Filistin'e Özgürlük Platformu, İsrail'in saldırılarına karşı Gazze'ye destek için Kadıköy'de uçurtma uçurma eylemi ve açık mikrofon etkinliği yaptı.
Moda Sahil Parkı'nda bir araya gelen eylemciler, Filistin halkının direnişini ve umudu simgeleyen uçutmaları uçurdu.
Çocuklar, Filistin temalı resimler çizdi ve uçurtmaları boyadı.
"Filistin direnişi kazanacak", "Soykırımı durduralım", "Yahudi düşmanlığına geçit yok. Sorumlu İsrail devleti", "İşgalci İsrail terörüne son", "Acil ateşkes" ve "İsrail'e boykot Filistin'e özgürlük" yazılı dövizler taşıyan aktivistler, "Filistin'e özgürlük. Nehirden denize özgür Filistin." sloganlarını attı.
Ardından, "Soykırıma Sessiz Kalma" başlıklı açık mikrofon etkinliği yapıldı.
Konuşmacılar Gazze'de yapılan soykırımı teşhir ederek dayanışma mücadele çağrılarında bulundu.
Sahilden geçenler eyleme destek verdi.
Eylemde okunan basın açıklaması:
Aylardır Gazze’de gerçekleşen soykırımın boyutlarını aktarmak, ölü sayılarını aktarmak, ölen çocuklardan söz etmek artık bize zül geliyor. Fakat açıklamak zorundayız. Peşini bırakmamak zorundayız. Ölen her bir Gazzelinin bir sayı olmadığını göstermek zorundayız. Bu şiddeti ve bu şiddetin nedenini anlatmak zorundayız.
Geçtiğimiz hafta Nasır Hastanesi’nde toplu mezarlara ulaşıldı, mezarlardan 700’den fazla ceset çıkarıldığı duyuruldu. Lütfen değerli arkadaşlar, dikkat edin, bir hastanede açığa çıkan toplu mezarlardan söz ediyoruz. Hastaneler insanları sağlığına kavuşturmak için organize olan yerlerdir, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, hastane demek, artık bir katliamın mağdurlarının cesetlerinin gömüldüğü enkaz anlamına geliyor. İsrail’in suç makinesi kabinesinin bugün insanlığın anlam dünyasına kattığı şiddeti özetleyen de bu katliamdır işte! Nasır Hastanesi tek örnek değil, İsrail özel kuvvetlerinin operasyonunun ardından El Şifa Hastanesi’nin olduğu bölgede de cesetler bulunduğu bildirildi. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bürosu Sözcüsü Ravina Shamdasani "Kurbanların derine gömüldüğü ve üstlerinin enkazla kapatıldığı belirtiliyor. Ölenler arasında yaşlıların, kadınların, yaralıların bulunduğu, bazılarının da elleri arkadan bağlanmış halde ve çıplak gömüldükleri iddia ediliyor." dedi.
İsrail, dünyanın gözünün içine baka baka kitlesel bir cinayet işliyor ve Ekim ayının başından bugüne kadar Gazze’de 7,5 ayda 34 binden fazla Filistinliyi öldürdü. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) de savaşın başlangıcından bu yana 13 bin çocuğun öldürüldüğünü bildirdi. Birleşmiş Milletler, Gazze'de 2,3 milyondan fazla kişinin yaşadığını ama nüfusunun yüzde 85'inin altyapının yok edildiği, gıda, su, yakıt ve elektrik sıkıntısı çekilen bölgelerdeki evlerini terk etmek zorunda kaldığını açıkladı. Hiçbir yaptırım uygulamayan ve giderek katliamı raporlama kurumuna dönüşen kurumların verilerine göre Gazze'deki nüfusun yarısının (yani 1,11 milyon kişinin) gıda güvenliği konusunda feci koşullarla karşılaşması kaçınılmaz ve bir yandan da açlık ile savaşmak zorunda bırakılıyorlar. Yüz binlerce insan Refah’a sığınmış durumda.
