22 Aralık 1942: Naziler antifaşist “Kızıl Orkestra” üyelerini idam etti

22.12.2016 - 09:37
Haberi paylaş

Nazilerin gizli polis örgütü Gestapo için Kızıl Orkestra kavramı, içinde birden fazla direniş grubunun bulunduğu bir çatıyı temsil ediyordu. Bu gruplar İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilere karşı direniş çağrısı yapıyor ve ilişkileri sayesinde edindikleri bilgileri başta SSCB olmak üzere Almanya'nın savaştığı ülkelere vererek karşı-casusluk faaliyetinde bulunuyorlardı. Bu direniş grupları ağırlıklı olarak Harro Schulze-Boysen, Avid Harnack ve Rudolf von Scheliha gibi isimlerin etrafında toplanmıştı.

Kızıl Orkestra gruplarının kuruluşu, 1933 yılında Nazilerin iktidar olmasıyla birlikte çeşitli arkadaş gruplarında nasyonal sosyalizm eleştirilerinin yapılmasına kadar geri gider. 1939'da Schulze-Boysen ve Harnack etrafında toplanan grupların birlikte çalışmaya başlaması, antifaşist direnişin temellerini atmıştır. Schulze-Boysen/Harnack grubu gevşek ve belirli kalıplara oturmayan bir örgütlenmeydi. Yaklaşık 150 kişiden oluşan üyeler arasında sanatçılar, memurlar, işçiler, din adamları gibi çeşitli meslek dallarından insanlar vardı, bir kısmı Marksist, bir kısmı liberal, bir kısmı da dini motiflerle hareket ediyordu.

Kızıl Orkestra 1904 ila 1942 yıllarında en faal dönemini yaşadı. Schulze-Boysen/Harnack grubu çok sayıda illegal bildiri yayınlıyor, Münster piskoposu von Galen'in rejim karşıtı vaazlarını yaygınlaştırıyor, özellikle Berlin ve Hamburg'da şehrin birçok semtinde duvarlara Nazi karşıtı sloganlar ve çağrılar içeren etiketler yapıştırıyordu. Grup başta Yahudiler olmak üzere Nazi takibatına uğrayan insanlara yardım ediyor, Almanya işgali altındaki ülkelerde bulunan direniş gruplarıyla temas kurarak bilgi ve yardım sağlamaya çalışıyor, yabancı esirlere yardım etmeye çalışıyor, savaştan sonra yaşanabilir bir ülkenin oluşturulması için düşünceler üretiyordu.

Schulze-Boysen, Reich Havacılık Bakanlığı'nın bir çalışanı olarak gizli bilgilere ulaşma imkanına sahipti. 1940 başlarında Nazilerin Sovyetler Birliği'ne saldırı planlarını ele geçirdi. 1940 sonbaharında Harnack, Adam Kuckhoff ve Schulze-Boysen, Berlin'deki Sovyet elçiliğinin bir çalışanıyla temas kurdular. Böylece Ekim 1941'de Almanya'nın SSCB'ye saldırı planları Moskova'ya ulaştı, ancak Stalin dezenformasyon gerekçesiyle bu bilgilere inanmayı reddetti.

Şubat 1942'de Schulze-Boysen Agis Bildirisi'ni kaleme aldı. Bu bildiride Almanya'nın geleceğine dair endişelerini dile getiriyor ve bütün Almanları insanlığa felaketten başka bir şeye getirmeyen nasyonal sosyalizme karşı direnişe çağırıyordu. Metin her şeyden önce güncel durumun analizini yapıyordu: Nazilerin propagandasına rağmen insan kayıpları artık milyonlarla ölçülüyordu, enflasyon korkunç boyutlara ulaşmıştı, en temel ihtiyaç maddeleri bile bulunmuyordu, işyerleri kapanıyordu, sömürü ve devlet dairelerindeki rüşvetçilik inanılmaz boyutlardaydı. Metinde sonra da Almanya'nın işlediği savaş suçu dile getiriliyordu:

"... vicdan sahibi herkes Almanya'nın Avrupa'da yaptıklarına isyan ediyor. Gerçek değerlere sahip çıkan herkes, gamalı haçın altında Alman halkının isminin lekelenmesini tüyleri ürpererek izliyor. Almanya'nın işgal ettiği ülkelerde her gün binlerce insan sebepsiz yere kurşuna diziliyor, asılıyor... Almanya adına sivillere ve esirlere en korkunç işkenceler yapılıyor. Dünya tarihinde bugüne kadar kimseden Adolf Hitler kadar nefret edilmedi. Acı içindeki insanlığın nefreti bütün Alman halkının omuzlarına çökmüş durumda..."

Ancak 1942 yılında Schulze-Boysen ve Kuckhoff'un SSCB'ye gönderdiği bilgiler ele geçirildi. Gestapo kısa sürede Schulze-Boysen/Harnack grubunu ortaya çıkardı. Ağustos 1942 ile Mart 1943 arasında yaklaşık 130 üye tutuklandı. Aralarında 19 kadının bulunduğu 57 kişi asılarak veya giyotinle idam edildi. Münihli direniş grubu "Beyaz Gül" örgütü üyeleriyle birlikte de tarihteki onurlu yerlerini almış oldular.

Bültene kayıt ol