1 Ekim 1936: Faşist General Franco, İspanya milliyetçi hükümetinin başına geçti

01.10.2017 - 10:34
Haberi paylaş

İspanya İç Savaşı'nın başlamasıyla birlikte Madrid'e kadar ilerleyen milliyetçi güçler burada durduruldu. Bunun üzerine, kente düzenleyecekleri son saldırıyı yönetmesi ve gerekli hazırlıkları yapması için bir başkomutan seçmeye karar verdiler. Yeni milliyetçi hükümetin başkanlığına, 1 Ekim 1936'da, Nazilerin iktidarda bulunduğu Almanya ile faşist yönetimin altındaki İtalya'dan da yardım sağlayabileceği anlaşılan General Franco getirildi.

1931'de İspanya'da krallığın devrilmesinden sonra kurulan cumhuriyet yönetimi koyu bir antimilitarist politika izlemeye başladı. Zaragoza Askeri Akademisi kapatıldı ve Franco kızağa çekildi. Franco, kralın özel danışma kuruluna kabul edilmiş olmasına ve kralcı olarak tanınmasına karşın hem yeni yönetimi, hem de rütbesinin geçici olarak indirilmesini kabul etti. 1933'te tutucu güçler yeni cumhuriyetin denetimini ele geçirince, Franco komutan olarak eski etkin görevine geri döndü, 1934'te de tümgeneralliğe yükseltildi. Aynı yılın ekiminde, hükümete üç sağcının üyenin alınmasına karşı çıkan Asturiaslı maden işçilerinin ayaklanmasını bastırmakla görevlendirildi. Bu harekattaki başarısı, ününün daha da artmasını sağladı. Mayıs 1935'te genelkurmay başkanlığına getirilen Franco, antimilitarist yönetim sırasında zayıflamış olan disiplinli ve askeri kurumları yeniden güçlendirmeye girişti.

Merkez sağ hükümet kırsal bölgeleri denetleyemez duruma gelince Ocak 1936'da Cortes (Parlamento) dağıtıldı ve yeni seçimlerin Şubat 1936'da yapılacağı açıklandı. Seçimlerde cumhuriyetçi ve sol eğilimli partilerin oluşturduğu Halk Cephesi, kralcı Milliyetçi Cephe'ye karşı büyük bir zafer kazanarak iktidar oldu. Bunun üzerine Franco, ülkede karışıklıkların giderek arttığını ileri sürerek, hükümetten olağanüstü durum ilan etmesini istedi. Ama, başvurusu reddedildi ve Franco genelkurmaydan uzaklaştırarak Kanarya Adalarında önemsiz bir komutanlığa atandı. Bir süre sonra, Halk Cephesi iktidarını devirmek için planlar yapan sağcı subaylarla ilişki kurarak darbe hazırlıklarına girişti.

Franco'nun askeri ayaklanmayı ilan eden bildirgesi 18 Temmuz 1936 gününün şafağında, Kanarya Adalarında radyodan yayımlandı; o sabah anakarada ayaklanma başladı. Ertesi gün Fas'a giden Franco, hem bu bölgenin hem buradaki İspanyol ordusunun denetimini 24 saat içinde ele geçirdi.José Sanjurjo'nun ölümünden sonra Faşist hareketin başına geçti. Ardından ordusuyla beraber İspanya'ya çıktı ve Madrid'e doğru ilerlemeya başladı. Madrid ve Barselona dışındaki garnizonların çoğunun ayaklanmaya katılmasıyla üç yıl sürecek İspanya İç Savaşı başlamış oldu. Madrid'e kadar ilerleyen milliyetçi güçler burada durduruldu. Bunun üzerine, kente düzenleyecekleri son saldırıyı yönetmesi ve gerekli hazırlıkları yapması için bir başkomutan (generalísimo) seçmeye karar verdiler. Bu göreve getirilecek kişi hem orduları yönetecek hem de milliyetçi hükümete başkanlık edecekti. Yeni milliyetçi hükümetin başkanlığına, 1 Ekim 1936'da, Nazilerin iktidarda bulunduğu Almanya ile faşist yönetimin altındaki İtalya'dan da yardım sağlayabileceği anlaşılan Franco getirildi.

II. Dünya Savaşı

Franco'nun ilk hedefi, İspanya'ya İç Savaş'tan önceki gücünü yeniden kazandırmaktı. Ama tüm ülkede denetimi sağlamasından yalnızca beş ay sonra başlayan II. Dünya Savaşı Franco yönetimini bir ölçüde sarstı. İç Savaş döneminde kendisine destek çıkan Hitlerci ve faşist rejimlerden yana çıkarak 1939'da Anti-Komintern Paktı imzaladı. Buna rağmen Almanya'nın Katolik bir ülke olan Polonya'ya nedensiz ve gerekçesiz saldırması karşısında ilk anda şaşkınlığa düşen Franco, savaşa karışmaktan titizlikle kaçındı. Franco, görece Hitler'e daha yakın bir çizgi izlemekle birlikte, diplomatik ve askeri alanlarda doğrudan bir taahhütten dikkatle kaçındı. Ama Hitler'in kısa zamanda kesin bir zafer kazanma şansı olsaydı, Franco'nun Almanya'nın yanında savaşa katılacağını doğrulayan bazı kanıtlar da vardır. Hitler'in, 1940'ta Fransa'nın Hendaye kentinde Franco ile yaptığı görüşmeden sonra, böylesi bir pazarlığa bir kez daha oturmaktansa üç-dört dişini çektirmeye razı olacağını söylediği ileri sürülmüştür. 1940'ta Hitler'in isteğine uyarak, İspanya, Milletler Cemiyeti'nin denetiminde bulunan Fas şehri Tanca'yı işgal etti.

Franco yönetiminin en zor dönemi II. Dünya Savaşı sonrasında, yeni kurulan Birleşmiş Milletler'in (BM) İspanya hükümetiyle ilişkileri kesmesiyle başladı. Son Faşist Diktatör olarak nitelenen Franco bir dönem boyunca, en çok nefret edilen Batılı devlet başkanı oldu.

Franco, yönetiminin kendi ölümünden sonra da sürmesi için önlemler aldı. 1947'de yaptırdığı referandumla İspanya'da monarşi yönetimi yeniden kuruldu ve Franco yaşam boyu kral anibi ilan edildi. 1966'da yürürlüğe koyduğu bir düzenlemeyle devlet ve hükümet başkanının yetkilerini birbirinden ayıran Franco, 1967'de az sayıda Cortes üyesinin seçimle belirlenmesine izin verdi. 1969'da XIII. Alfonso'nun o sırada 32 yaşında bulunan torunu Juan Carlos'u veliaht ilan etti. 1973'te başbakanlık görevini bıraktıysa da devlet başkanlığını, silahlı kuvvetler başkomutanlığını ve Falanj liderliğini sürdürdü. Franco uzun bir hastalık döneminin ardından ölünce, Juan Carlos 30 Ekim 1975'te devlet başkanlığı yetkilerini üstlendi.

Bültene kayıt ol