Suriye’nin güneyinde yer alan ve uzun yıllar boyunca iç savaştan nispeten uzak kalmayı başaran ama devrimin devamcısı ve tamamlayıcısı olarak nitelendirilebilecek şehirlerden biri olan Süveyda (As-Suwayda) diktatör Esad rejimine karşı ayakta duran ve sivil protestoların devam ettiği tek Suriye şehridir.
Rejimin düştüğü son güne kadar gençlerin sokaklardan çekilmediği ve özgürlük şarkıları eşliğinde Suriye şehirlerine selam ve direniş sloganlarıyla çağrı yapan Dürzi devrimcilerin sesleriyle yankılanıyordu.
Arap Baharından uzun yıllar sonra, hatta Suriyeli devrimcilerin bile artık “kaybettik, Baas rejimi kazandı” dediği günlerde; onlar şehirdeki tüm Baas bayraklarını indirip özgür Suriye devrim bayrağını şehrin meydanlarında gururla yükseltiyorlardı.
Temmuz 2025 itibariyle yeni bir çatışma sarmalına sürüklendi Süveyda. Bölge, esas olarak Dürzi topluluğuyla öne çıksa da, içinde barındırdığı çeşitli kabile grupları ve hassas denge, yeni şiddet dalgasının temelini oluşturdu.
Devrime en sadık ve kalıcı sivil protestoların 2024 yılına kadar aralıksız devam ettiği tek şehir olan Süveyda, ne yazık ki bu günlerde hem içindeki eski rejim yandaşları (Şebihalar) hem de devrim ve özgürlük karşıtı gerici grupların hedefi olmuştur.
Bir taraf, soykırımcı İsrail’in desteğini almış ve Dürzi halkını sürekli olarak ateşe atmaktan geri durmamıştır. Bu aktörler, başta Netenyahu olmak üzere İsrail yönetimini, dünyaya azınlıkların kurtarıcısı gibi lanse etmeye çalışmakta; böylece meşruiyet kazanmaya uğraşmaktadır.
Öte yandan, düzensiz ve intikamcı ve gerici gruplar, çoğu yıllarca Esad rejimini desteklemiş ve devrimle hiçbir bağlantısı olmayan bu yapılar, Süveyda halkını topluca “kâfir” ilan ederek sivil halka yönelik infazlar, aşağılamalar ve Dürzilerin dini inançlarına yönelik saldırılar düzenlemektedir.
Şaraa’nın bu grupları rejim düştükten ve Şam yönetimini devraldıktan sonra yönetmekte zorluk çektiği inancındayım.
Aynı zamanda bu grupların bağlılığını sürdürmek için Esat ailesinin şebbihalar ve ordusuna Suriye halkına eziyet etmesi için tüm kapıları sonuna kadar açtığı günleri bize hatırlatıyor.
Zira bu olayların bu zamanda patlak vermesi koltuğunu çok sallamakla kalmamış ülkeyi çok uzun bir kargaşaya ve istikrarsızlaşmaya sürüklemesi ne kendisinin ne de iç ve dış destekleyicilerinin kabulleneceği bir durum olmuştur.
Katliam sürerken Suriye halkı sessiz kalmamıştır.
Hem içeride hem de yurtdışında seslerini yükseltmişlerdir. Hatta bazı Şaraa destekçileri bile cumhurbaşkanının meşruiyetini kaybettiğini ifade etmiştir.
Şaraa’nın halka sesleniş konuşmasında Süveyda halkı için “azınlıklar” ifadesini kullanması ve sivil halka yönelik soykırımdan hiç bahsetmemesi, olaylara hangi perspektiften baktığını açıkça ortaya koymuştur.
Halkı korumaya yönelik herhangi bir yol haritası bulunmamakta, krizi yönetme konusunda ise hiçbir çaba gösterilmemektedir.
Süveyda’dan gelen görüntüler, yeni rejimin bu krizi çözme konusundaki çaresizliğini gözler önüne sermektedir.
Nitekim Kuveyt merkezli El Arabi televizyonunun muhabiri, canlı yayında tesadüfen bedevilerin bir arabanın arkasında Dürzi kadınları kaçırdıkları anı kayda almıştır.
Muhabir şaşkınlık içinde yayını kapatma gereği duymuştur.
Önümüzdeki günlerde şehrin ne tür vahşet, yağma ve infaz eylemlerine maruz kaldığına hem medya hem de yerli halk tanıklık edecektir.
