Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran ve faillerinin yargılanması isteyen Cumartesi Anneleri, 739. kez bir araya geldi. 24 yıldır mücadele yürüten Cumartesi Anneleri, bu hafta 1997'de Diyarbakır'da gözaltında alınarak kaybedilen Mehmet Özdemir’in akıbetini sordu.
Bu haftaki açıklamayı okuyan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, “Kayıplarımızı istiyoruz!” diyerek başlattıkları mücadelenin iki gün sonra 24’üncü yılına gireceğini söyleyerek, “24 yıl önce 27 Mayıs 1995 tarihinde gözaltında kaybetme suçuyla yüzleşilmesi, hesaplaşılması ve adaletin sağlanması talebiyle Galatasaray'a çıktık” dedi.
Galatasaray Meydanı’nı bir hafıza mekanına dönüştürdüklerini söyleyen Ocak, “İnkâr edilen, unutturulmak istenen kayıplar gerçeğini Galatasaray'da canlı tuttuk” dedi. Ancak 40 haftadır kayıplarıyla buluşma mekanı olan Galatasaray Meydanı’nın hukuksuz bir şekilde kendilerine yasaklandığını ifade eden Ocak, “Bunu da aşacağız. Çünkü Antigone'den bu yana mezarsız sevdikleri için adalet isteyenlerin seslerini engellemeye hiçbir güç yetmedi, yetmeyecek” diye konuştu.
"Özdemir'in oğlu yaşamını yitirdi"
26 Aralık 1997'de Diyarbakır'da gözaltında alınarak kaybedilen Mehmet Özdemir’in oğlu Mehmet Özdemir’i kaybettikleri bilgisini de paylaşan Maside Ocak, “Mehmet Özdemir gözaltında kaybedildiğinde oğlu henüz doğmamıştı. Mehmet Özdemir’in ismi oğluna verildi. Mehmet Özdemir’in oğlu Mehmet Özdemir’i kaybettik. Ailesine, yakınlarına başsağlığı diliyoruz” diye konuştu.
"Beyaz toroslara binenler geri dönmedi"
12 Eylül 1980 darbesinde gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren de 24 yıldır kayıpları için mücadele ettiklerini anlatarak “Siz yasaklasanız da biz unutmayacağız, unutturmayacağız. Bir gün Galatasaray Meydanı’nda oturacağız” ifadesini kullandı.
1996 yılında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Abdullah Canan’ın oğlu Tayyup Canan ise, yaptığı konuşmada şunları dile getirdi, “1990’lı yıllar deyince akıllara beyaz Toroslar gelir. O beyaz Toroslara binenler bir daha geri dönmedi” diyerek mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini belirtti.
1993’te Urfa Siverek’te gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın oğlu Şerif Taşkaya, hakim ve savcılara seslenerek “O beyaz Toroslarla annelerimizi, babalarımızı, kardeşlerimi götüren neyse siz de onlarsınız. Adalet diye bir şey kalmamış insanlar karamsar bu sizin eseriniz” dedi.
"Kaybettiklerimize söz verdik"
1980’de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır ise, mücadelelerinin çeyrek asırı geride bırakmak üzere olduğunu belirterek, “Bu süreçte her şeyi gördüm ama adaleti göremedim. 24 yıldır hukukun üstünlüğü için Galatasaray Meydanı’nı kendimize mekan ettik. Aramızdan ayrışanlara söz vermiştik. Bu alanda mücadele edeceğiz diye. Bizi buraya iki duvar arasına sığdırmanın ne anlamı var” açıklamasında bulundu.
(Mezopotamya Ajansı)