Oyumuz HDP’ye, hedefimiz antikapitalist alternatifin inşası

27.09.2022 - 13:42

Selahattin Demirtaş’ın ilk defa cumhurbaşkanı adayı olduğu dönemde “Oyumuz umuda oyumuz Demirtaş’a” kampanyası, antikapitalist bir alternatif çağrısı da yapan etkili bir kampanyaydı.

Bugün çok daha etkin bir kampanyaya ihtiyacımız var.

Bunun iki nedeni var: Birisi, sol muhalefetin milletvekilliği pazarlıklarının dışında, sokağa, ezilenlerin en temel ihtiyaçlarına odaklanmasına yardımcı olmak ve seçim kampanyası sırasında yan yana gelmeyi arzulayan milyonlarca bağımsız aktiviste başka bir alternatifin mümkün olduğunu göstermek.

Diğer neden ise Erdoğan-Bahçeli ittifakının açık ara mağlup olması için, seçimleri seçimlere, sandığa ertelenemeyecek kadar ciddiye almak. Bu şu anlama geliyor; Erdoğan-Bahçeli iktidarı hem tek adam rejiminin dışlayıcı niteliği tarafından törpüleniyor hem de bu rejimin niteliği tarafından tetiklenen ekonomik, politik, sosyal ve ahlaki krize karşı günün her saati direnmek, mümkün olan her yerde birleşik direniş köprülerini inşa etmek gerek. 

Sadece seçimlere endekslenmiş bir yan yana geliş, seçimlerde muhalefetin işini “kolaylaştıracak” birleşik mücadelenin kitlesel bir şekilde örülmesi için yeterli olamaz.

Milliyetçilik yarışı ve soldan basınç

Emek ve Özgürlük İttifakı’na sürekli bir şekilde soldan, antikapitalist bir açıdan basınç yapmak zorundayız. Seçim kampanyası, hem iktidar hem de 6’lı Masa açısından 2023’ün ilk günlerinden itibaren, sadece bir seçim kampanyası olmayacak, ama aynı zamanda milliyetçiliği köpürtme yarışı da olacak.

Cumhuriyetin 100. yılı esprisi, iktidar tarafından tüm toplumu milliyetçi histeriler temelinde kutuplaştırmak için bulunmaz bir fırsat olarak kullanılacak. Muhalefet ise 100. yılı “iktidardan daha daha iktidar içeren” bir söylemle ele alacak.

Cumhuriyetin bütün ötekileri, en başta bugünün ırkçılar tarafından şiddet içeren eylemlerde yıpratılan, hedef gösterilen “favori ötekisi” göçmenler tümüyle düşmanlaştırılacak. İsveç ve İtalya’da seçimlerde göçmen düşmanlarını iktidara doğru yürümesi, anaakım burjuva partilerin kurmaylarının aynı dersi çıkartmasına neden oluyordur büyük bir ihtimalle.

Sadece göçmenler değil, iktidarın bugün hayata geçirdiği sert yoksullaşma, sert anti demokratikleştirme, sert baskı politikalarına bugün yanıt vermek için bugün mücadele etmenin, bugünün mücadelelerini sandığa, seçim gününe ertelememenin önemini sürekli olarak anlatmak gerekiyor. 

“Kimi dışlıyorsanız hepimiz oyuz!”

Seçim süreci içinde işleyecek büyük bir eylem takvimi var. Kadın eylemleri, 19 Ocak Hrant Dink’i anma etkinliği, dünya göçmenlerle dayanışma günü, soykırım anması, Newroz, 1 Mayıs, seçim mitingleri. Ayrıca her gün gerçekleşen saldırganlıklar var. LGBTİ+’lara, kadınlara, göçmenlere yönelik saldırılar, iş cinayetleri, ücretlere ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırılar var. Kaldı ki küresel düzeyde dayanışma gerektiren olaylar gerçekleşiyor. Rusya’nın nükleer tehdidi, iklim krizine karşı küresel ve yerel direnişler, bugün İran’da olduğu gibi aniden patlayan isyan dalgaları.

Bugünün eylemini yarına ertelememek, hem seçim gününe militan bir şekilde hazırlanmak, eylemlerde yan yana gelme alışkanlığını kazanmak, hem iktidarın yıpranma, kitle temelini kaybetme hızını artırmak ve seçimleri yüzde 60’a yüzde 40 oranında kazanmayı garantilemek hem de seçimlerden sonra oluşacak siyasal iklimi, krizlerin faturasını emekçilere yüklemek için kullanmayı aklına getirecek olanları şimdiden uyarmak için çok önemli.

İktidarın uygulamalarına karşı herkesle birlikte “Bu iktidar gitmeli” diyeceğiz.

6’lı Masa’nın sağa karşı sağ eğilimlerin güçlü olduğu başka bir egemen sınıf fraksiyonu olduğunu bilerek, “Sağcılara oy yok” diyeceğiz.

Emek Özgürlük İttifakı’na ise soldan basınç yaparak, tüm bileşenlerin, hep bir ağızdan, devlete ve tüm burjuva muhalefete, “Kimi dışlıyorsanız hepimiz oyuz!” demelerini sağlamaya çalışacağız.

Şenol Karakaş

(Sosyalist İşçi)

 


Bültene kayıt ol