Alex Callinicos

Alex Callinicos son yazıları

Alex Callinicos tüm yazıları

04.04.2024 - 12:08

'Dünyanın dört bir yanında insanlar Filistinlilerle dayanışma içinde'

Alex Callinicos’un 23 Mart'ta İstanbul'da toplanan Vicdan Mahkemesi’ne gönderdiği mesaj

İngiltere’deki Sosyalist İşçi Partisi’nden vicdan mahkemenize dayanışma duygularımızı gönderiyorum. Yaptığınız şeyin çok önemli olduğunu düşünüyorum ve bu etkinlik gerçekleşirken arka planda sadece İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere karşı yürüttüğü soykırım savaşı değil, Uluslararası Adalet Divanı’nın ocak ayında verdiği karar da var.

Bu tarihi bir olaydı çünkü esasen geçen yüzyılda Batılı egemen sınıflar tarafından kurulmuş bir kurum, sadece İsrail hükümetinin değil, aynı zamanda İsrail’i destekleyen diğer önde gelen Batılı güçlerin de isteklerini göz ardı etti ve İsrail’in Güney Afrika hükümeti tarafından öne sürülen ve şu anda pek çok başka hükümetin de katıldığı, son derece ayrıntılı soykırım suçlamalarına yanıt vermesi gerektiğini söyledi.

Bu anlamda İsrail soykırım uygulayan bir devlet olarak damgalandı ve gerçekten de İsrail’in ekim ayından bu yana her dakika, her saat, her gün, Gazze’de soykırım yaptığını biliyoruz. 

Şimdi kısaca bunu neden yaptıklarından bahsetmek istiyorum. Bunun tek sebebi İsrail’in kötü insanlar tarafından yönetilmesi mi? Bu yeterince iyi bir açıklama değil. Yani son 30-40 yıldaki siciline bakarsanız, Benjamin Netanyahu’nun çok ama çok kötü bir insan olduğu açıkça görülüyor ama bu, yeterince iyi bir açıklama değil.

Son birkaç ayda yaşanan soykırımın, yerleşimci sömürgeci bir devlet olarak İsrail’in yapısal mantığından kaynaklandığını görmemiz gerekiyor. İsrail, 1960’lardan beri, Filistinli entelektüeller ve Maxime Rodinson gibi Siyonizm karşıtı Marksistler tarafından yerleşimci sömürge devleti olarak adlandırılıyor.

Bunun anlamı temelde şu: İsrail, Filistinlilerin mülksüzleştirilmesi, topraklarına el konulması, mülteci kamplarına ve benzeri yerlere sürülmesi veya hapsedilmesi üzerine kurulmuş bir devlettir.

Bu da İsrail’in Filistinlilerle sürekli savaş halinde olduğu anlamına geliyor. İsrail Devleti’nin kurulduğu 1948’den bu yana sürekli olarak geniş çaplı savaşlar patlak veriyor. İsrail fiilen Filistinlilerle sürekli bir savaş halinde çünkü İsrail devletinin Filistinlilerin mülksüzleştirilmesi üzerine kurulması, İsrail yöneticilerinin ve İsrail vatandaşlarının, sürekli olarak Filistinlilerin ayaklanıp kendilerinden çalınanları geri alma potansiyelinden korkarak yaşamaları anlamına geliyor.

Ve 7 Ekim’de Hamas ve Filistinli diğer örgütlerin düzenlediği saldırılar, bu tehdidin gerçekleşmesini temsil ediyordu. Kalıcı savaşın iki yönlü bir savaş olduğunu gösterdi.

7 Ekim’de yaşananlar hakkında ne düşünürsek düşünelim, bu olay Filistinlilerin İsrail’i vurabileceğini gösterdi. Şu anda kitlesel bir katliam söz konusu, İsrail’in on binlerce insanı öldüren ve devam ettiği takdirde daha da fazlasını öldürebilecek, gittikçe şiddetlenen bir kıtlık yaratması söz konusu. Ve şimdiden İsrail ve destekçilerinin Filistinlilerin Gazze’den kitlesel bir şekilde sürülmesini planladıklarını görebiliyoruz. 

Jared Kushner, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı. Trump başkanken Kushner, Trump’ın Orta Doğu konusundaki baş danışmanıydı ve İsrail ile en güçlü Arap devletlerinden bazıları, özellikle Körfez Devletleri arasında bir anlaşmanın temellerini atmaya çalıştı ancak bu tam anlamıyla gerçekleşmedi. Kushner, Netanyahu’yu da iyi tanıyor. Kısa bir süre önce, Netanyahu’nun bir tarihte New York’u ziyaret ettiğini, Kushner’ın ailesinin evinde kaldığını ve o sırada çocuk olan Jared Kushner’ın yatağını Netanyahu’ya ödünç verdiğini öğrendik.

