Cumartesi Anneleri'nde 526. hafta: “Devlet soykırımın üstünü örtmeye çalışıyor”

26.04.2015 - 17:01
Haberi paylaş

Cumartesi Anneleri, 526. oturma eylemlerinde Ermeni Soykırımı'nın 100'üncü yılında soykırımda yaşamını yitirenleri anarak, "İnkâr, en kapsamlı insan hakkı ihlalidir. İnkâr, suçun devamıdır. İnkâra son verin" diyerek  devleti tarihindeki soykırım ve katliam gerçeklerini kabul edip yüzleşme çağrısında bulundu.

21.11.1980'de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in ablası İkbal Eren, ülkeyi yönetenlerin tarih buyunca halklara zulüm ettiğini belirterek, 1915 yılında Ermenilerin katledilmesinin bunun ilk örneği olduğunu söyledi. 1915'in tarihe kara bir leke olarak geçtiğinin altını çizen Eren, "Devlet, yüz yıldır kavram kargaşası yaratarak bu soykırımın üstünü örtmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı.

"Acılarımızı ortaklaştırarak mücadele etmeliyiz"

12 Eylül 1994'te gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin ise Türkiye'de muhalif olan Kürtlerin, Ermenilerin, sosyalistlerin payına her zaman katliamların düştüğünü belirterek, "Bu muhalif kesimlerin hepsinin sorunu ve acıları aynı. Onun için bizim acılarımızı ortaklaştırarak mücadele etmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde dertlerimize çare bulabiliriz" şeklinde konuştu.

"Türkiye mezarsız bir ülkedir"

12.04.1982'de gözalında kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl ise Türkiye'yi "mezarsız bir ülke" olarak tanımlayarak, "Ermeni katliamını nenem bize anlattığında sadece bir hikaye gibi geliyordu. Oysa büyüdüğümüzde bu gerçeklik ile yüz yüze kaldık" diye konuştu. 1915'te yapılan soykırıma sessiz kalındığı için bugün hâlâ kayıpların yaşadığını vurgulayan Yedigöl, "Yapılan katliamlara sessiz kalmak, katliama ortak olmak demektir. Sizin de yakınlarınız kaybedilmeden sesinizi yükseltin" çağrısında bulundu.

"Soykırım tanınmadığı için kimse bana dedemin hikayesini anlatmadı"

1915'te katledilen Ermeni aydınlardan olan Kastamonulu Tutuyan'ın torunu Arin Vartinyan, dedesinin askere alındıktan sonra bir daha geri getirilmediğini söyleyerek şöyle konuştu:

"Dedem, 1915’te askere alındı ve bir daha ondan haber alınmadı. Biraz önce onun ilk ismi sorulduğunda hatırlayamadım. Aslında dedemin iki kere kaybedildiğini düşündüm. Önce bedensel olarak sonra da hafızada. Ben ABD’den geliyorum. Soykırım tanınmadığı için, soykırımda yaşananlar anlatılmadı, kimse bana dedemin hikayesini anlatmadı.

Bu tanınmamanın sonuçları, bana kaybın iki kere yaşandığını gösteriyor.

Burada olmaktan büyük onur duyuyorum. Sizin kaybolan Ermenilerin, benim de kaybolan bir Kürt’ün fotoğrafını tutuyor olmam, hep birlikte olmamız bana geleceğin bu olduğunu gösteriyor, bunu umuyorum."

"Adalet ve hakikat için inkâra son!"

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan ve Cumartesi İnsanları'ndan Sebla Saycan'ın okuduğu basın metni ise şöyleydi :

"Bugün 100 yıl önce 24 Nisan 1915 tarihinde evlerinden gözaltına alınıp bir daha geri dönemeyen İstanbullu Ermeni aydınlarımızı anmak için buluştuk.

Dünyada gözaltında kaybetmenin tarihi , Fransa'daki Alman İşgal Kuvvetleri Komutanlığı’nın "Gece ve Sis" adını verdiği kararnameye göre, tutukladığı binlerce Fransız direnişçiyi gece trenleriyle Almanya'ya götürmesi ve yok etmesiyle başlatılır.

