Tekçi anayasaya hayır, demokrasiye evet

22.01.2017 - 12:30
Haberi paylaş

Sosyalist İşçi gazetesi, son sayısında anayasa değişikliği tartışmalarını yorumladı.

Gazetenin orta sayfasındaki yazı şöyleydi:

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) arasında anlaşmaya varılan 18 maddeli anayasa değişikliği, Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandı. Türkiye'nin başta Kürt sorunu olmak üzere temel hiçbir sorununa çözüm getirmeyen anayasa değişikliğinin maddeleri ilk turda 330 yeter oyun üzerinde oylar alarak kabul edildi. Maddeler ikinci tur oylamadan sonra referanduma götürülecek.

Daha önce 21 madde olarak belirlenen anayasa değişikliği teklifi, 3 maddenin çıkarılmasıyla 18 maddeden oluşuyor. Bu maddeler kuvvetler ayrılığı ilkesini bir tarafa iterek, partili cumhurbaşkanının yasama, yürütme ve yargıyı neredeyse tümüyle kendisinde toplamasının önünü açıyor.

Anayasa değişikliği kabul edildiği takdirde,

- Cumhurbaşkanı, aynı zamanda parti genel başkanı olarak iktidarın milletvekilleri listesini de hazırlayabilecek. Mevcut sistemde, partili cumhurbaşkanlığı bulunmadığı için; siyaset üstü olarak tanımlanan cumhurbaşkanının siyasi müdahalesi yasadışı kabul ediliyor. 

- Cumhurbaşkanına değişiklikle koşulsuz olarak meclisi feshetme ve seçimleri yenileme yetkisi verilecek. Mevcut sistemde ancak hükümet güvenoyu alamadığı taktirde seçim yenileme kararı verilebiliyordu.

- Cumhurbaşkanı bütçe hazırlama yetkisine sahip olacak. Mevcut sistemde bütçeyi hükümet hazırlıyor; meclis onayına sunuyordu.

- Cumhurbaşkanına HSYK’nın başkanı ve üyelerinin yarısını atama yetkisi verildi. Mevcut sistemde Adalet Bakanı HSYK’nın başkanı, müsteşarı ise kurulun doğal üyesiydi. Kurulun diğer üyeleri ilk derece adli yargı hâkim ve savcılarının kendi aralarından seçtikleri yedi, ilk derece idari yargı hâkim ve savcılarının kendi aralarından seçtikleri üç, Yargıtay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından seçtiği üç, Danıştay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından seçtiği iki, Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından seçtiği bir ve cumhurbaşkanının hukukçu akademisyenler ve avukatlar arasından seçtiği dört üyeden oluşuyordu.

- Değişiklikle Anayasa Mahkemesi üyelerinin 15’inden 12’sini atama yetkisi de cumhurbaşkanına veriliyor. Mevcut sistemde Anayasa Mahkemesi 17 üyeden oluşuyor. Anayasa Mahkemesi'nin üyelerini cumhurbaşkanı ve Meclis seçiyor. 

- Değişiklikle kamu kurum ve kuruluşlarının kurulmasına, kamu tüzel kişilerinin oluşturulmasına, bu kurumların yetkilerine, kurumlarda görevlendirilecek üst düzey bürokratların atamasına, atama kriterlerine cumhurbaşkanı karar verecek. Mevcut sistemde kamu kurum ve kuruluşlarının oluşturulması yetkisi mecliste. Yetkileri ise meclis onayından geçen yönetmelikle belirleniyor. Atamalar ise kurumun bağlı bulunduğu bakanlıklar tarafından gerçekleştiriliyor. 

- OHAL ilanına cumhurbaşkanı karar verecek. Mevcut sistemde OHAL meclis onayı ile bakanlar kurulu tarafından gerçekleştiriliyor.

- Siyasi yetkilerle donatılan cumhurbaşkanı buna karşın dar bir yargı denetimine tabi olacak. Siyasi denetim, 400 milletvekilinin imzası ile cumhurbaşkanının yüce divana sevki olacak. 3 dönem seçilme imkânı verilen cumhurbaşkanı için ömür boyu hukuki koruma da sağlanacak.

İlk dört madde çatlağı

AKP ile MHP arasında varılan anayasa değişikliği paketi mutabakatında, ilk dört madde krizi yaşandı. Anayasanın ilk dört maddesi, bugün mevcut sorunların kaynağını oluşturan ırkçı, milliyetçi ve ayırımcı maddeler. Birbirleriyle ırkçılık ve milliyetçilik yarışına giren AKP ile MHP arasındaki uzlaşma, 14 Ocak'ta yapılan görüşmeler esnasında AKP Bursa Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu üyesi İsmail Aydın'ın anayasanın ilk dört maddesinin de değiştirilebileceğine dair sözleri üzerine çatırdar gibi oldu.