İşte bu Kushner, Gazze’nin sahil şeridindeki mülklerin çok değerli olabileceğini söyledi. Bu kısmı kendisi söylemedi ama insan Filistinlilerin kitlesel bir şekilde sürülmesinden kâr elde etmeye bağlı ekonomik çıkarların söz konusu olduğu fikrine kapılıyor. 

Yani 1948’de çok sayıda Filistinlinin mülksüzleştirildiği ve yerinden edildiği felaket olan Nakba devam ediyor. Nakba gerçekten de kalıcı.

Böylece Uluslararası Adalet Divanı’nın kararına geri dönüyoruz. Dediğim gibi, bu önemli bir adımdı ama sembolik, ideolojik bir olgu olarak kalan önemli bir adımdı. Çünkü İsrail, ABD ve diğer önde gelen Batılı güçlerin desteğiyle, kararı görmezden geldi.

İsrail’e, Gazze halkına gerekli tüm insani yardımların ulaşmasını sağlaması emri verildi. Gerçekte ise Gazze’ye giren kamyonların sayısı karardan bu yana azaldı. Ve bunun İsrail hükümetinin bilinçli bir kararı olduğunu düşünüyorum. Bunu sadece Gazze’deki Filistinlilerin durumunu daha da kötüleştirmek için değil, aynı zamanda mahkeme kararına alenen meydan okuduklarını göstermek için yapıyorlar.

Bu da uluslararası hukukla ilgili bir şey gösteriyor: Uluslararası hukuk, güçlü devletlerin kendi çıkarlarına uygunsa riayet ettiği ve genellikle, rakipleri olan devletlere veya herhangi bir nedenle yollarına çıkan daha zayıf devletlere yaptırım olarak dayatmaktan mutluluk duyduğu bir şeydir. Ama uluslararası hukuku dikkate almak çıkarlarına uymadığında, görmezden gelirler.

İşte bu nedenle Batı, (ABD ve müttefikleri), Ukrayna’nın kendi kaderini tayin hakkını savunmasını destekliyor ama Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin hakkı hiçbir şey ifade etmiyor.

Aklıma Antik Yunanlı büyük tarihçi Thukidides’in ünlü sözleri geldi: “Adalet yalnızca eşit güçler arasında söz konusudur. Güçlüler canı ne istiyorsa onu yapar ve zayıflar ne acı çekmek zorundaysa onu çeker.”

Thukidides, hem bizim dünyamızın, hem de 2500 yıl önceki kendi dünyasının gerçekliğini anlatıyor. Ama sözlerini biraz değiştirmemiz gerekiyor çünkü Filistin mücadelesinde durum sadece zayıfların acı çekmesi değil. Filistinlilerin maddi olarak İsraillilerden çok daha zayıf olduğu ve İsrail’in en güçlü emperyalist devletler tarafından desteklendiği doğru, ancak Filistinliler direniyor. Elbette acı çekiyorlar ama sessizce acı çekmiyorlar. Toplu olarak direniyorlar. Gazze’den sürülmeyi reddediyorlar. Ve dünyanın dört bir yanında insanlar Filistinlilerle dayanışma içinde.

İngiliz hükümeti mevcut krizde İsrail’in en güçlü destekçilerinden biri olsa da Londra’da gösteri üzerine gösteri düzenlendi, yüz binlerce insanın Filistinlilerle dayanışmak için yürüdüğü devasa eylemler yapıldı.

Ve bunu dünyanın her yerinde görüyoruz. Er ya da geç, bu direniş ve dayanışma, özellikle de bölgeden, Orta Doğu’dan geldiğinde ve işçilerin ve yoksulların sadece İsrail’e karşı değil, şu anda Filistinlilerin başına gelenlerin suç ortağı olan kendi egemen sınıflarına karşı (Mısır hükümetinin Gazze’deki abluka ve açlığa nasıl suç ortağı olduğunu düşünün) mücadelesini içerdiğinde, bu Siyonist devleti parçalayacaktır. 

İşte bu sebeple, vicdan mahkemenize ve Türkiye’deki Filistinlilerle kurduğunuz dayanışma hareketine başarılar diliyorum. 

(Sosyalist İşçi) 


Bültene kayıt ol