Oysa gözaltında kaybetmenin tarihi 100 yıl önce bu topraklarda başladı…

24 Nisan 1915 tarihinde  İttihat ve Terakki hükümetinin İçişleri Bakanı Talat Bey'in emriyle İstanbul’da  250 Ermeni  evlerinden gözaltına alındı.

Tutuklanacak Ermenilerin  listesi  aylar öncesinde Siyasi Şube Müdürü Mustafa Reşat Bey  yönetiminde hazırlandı. Operasyonu İstanbul Emniyet Müdürü Bedri Bey yönetti.

Gözaltına alındıkları andan itibaren başlarına geleceklerden hükümetin  sorumlu olduğu bu insanların çoğu  Ermeni toplumunun en saygın isimleri, kanaat önderleriydi.  Milletvekili, yazar, şair, avukat, doktor, gazeteci, eczacı , müzikolog, yayıncı, siyasetçi   olan bu aydınlar Osmanlı toplumunun da en parlak beyinleriydi.

Önce Sultanahmet’teki Merkez Cezaevi’ ne götürüldüler. Sonra özel bir trenle Ankara’ya doğru yola çıkarıldılar. Neden tutuklandıklarına  ve nereye götürüldüklerine dair kendilerine bilgi verilmedi. 158 kişilik  grup Çankırı’ya,  92  kişilik grup Ayaş’a sevk edildi. Gözetim altında tutulan bu insanlardan 174'ü  Jandarma ve polis eşliğinde   ıssız  vadi ve ormanlarara  götürülerek  katledildi.  Açıkta bırakılan  bedenleri  doğanın yok etmesine terk edildi. Bir mezar taşları  bile olmadı. Resmi kayıtlarda ise ya firar ettikleri ya da serbest bırakıldıkları yazıldı.

24 Nisan İstanbul tutuklamaları Ermeni varlığına devlet eliyle  son verilmesinin başlangıç noktası oldu. Onlar yok edilerek  Ermeni halkınının kamuoyu oluşturması, sesini duyurması engellendi ve  bir halk tüm varlığıyla bu topraklardan silindi.

Devleti  yönetenler,  resmi inkarcılık üzerine inşa ettikleri politikaları ile  bu hakikati ulaşmaz kılarak,  toplumun gerçeklerle yüzleşmesini imkansızlaştırdı.

526 haftadır Galatasaray'dan haykırıyoruz;

Hiçbir insanlık suçu geçmişte kalmaz.

İnkâr edilen, yüzleşilmeyen, hesaplaşılmayan her suç bir sonraki suça yataklık ederek  sistematikleşir. 

İnkâr edilen, yüzleşilmeyen, hesaplaşılmayan insanlık suçları derin devlet geleneğinin ve devlet şiddetinin devam etmesini sağlar.

Bu toprağın hakikatlerinin  unutturulmasına itirazımız bu yüzdendir. Resmi yalanlara boyun eğmeyerek, hakikati yaşatma çabamız bu yüzdendir. Biliyoruz ki adalet ve hakikat içiçedir. Hakikatin  açığa çıkartılması ve kabul edilmesiyle başlar adalet.

Bu nedenle inkar edilen gerçeklerin tanınması, bu gerçeklerle yüzleşilmesi  talebi  barış ve demokrasi mücadelesinin önemli bir parçası  olmak zorundadır.

24 Nisan'ın 100 yılında:

Devleti yönetenlere sesleniyoruz; İnkâr en kapsamlı,  insan hakları ihlalidir. İnkar suçun devamıdır. İnkara son verin. Bu topraklarda işlenen bütün insanlık suçlarını ve soykırım suçlarını kabul edin.

Topluma sesleniyoruz; muktedirlerin  gerçekle aranıza ördüğü inkar ve suskunluk duvarının esiri olmayın! Gerçeği bilmek hakkınıza sahip çıkın.

Mezarsız Ermeni aydınlarımıza sesleniyoruz: unutmamız üzerine kurulan inkar politikalarına inat gerçeği yaşatacağız; sizi unutmadık, unutmayacağız."

Zîn Demir

(Her cumartesi saat 14:00'de Nor Radyo'da yayınlanan 'Cumartesi' isimli programda, o haftaki Cumartesi Anneleri'ni dinleyebilirsiniz)

Fotoğraflar: Ömür Eğribel

Bültene kayıt ol