Bu vahşetin son bulması için Şam yönetiminin bir an önce tüm militanları geri çekmesinden başka bir yol yok.
Leys el-Belus’un seslenişi
Süveyda’da gerilim tırmanırken, Dürzi toplumunun önde gelen dini figürlerinden Leys el-Belus, halkına şu sözlerle seslendi:
“Bu topraklar sadece Dürzilerin değil; özgürlüğün, onurun ve iradenin son kalelerinden biridir. Biz ne rejimin uşağı olduk ne de dış müdahalelerin piyonu. Kim bize kâfir diyorsa, önce insanlıktan nasibini sorgulasın. Ne Şam’ın zulmü ne de İsrail’in propagandası bizi bölmeye yeter. Süveyda, tek sesle ve tek yürekle özgürlük yolunda kalacaktır.”
Leys el-Belus kimdir?
Leys el-Belus, 2011’de başlayan Suriye devrimi süresince aktif politik bir figür olmaktan ziyade, dini liderliğiyle Süveyda halkının rejime karşı daha temkinli ve yerel merkezli bir duruş benimsemesini sağlamıştır. Özellikle Dürzi gençliği arasında oldukça etkili olmuş, birçok toplumsal çatışmada şiddete başvurmadan çözüm arayan bir tavır sergilemiştir.
Leysin Babası Vahid Belhus 2015 yılında diktatör Esad rejimi tarafından suikasta uğramış ve şehit edilmişti.
Vahid’in 4 Eylül 2015’te Süveyda şehrinde düzenlenen çifte bombalı saldırıda öldürülmesinden önce, 2013-2015 yılları arasında faaliyet gösterdiği dönemlerde ona eşlik etti. Bu saldırı, yerel hareketin liderliğinde önemli bir sembolik boşluğa yol açtı. Ancak ismi, idealleri ve mücadelesi Süveyda halkı arasında bir sembol hâline gelmiştir. 2025 olayları sırasında onun adıyla anılan yeni nesil bir toplumsal hareket veya direniş damarı, onun fikirlerini yaşatmakta ve kullanmaktadır.
Olayların kronolojisi
Olaylar, 11 Temmuz’da bir otoyol gaspı ile başladı. Bu gasp, Dürzi gruplar ile Bedevi kabileleri arasındaki gerilimi alevlendirdi. Karşılıklı rehin almalar ve misillemelerin ardından şehirde ağır silahların kullanıldığı çatışmalar başladı.
13 Temmuz’da Suriye ordusu şehre müdahale etti. Ancak bu müdahale sürecinde sivil kayıplar, ev baskınları ve yağma vakaları yaşandı.
Uluslararası boyut: İsrail ve ABD faktörü
Süren çatışmalar, şehirdeki Dürzi topluluğunun varlığını gerekçe gösteren İsrail’in de müdahalesine neden oldu. İsrail, Suriye ordusuna ait pozisyonlara hava saldırıları düzenledi. ABD, Türkiye ve Arap ülkeleri arabuluculuk yaparak 15 Temmuz’da bir ateşkesin sağlanmasına katkı sundu.
Ama bu sefer Dürzi bazı gruplar sivil bedevi kabilelerine saldırarak katliam yapmaya başladı.
Sivillerin durumu ve yerinden edilmeler
En az 400 kişinin hayatını kaybettiği bu süreçte, özellikle Bedevi kabilelerine mensup sivillerin silah zoruyla evlerini terk etmek zorunda kaldıkları bildirildi. Şehirdeki insani durum kritik bir noktaya ulaştı.
Ateşkes ve sonrası
Suriye ordusu şehirden geri çekilirken, güvenliği Dürzi liderler ve yerel gruplar üstlendi. Ancak ateşkesin kalıcı olup olmayacağı belirsiz. Süveyda Askeri Konseyi, bölgedeki kontrolü elinde bulundurmaya devam ediyor.
Suriye’de yaşananlar –Suriye iç savaşının bittiği düşünülse bile—, ülkede barışın ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.
Mezhepsel gerilimler, güç boşluğu ve uluslararası müdahaleler, şiddetin tekrar tekrar alevlenmesine zemin hazırlıyor.
Süveyda, şimdilik sakinleşse de, önümüzdeki dönem bölgede yeni krizlere gebe olabilir.
Devrim devam ediyor.
Suriyeli aktivist El Şami