Fakat Netanyahu’ya 7,5 aydır sürdürdüğü katliam, 7,5 aydır gerçekleştirdiği insanlık suçları, 7,5 aydır işlediği savaş suçları yeterli gelmiyor. Başta Biden olmak üzere Batı ülkelerinin başkanlarını, Refah’a bir kara harekâtı yapmak için ikna etmeye çalışıyor. Refah’a kara harekâtı yapılırsa, 7,5 aydır tanık olduğumuz cinayetleri gölgede bırakacak kadar korkunç bir katliam gerçekleşecektir.
Tüm dünya bu katliama tanık oluyor. Tüm bu olanlar hepimizin gözünün önünde yaşanıyor. Hiçbir şey gizlenemiyor ve İsrail savaş makinesine eşlik eden yalan makinesi çoktan iflas etti. İsrail’in uyguladığı bu şiddetin arkasında, çok net bir hedef var: Filistin’i Filistinlisizleştirmek!
Filistin halkını yok etmek!
İsrail bu katliamları Filistin’i “halksız bir toprağa dönüştürmek” olan asli hedefine ulaşmak için yapıyor. Bu konuda ne kadar adım atarsa amacına o kadar yakınlaşacağını biliyor. Çünkü, kendisini, soykırımı destekleyenler var. İşledikleri suçların niteliği öyle korkunç ki niceliğini de hiçbir şekilde önemsemiyorlar. 75 binden fazla Gazzelinin yaralı olması işgalciler için hiçbir şekilde sorun teşkil etmediği gibi, yardımların ulaşmasına da engel olarak durumun vahametini arttırıyorlar. Önemli olan katliam dalgasının arkasından oluşacak ve kendilerinin bir an önce kavuşmak istediği harita.
Ama karşılarında iki büyük güç var: birisi Gazze halkı. Filistin’in tarihi direnişi. Gazze mağdur değil. Filistin halkı şiddete maruz kalıyor evet ama geri adım atmıyor. Direniyor. Filistin’in tarihi bu işgalci şiddete karşı direnişin de tarihi.
Şimdi tanık olduğumuz gerçeğin bu yönünü görmek zorundayız.
Bu çok haklı bir direniş.
Bu tarihsel bir direniş.
Bu çok güçlü bir direniş.
Bu, gücünü haklılığından alan bir direniş.
İsrail ve İsrail’in savaş suçlarının ortaklarının karşısında bir başka güç daha var: Tüm dünyada yüreği Gazze için atan halkların gücü. Bu güç, birkaç gündür ABD üniversitelerini Gazze direnişinin alanlarına çevirdi. Netanyahu ABD’deki öğrencilerinin, öğretmenlerin eylemlerinden rahatsız oldu. Bu eylemlerin durdurulmasını talep ediyor. ABD polis gücü okullardaki eylemlere saldırsa da eylemler çoktan bir tsunamiye dönüştü, çünkü bu eylemler de gücünü haklılığından alıyor. Okuldan uzaklaştırılan bir öğrenci “uzaklaştırıldım ve evimden çıkarıldım. Bu durum Filistin'in özgürlüğüne bağlılığımı daha da güçlendirdi. İsrail'e yatırımların sona ermesi için mücadele etmeye devam edeceğime söz veriyorum. Filistin için uzaklaştırılmak bir onurdur. Filistin için tutuklanmak bir onurdur. Gazze'deki Filistinlilerin bize protestoya devam etmemizi söylediğini gördüğümde, başka hiçbir şeyin önemi kalmıyor." diyor.
İntifada sloganlarından ve Gazze için ses çıkartılmasından rahatsız olan ve eylemcileri antisemitist olmakla suçlayanlara, aktivistler “Holokost’un arkasına sığınamazsınız” yanıtını veriyor.
Bu güç, Güney Afrika’nın başvurusu üzerine İsrail’in eylemlerinin Uluslararası Adalet Divanı tarafından “olası soykırım” olarak tanımlanmasını sağladı.
Güney Afrika’nın yanına İrlanda ve Nikaragua da eklendi.
Gazze için sokaklara çıkmayan şehir kalmadı dünyada. Şimdi yeni bir mücadele dalgası yükseliyor. Bu mücadele dalgası, İsrail’i soykırımcı olarak damgaladı.