Aydın'ın "bir hukukçu olarak anayasanın değişmez maddesi olmasını kabul edemiyorum” demesi üzerine, MHP ve CHP milletvekilleri ayağa kalkarak bağırmaya ve Aydın'ı protesto etmeye başladılar. MHP'liler Başbakan Yıldırım'dan durumla ilgili açıklama isterken, CHP'liler ise gerçek niyetlerini açıkladığınız için teşekkür ederiz söylemini tercih ettiler.

Sonunda Başbakan Yıldırım'ın anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi gibi bir durumun söz konusu olmayacağını açıklaması üzerine, hangimiz daha fazla ırkçı ve milliyetçiyiz, ayırımcıyız kavgası bir süreliğine sona ermiş oldu.

Değiştirilmelerinin teklif dahi edilemeyeceği ilk dört anayasa maddesi şöyle:

"Madde 1. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.

Madde 2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Madde 3. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı İstiklal Marşı'dır. Başkenti Ankara'dır.

Madde 4. Anayasanın 1 inci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez."

Kelimesine tahammül yok

14 Ocak'ta yapılan anayasa görüşmeleri esnasında söz alan HDP İstanbul milletvekili Garo Paylan, Osmanlı döneminde milletler sistemini ve anayasa modellerini anlatırken, tekçi anayasaların büyük felaketlere neden olduğunu, bunun örneğinin Osmanlı döneminde de görüldüğünü, Anadolu Hıristiyanlarının 1913-1923 arasındaki 10 yıllık süreçte yok olduğunu, Ermenilerin nüfusunun yüzde kırklardan binde bire indiğini, bunun bir soykırım olduğunu anlatınca kıyamet koptu.

AKP, MHP ve CHP milletvekilleri aralarındaki günlük tartışmaları ve ufak tefek farklılıkları bir kenara bırakarak bir araya geldiler ve Paylan'a üç oturuma katılmama cezası verildi. Bu ceza sadece başbakana ve meclis başkanına hakaret edenlere veriliyor; oysa Paylan'ın böyle bir şey yapmadığı kayıtlarda açıkça görülüyor.

Irkçı ve milliyetçi partilerin soykırım kelimesi karşısında aralarındaki farklılıkları bir kenara koyarak birleşmeleri, bugün yaşadığımız sorunların temelinde Ermeni Soykırımı'nın bulunduğunu da açık bir şekilde ortaya koyuyor.

HDP, Garo Paylan'a verilen cezayı protesto ederek, 15 Ocak'ta Meclis Genel Kurulu faaliyetlerine katılmadı.

Yerli ve milli anayasa

AKP ile MHP arasında yapılan uzlaşma sonucunda teklif edilen 18 maddelik değişiklik kabul edildiği takdirde, ortaya her haliyle yerli ve milli olan bir anayasa çıkacak.

Bu anayasa yerli ve milli olacak, çünkü %13 oy aldığı 7 Haziran seçimlerinden sonra parti binalarının neredeyse tümü saldırıya uğrayan, yakılıp yıkılan, belediyelerine kayyum atanan, yöneticileri ve üyeleri hapse atılan, esasen yerli ve milli cephe içinde yer almayan Halkların Demokrasi Partisi (HDP), siyaset kanallarının neredeyse tümü kapatıldığı için anayasa sürecine aktif bir şekilde katılamadı.

Bugün AKP ve MHP'ye karşıymış gibi görünen CHP, HDP'li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılmasına evet oyu vererek, yerli ve milli anayasanın önünün açılmasına hatırı sayılır bir katkıda bulundu. Üstelik bunu genel başkanlarının ifadesiyle "anayasaya aykırı olmasına rağmen" yaptı.

HDP'li Garo Paylan'a "soykırım" dediği için üç oturuma katılmama cezası verildi, HDP'li Sibel Yiğitalp ise Kürdistan kelimesini kullandığı için AKP ve MHP'li vekillerin sözlü saldırısına uğradı.

Yeni anayasada Kürt halkı yine yok sayılıyor, eşit yurttaşlık diye bir kavramın sözü dahi edilmiyor. Ermeni, Rum, Süryani vb. halklarla ilgili olumlu herhangi bir düzenleme yapılmıyor. Bugünkü sorunların kaynağını oluşturan tekçi Türkçü öz, aynen korunuyor.

Fotoğraf: 15 Temmuz darbe girişiminin halkın direnişi ile püskürtülmesi demokratikleşme umutlarını güçlendirmişti. AKP-MHP ittifakı ve başkanlık dayatması ile bu iklim yok edildi. 

Bültene kayıt ol