Paris iklim zirvesinde neler oluyor?
08.12.2015 - 08:35
Gezegenimizdeki yaşamın devamının en önemli yanlarından birisi, iklim değişikliği ile mücadele meselesi.
Göçlerin, savaşların, açlığın temel sebeplerinden birinin, çok da ilgi ile izlemeyi ihmal ettiğimiz iklim meselesi olduğunu biliyor muyuz? Fosil yakıtların yeraltında bırakılmasının, iklimin canlıların barış içinde yaşayabilmelerinin en önemli yollarından biri olduğu üzerine hiç düşündünüz mü? Dünya yüzünde ticaret yürüten 90 civarında büyük şirketin mesela, gezegenimizdeki hayatı tehdit eden asıl failler olduğunu, gaz salınımlarının sebep olduğu ısınma ile yaşayan herkesi yokluk tehdidi ile yüz yüze bıraktığını?
Her yıl Aralık ayında yapılan BM İklim Zirvesi'nin 21.si bugünlerde Paris’te yapılıyor biliyorsunuz. Paris İklim Zirvesi, 30 Kasım'da başladı ve 11 Aralık tarihine kadar da devam edecek. Bu zirveyi önemli kılan özelliği, Kyoto Protokolü'nün yerine geçecek yeni iklim sözleşmesinin imzalanacak olması. Türkiye’nin de içlerinde olduğu 196 ülke temsilcisinin katıldığı Paris zirvesinde imzalanacak bu yeni anlaşma, 2020 yılından itibaren geçerli olacak ve bu zirveden çıkacak yeni anlaşma ile gezegenin kaderini belirleyecek temel işlerden birinde muhatap olacağız. Daha önce imzalanan sera gazı emisyonlarına ilişkin anlaşmalar 2020'de sona eriyor ve Paris’te devletlerin en az 10 yıl geçerli olacak yeni taahhütlerde bulunması plânlanıyor.
Yeşil Gazete yazarı Ümit Şahin yıllardır iklim zirvelerine gider gelir, belki de ülkemizde iklim üzerine çalışma yürüten en yetkin isimlerden biridir. Kendisi gelenek edinildiği üzere bu yıl da Paris’te iklim zirvesini izlemekte ve güncel olarak olan biteni gazeteden ya da sosyal medyadan bizlerle paylaşmaya devam ediyor. Burada kısaca kendimle beraber sizlere de bu işin ne olduğunu anlatmama yarayan temel bilgilerin çoğunu onun yazılarından öğrendim, canımı sıkan bir sürü şey var tabii.
COP21 İklim Zirvesi’nde iklim değişikliğiyle sera gazı salınımları ele alınıyor. Sera etkisine neden olan gazların azaltılması için alınacak tedbirler ve devletlerin birbirlerinden istedikleri, bekledikleri konuşulup bir usul yoluna konmaya çalışılacak. Ülkeler, beklenene göre bu zirvede belli ölçülerde de olsa emisyonlarını indirmeye söz verecekler, yaptırımı olmayacak olan bu sözleşme ile karbonu azaltılmış bir ekonomiye geçme yolunda belki küçük adımlar atılacak.
Küresel ısınmayı 2 derecede sınırlamak için 2030’a kadar atmosfere salınabilecek toplam karbondioksit miktarını aşmayacak düzeyde emisyon azaltımına gidilmesi gerektiği söyleniyor, katılan ülkelerden de beklenen bu aslında. Her ülke taahhüt ettiği azatlım değerine titizlikle uyarsa, 2020'ye kadar devam edecek bu taahhütle 2030 yılında küresel emisyon salınımının belli miktara indirilmiş olabileceği hayal ediliyor.
Bugün 185 ülke UNFCCC’ye IND’sini konferansa sunmuş bulunuyor. Ve bu 185 ülke, küresel emisyonların aşağı yukarı %94’ünden sorumlu. Dolayısıyla bu 185 ülkenin taahhüt ettiği azaltım oranlarının tutturulması, küresel anlamda belirleyici ve etkili oluyor.
1 Ekim tarihine kadar Türkiye’nin de içinde olduğu 147 ülke taahhütlerini teslim etmişler ve UNFCCC Sekreteryası’nca sunulan rapora göre, 2030 yılına kadar ülkelerin verdikleri taahhütlere uygun davranmaları durumunda küresel emisyonların eskisi kadar hızlı artmayacağı ama azalmayacağı da gözleniyor.
Özetin özeti de şu ki; Önceden verilen azaltım oranları raporları ile konferansa giden ülkeler şu anda Paris’te emisyon değerlerini azaltmayı değil artırma konusunda ne yapacaklarını konuşuyor durumdalar. 13 Kasım saldırıları nedeni ile güvenlik önlemlerinin artırıldığı Paris’te sivil protesto katılımının da az olduğu iklim konferansı, sessizce ama geleceğimizi ciddi sonuçları ile etkileyecek biçimde devam ediyor. Bu arada Türkiye’ye de bir ödül verildi. İklim zirvesi öncesi CAN (İklim eylem ağı) tarafından dağıtılan günün fosilleri ödülüne iklim değişikliğine karşı aymaz tavrımız nedeni ile layık görüldük, tebrikler Türkiye.
Sennur Baybuğa
(BasNews)