Üretici enflasyonu ise yıllık yüzde 80’lik oranla, Şubat 2002 sonrası 20 yıllık dönemin zirvesine yükseldi. Tüketici enflasyonu ile üretici enflasyonu arasındaki makas 44 puanla rekor seviyeye ulaştı.
Bütün bu rakamlara, 1 Ocak gece yarısından itibaren yapılmaya başlanan ve halen devam etmekte olan zamlar dahil değil. 1 Ocak’tan beri elektrik, doğalgaz, akaryakıt, ulaşım ve gıda ürünlerine yüzde 100’lere varan zamlar yapıldı.
Enflasyon koşar adım artmaya devam ediyor
Yeni yılın ilk günlerinde tüm fiyatları etkileyecek olan elektrik, doğalgaz ve akaryakıt zamları önümüzdeki Şubat’ta başlamak üzere enflasyona yeni bir ivme kazandıracak. 2021’in Kasım ve Aralık aylarında döviz kurunda meydana gelen artışlar da önümüzdeki Şubat ve takip eden aylarda kendini gösterecek.
Akaryakıt yüzde 161, ham petrol yüzde 138, ana metaller yüzde 130, elektrik gaz yüzde 117, kimyasallar yüzde 101 zamlandı. Bu ürünlerde gerçekleşen fiyat artışları, önümüzdeki birkaç ay içinde tükettiğimiz tüm ürünlere yeni zamlar ve yeni enflasyon olarak yansıyacak.
Tarımda kuraklık, plansızlık ve tarım politikalarında çiftçiyi düşünmeyen uygulamalar, gıda maddelerinde fiyat artışlarına yol açacak. Bu yıl çiftçiler pahalılık nedeniyle büyük ölçüde gübresiz ekim yapmaya başladılar, bu durum ürün verimliliğine ve fiyatlara yansıyacak.
Faiz sebep enflasyon sonuç teorisini ispatlamak için geçen yıl Merkez Bankasından 128 milyar dolar satıldı. Bu uygulama bugün de devam ediyor. Merkez Bankasının politika faizini düşürmesi sadece bankalara yaradı. Bankalar Merkez Bankasından yüzde 14 faizle aldıkları borcu, Hazine’ye yüzde 25 faizle veriyor, kredi olarak dağıtıyor. Kredi faizleri yüzde 40’lara kadar çıkmış durumda.
Hazinenin borçlanma faizlerinin artması demek, yeni vergiler, yeni zamlar, Merkez Bankası’nın yeni para basması ve yeniden enflasyon demek. Bütün bunlar, küçük bir azınlık dışında halkın giderek yoksullaşması ve yoksullaşmaya devam etmesi demek.