Birkaç hafta önce “teröre lanet” adı altında düzenlenen milliyetçi gösterilerin sempatizanlarına göre, Ankara’daki katliam sebebiyle AKP suçlanamazmış.
Son iki günde olanları kısaca özetleyelim:
“Ortadoğu’da bizden habersiz kuş uçmaz” diyen stratejik dehanın başbakanlığında, Diyarbakır ve Suruç’tan sonra bu kez Ankara’da, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” sloganları atan insanların ortasında bombalar patlatıldı. Türkiye tarihinin en kanlı saldırısında 128 arkadaşımızı kaybettik.
Katliamdan bir gün önce, Rize’deki miting alanında Tayyip Erdoğan’la el sıkışırken fotoğrafı bulunan faşist çete lideri Kürtleri kastederek “Oluk oluk kan akacak” dedi, AKP’ye oy istedi.
Polisler, saldırıdan hemen sonra, kucak kucağa bekleyen ölü ve yaralıların ortasına gaz bombası attı. Ambulansların girip çıkışını engellerken göstericilere saldırdı. Arkadaşlarımızın yüzüne bakarak sırıttı, canını kurtarmaya çalışan gençlerin üstüne yürüdü.
AKP’lilerin, saldırıyı “oyunu artırmak” için HDP’lilerin yaptığına yönelik alçakça iddiaları Yeni Şafak paçavrasında yazan Cemile Bayraktar ile başladı. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysi Eroğlu ile devam etti. AKP Çanakkale milletvekili Bülent Turan onlara katıldı. “%100 PKK yaptı” diyen Melih Gökçek’le bu mesele zirveye çıktı. “PKK’nın da parmağı olabilir” diyen Nagehan Alçı, “IŞİD ile PKK militanları aralarında anlaşmış olabilir” diyen AB bakanı ne kadar kıvrak zekalı olduklarını açık ettiler.
Tayyip Erdoğan, sanki saldırı AKP veya MHP mitingine yapılmış gibi, “ülkemizin birlik ve beraberliğinin” hedef alındığını savundu, “terörün her türlüsüne karşı” olduğu yalanını tekrarlayarak sabah akşam hedef gösterdiği HDP’yi suçladı. Davutoğlu da öldürenlere değil Demirtaş’a saldırdı.
İçişleri Bakanı’na istifa edip etmeyeceği sorulurken Adalet Bakanı gülümsedi. İçişleri Bakanı “güvenlik zaafiyeti olmadığını” söyledi.
AKP’liler sosyal medyada HDP’lilerin “güldüğünü” gösteren fotoğraflar yayımlayıp “Bu neyin sevinci?” diye soruyor. Aynı saatlerde AKP’nin vekilinin valisinin bir düğünde eğlendiği ortaya çıktı.
Paçavraların “Yaralılara ilk müdahale Davutoğlu’ndan” diye verdiği haberler bir yana, başbakanın konuştuğu olaylarla alakasız kişi “Annem burada yatıyor. Devletimiz sağolsun” diyordu.
Katliamı protesto etmek isteyenlere birçok şehirde saldırıldı. Ankara’da katliamın yaşandığı yere karanfil bırakmak isteyenlere “delil arayan” polis izin vermedi. Afyon’da polis, saldırgan faşist güruha “Biz sabrediyorsak siz de sabredeceksiniz” dedi. Diyarbakır’da “Her şeye rağmen barış” pankartıyla yapılan eyleme polis saldırınca 63 yaşındaki bir kişi öldü.
AKP destekçisi Yeni Akit’in bir muhabiri “Kılıçdaroğlu da ölecek” diye tweet attı. TRT “Dünyadaki terör saldırıları” haberi hazırlayarak, Mehmet Barlas “Ortadoğuluyuz unutmayalım” diyerek katliamı kanıksamamızı istedi.
Liste daha da uzatılabilir.
Biz sıradan insanlarız. İstihbarat teşkilatlarımız, kirli ilişkilerimiz yok. Bombaları AKP’nin ittifak yaparak sokağa saldığı Ergenekoncular mı, faşist çete reisleri mi, IŞİD militanları mı patlattı, bilemeyiz.
Ama siyasi tabloyu okuyabiliriz.
Yıldıray Oğurlar istedikleri kadar “Vallahi biz yapmadık” yazıları yazsınlar, yoldaşlarımızı defnedip yaralarımızı sardıktan sonra kimlerle mücadele edeceğimizi, katliamın sorumlusunu biliyoruz.
Ozan Tekin