Ne Netanyahu ne de onun savaş kabinesi ve savaş ve insanlık suçu işleyen devlet mekanizması yargılanmaktan kurtulabilecek. Soykırımcılıkla damgalandılar ve soykırımcı oldukları için yargılanacaklar.
FÖP olarak, bizler de antisemitizm ile mücadeleyi sonuna kadar savunuyoruz ve dünyanın birçok yerinde soykırıma karşı mücadele veren, vicdan mahkemesinde de bizlerle beraber olan Yahudilerle aynı cümleleri kuruyoruz “Bu savaş bitmeli.”
Bir sözümüz de Türkiye’deki iktidara.
Önemli olan para değil böylesi günlerde tarihe nasıl geçtiğinizdir.
İsrail’in soykırımcı olması demek, İsrail’le ticaretin soykırımcılarla ticaret, İsrail’le ikili anlaşmaların soykırımcılarla ikili anlaşma olması demektir.
Katlanarak artan ticaret ilişkileriyle, paranın hesabı yapılırken, İsrail soykırımı derinleştirmenin hesabını yapıyor.
İsrail’le ticareti durdurun!
Gemileri durdurun! Hemen!
İşgal devletini yalnızlaştırmak için tüm ikili anlaşmaları, serbest ticaret anlaşmasını iptal edin.
İsrail’in soykırımcılıktan yargılandığı uluslararası hukuki süreçlerde Güney Afrika’yla, İrlanda ve Nikaragua ile birlikte davranın.
Türkiye’de soykırımın suç ortağı olan şirketleri de biliyoruz. Banka kasalarınızdaki şişkinlikle övünebilirsiniz ama biz sizin banka cüzdanlarınızın Gazzeli çocukların kanı pahasına kabardığını biliyoruz.
Bir halk ölüm kalım savaşı verirken hiçbir şey olmamış gibi ticarete devam edenlere sesleniyoruz;
Vicdanlarımız, çocuklar, Gazze’nin tüm canlıları, tüm dünyada Gazze için sokağa çıkan milyonlar sizin ne olduğunuz hakkında net bir kanaate ulaştı.
Bu kanaati değiştirmeniz çok zor ama bizler şansınızı kullanmanızı öneriyoruz.
İsrail’le ticareti durdurun! Tüm ilişkileri kesin!
Filistin Özgürlük Platformu olarak bizler de geçtiğimiz ay İstanbul’da yaptığımız Vicdan Mahkemesi’nde aldığımız kararları iletmek üzere önümüzdeki haftalarda TBMM’ye gideceğiz ve bu taleplerimizi bir kez daha ileteceğiz.
Bizler bugün eş zamanlı olarak yeni bir imza kampanyası başlatıyoruz. Burada dile getirdiğimiz taleplerimizi hem sokaklarda, gerekirse ev ev dolaşarak hem de dijital ortamda duyuracağız ve Özgür Filistin halkı için taleplerimizin gerçekleştirilmesi adına imza toplayacağız.
Kalıcı ateşkes istiyoruz!
İsrail’in soykırım suçlarından yargılanmasını istiyoruz.
Türkiye’nin İsrail’le tüm ticareti ve ikili anlaşmaları sonlandırmasını istiyoruz.
Gazze için herkesin ayağa kalktığı bir mücadelenin parçasıyız.
Tüm dünyanın sokaklarında Gazze için seslerini yükseltenleri selamlıyoruz.
“Nehirden denize özgür Filistin!”
Filistin'e Özgürlük Platformu adına Irmak Yavlal, Nurten Üstün, Senay Çalışkan okudu.
İmza metni
"TBMM Başkanlığı’na
İsrail'in dünya politikasında yalnızlaşması ve soykırım-insanlık ve savaş suçlarından yargılanması için;
1) Güney Afrika'nın başvurusu ile Uluslararası Adalet Divanı'nda başlayan dava süreçlerine Türkiye’nin de İrlanda ve Nikaragua gibi müdahil olmasını;
2) İsrail’le sürdürülen ticari ilişkilerin ve ikili anlaşmaların hemen sonlandırılmasını talep ediyorum."