Ahmet Faruk Ünsal: “Mazlum-Der'in 28 Şubat’ı...”

21.03.2017 - 07:33
Haberi paylaş

Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, olağanüstü kongreyi ve yaşananları değerlendirdi.

Agos gazetesine konuşan Ünsal, “Mazlum-Der, 28 Şubat’ı yaşıyor” dedi.

“Raporlarımızda hakem dili kullandık”

“Süreç geçen sene, hendek ve barikatlarla ilgili Güneydoğu’da yaşanan çatışma sürecinin raporlanmasıyla başladı. Bu raporlama sürecinde Mazlum-Der, hiçbir şekilde hendekler ve barikatları meşru bir hak arama yöntemi olarak gördüğünü açıklamamasına rağmen, bizim bazı şubelerimiz, İstanbul, Kayseri ,Konya Malatya merkezli şubelerimiz bizim açıklamalarımızda şiddeti meşrulaştırdığımıza ilişkin bir ithamda bulundular. Oysa biz bu süreçten ne legal bir siyasi partinin ne de bir legal olmayan bir hareketin, ne de herhangi bir şekilde şiddetin taraftarı olacak bir dil kullanmadık. Raporlarımız ortada. Süreçte her iki tarafın da yaptığı hak ihlallerini açık bir şekilde ifade ettik. Devletin de yaptıklarını örgütünde yaptıklarını ifade ettik. Yani kelimenin tam anlamıyla gerek bir hakem dili kullandık. Bu kullandığımız tarafsız tutum, bazı arkadaşlarda rahatsızlık meydana getirdi. Olağanüstü Genel Kurul talebinde bulundular”

“Hukuku çiğnediler”

“Olağanüstü genel kurul talebi tüzüğe göre dernek üyelerini 5’te 1’iyle olabilecek bir şey iken, bu arkadaşlar bizim karşımıza delege imzasıyla geldiler. Biz de tüzüğün çok açık olduğunu, delege imzasıyla genel kurul yapılamayacağını kendilerine söyledik. Konuyu mahkemeye intikal ettirdiler.”

“Mahkeme de tüzükte bu kadar açık şekilde üye yazıyor olmasına rağmen arkadaşları haklı buldu. Konuyu temyize götürelim dedik. Mahkeme kararları temyiz edildikten sonra kesinleşiyor. Yani kesinleşmeden icraya koydular. Bekleseler, belki kendi lehlerine de karar çıkartabilirlerdi. Çünkü mahkemelerin, bu konuda çok iyi çalıştığı kanaatinde değilim. Bir hukuku çiğnediler. Mahkeme hukuku çiğnedi, hem de olağan üstü genel kurulu yapan arkadaşlar hukuku çiğnediler. ”

“Çalışan şubeler kapatıldı”

“Pazar günü bir genel kurul yaptılar. Genel kurulda da derneğin 16 şubesini kapattılar. Derneğin 24 şubesi var siz 3’te 2’sini kapatıyorsunuz derneğin. Kapatılmayan şubelerin bir kısmı da maalesef tabela derneği durumuna düşmüştü. Kendileri kapatılmayı talep ediyorlardı. Çünkü açık dernekler bir takım bürokratik formaliteleri de yapmak durumunda. Kapatılmayı talep eden şubeleri kapatmadılar, çok çalışan, rapor üreten ve aslında şimdiye kadar Mazlum-Der’in prestijini inşa eden, emekleriyle marka parlatan şubelerim kapatıldı hem de üyelikleri düşürüldü. Binlerce insanın üyelikleri düşürüldü.”

“Bu bir darbedir”

“Bir zorbalıkla karşı karşıyayız. Bir gerçekten darbe yapıldı. Ben 8 yıldır genel başkanlık yapıyorum ve son dönemimdi. Tüzüğe göre yeniden seçilmem mümkün değildi. Benim yönetimimde, bütün kararlarımızı son derece özgür bir tartışma ortamında aldık. Bu kadar katılımcı bu kadar özgür, bu kadar çeşitli fikirlerin kendilerini ifade edebildiği bir ortamı sürdürdükten sonra, bir baskı bir oldubittiye bu çeşitliliğin yok edilmesi karşısında hem üzgünüz hem de öfkeliyiz.”

“Hukuka taşıyacağız. Hukukun bu kadar tüzüğü dikkate almadan çalışan mekanizmalarını, nasıl bir karar verebileceği konusu da açıkçası da net olarak görebildiğimi konu değil. Ancak temyize başvuracağız. ”

“Nisan aynıda Genelkurmay Başkalığı bizim raporlarımızla ilgili İçişleri Bakanlığına hakkımızda bir soruşturma yürütülmesi için talebi oldu. Aynı süreçte olağanüstü genel kurul talepli imzalar toplanmaya başlandı.”

“Gayri meşrudur”

“Mahkemeden bu Genel kurulun geçersizliğine dair bir sonuç alamazsak, geçersiz çünkü genel kurul yapılmasıyla ilgili kararı biz temyiz ettik. O kesinleşmeden genel kurul yapıldı. Fiili durum yaratıldı. Bu kararları yargıda iptal ettirmezsek, binlerce üyenin üyeliği düşmüş olacak. 16 şubemiz kapanmış olacak. Üyelik düşerse, oy hakları kalmamış olacak.”

“Bir 28 Şubat yaşıyoruz. Bu darbeyi hukuk mekanizmalarıyla savuşturmaya çalışacağız. Yapamazsak, bir durum değerlendirmesi yapacağız. Binlerce insanımızı budayan, bu oldu bitti durumunu, Mazlum-Der’in 28 Şubat’ı olarak değerlendiriyoruz. Gayri meşrudur. Hukuk mekanizmalarıyla bir sonuç alamazsak insan hakları mücadelesini burada noktalayacak değiliz. Nihayetinde esas olan mücadelenin kendisidir. ”

Ne olmuştu?

Mazlum-Der’in 16 şubenin kapatılmasıyla sonuçlanan süreç geçen yıl başladı. Türkiye’nin batı illerindeki bazı şubeler olağanüstü genel kurul toplanmasını talep ederek 192 delegeden imza topladılar. Ancak bu girişime başka şubelerden itiraz geldi.

Bir taraf, kongre toplanması için delege sayısının, diğer taraf ise üye sayısının baz alınmasını gerektiğini savunuyordu.

Şubeler arasında başlayan tartışmalar mahkemeye taşındı. Mahkeme önce, tüzük gereği üye sayısının bazı alınması gerektiğini söylese de, dosyayı bilirkişiye gönderdi. Bilirkişi ise delege sayısının baz alınarak kongre yapılabileceği yönünde rapor hazırladı.

Raporun mahkemeye ulaşmasının ardından, mahkeme kongre isteyen grubun lehine karar verdi. Kararın ardından Mazlum-Der’e kayyum atandı. Bu sırada mahkeme kararına istinaf mahkemesinde itiraz edildi. Mahkeme itirazı karar bağlamadan, olağanüstü kongre kararı alındı.

Bültene kayıt ol