşan Türklük haliyle yapılacak anayasa, hiçbir derdimize deva olmaz.

Kalıcı ve sorunları çözmeye hizmet edecek demokratik bir anayasa ancak bu iki toplumsal gücün uzlaşısıyla olabilir.

Kısa süre önce yayınlanan Görüşme Notları kitabında Abdullah Öcalan’ın söylediklerinde anladığımız kadarıyla ana akım Kürd hareketinin demokratik özerklik/özyönetim talebi adem-i merkeziyetleşme perspektifiyle içerildiğinde parlamenter sistemde yapılmak istenen değişime kapalı değil.

Ancak bunun için AK Parti’nin “tek adamlaşma”, “otoriterleşme”, “denge ve denetleme mekanizmalarını ortadan kalkması”, “kurumların uyumu” gibi istem ve yaklaşımlarını revize etmesi gerekiyor.

Bunun oldukça zor olduğu bir gerçek. Ancak imkânsız değil. Radikal dönüş imkansızı imkanlı kılabilir. Buna dair bir emare yok ama biz yine de temel noktaların altını çizelim. Kürd düşmanlığından uzaklaşmak, Türklük haline teslim olmamak, Ortadoğu’nun geleceğini Türk-Kürd ittifakıyla belirleme stratejini benimsemek bunun için yeterli olacaktı.

Bu siyasal uzlaşı, ideal bir tablo değil. Ortadoğu’daki mevcut kaostan ve Kürd savaşının topyekûn yıkımdan önceki bir çıkışa ve uzlaşıya neden olmaz. Bunun bir yolunu bulmak zorundayız.

Hakan Tahmaz

(BasNews)


Bültene kayıt ol