Türkiye kapitalizmi: Bir ölüm fabrikası

08.09.2021 - 12:35

Türkiye kapitalizmi işçi sınıfının kanıyla, emeğiyle, etiyle gelişiyor, yaşıyor. Bir vampir gibi, işçi sınıfına dişlerini geçirmiş aralıksız kanını içiyor. İş cinayetleriyle ilgili her ay düzenli rapor hazırlayan İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Ağustos ayının iş cinayetleri sayısını açıkladı.

Buna göre Ağustos ayında 174 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ölen işçilerin 167’si erkek, 7’si kadın. Ölenlerin 11’i çocuk, 16’sı ise göçmen veya mülteci işçi. 

İşçilerin yüzde 24’ü trafik-servis kazalarında, yüzde 13’ü Covid-19 nedeniyle, yüzde 12’si ise ezilme ya da göçük altında kalma nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. 

Ölenlerden birisi 14 yaşının, 10’u ise 15-17 yaşının altındaydı.

Aynı kurumun çalışmalarına göre 2013’te 1235 işçi, 2014’te 1886 işçi, 2015’te 1730 işçi, 2016’da 1970 işçi, 2017’de 2006 işçi, 2018’de 1923 işçi, 2019’da 1736 işçi, 2020’de 2427 işçi yaşamını yitirdi. 2021’in ilk sekiz ayında ise 1494 işçi öldü. Bu, 2013’ten bugüne 16 bin 407 işçinin hayatını kaybettiğini gösteriyor.

İşte iç savaş bu

Türkiye’de sık sık iç savaş teorileri gündeme getiriliyor. Siyasal alanda olan bitene hapsolmuş bu tartışmalar işçi sınıfına karşı neredeyse açık bir savaş yürütüldüğünü görmezden geliyor. 16 bin 407 işçi (bu satırlar yazılırken Tekirdağ’da işçileri taşıyan servisle trenin çarpışması nedeniyle en az 7 işçi öldü) iç savaş yaşayan bir ülkede gerçekleşen bir katliam gibi.

Bu sayılar ve iş cinayetlerini durdurmak, engellemek için hemen hemen hiçbir adımın atılmıyor olması Türkiye kapitalizminin niteliğini gözler önüne seriyor. Azami kâr için işçilerin örgütlenmesini engelleyip, iş güvenliği için hiçbir tedbiri almayıp işçileri her gün ölüme gönderen, açıkça işçi öldüren bir ekonomik örgütlenme. 

İş cinayetlerini durdurmanın tek bir yolu var: işçi sınıfının örgütlenmesi. Sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin aşılıp milyonlarca işçinin bir araya gelmesi, sendikaların işyerlerinde hayatta kalmaya çalışan işçilerin örgütlenmeleri haline gelmesi.

İş güvenliğini sağlamanın tek yolu, işçilerin örgütlenmesidir. Sermayenin bir dediğini iki etmeyen iktidara basınç uygulamanın tek yolu bu örgütlülüktür. 



Bültene kayıt ol