Şovenistler delirdi, demek ki barış süreci doğru yolda-VI

Bu, serinin son yazısı. Bir önceki yazı, “Son yazıda Suriye’deki gelişmelerle beraber otoriterizme karşı çıkarken barışın nasıl savunulabileceği tartışmasını yapmakta fayda var. Kürt halkının haklarını kazanması için girişilen bir süreci CHP üzerindeki baskının inşasını kolaylaştıran bir girişim olarak kodlayanlara yanıt da bu tartışma yapılarak verilebilir” vurgusuyla bitmişti.

Suriye’deki gelişmeler altı yazılık serinin en başındakinden çok daha ağır bir tablo sunuyor. Esad rejiminin devrilmesiyle yükselen umutlar HTŞ iktidarının sağcı ve otoriter eğilimlerini tartışma götürmez bir sertlik ve pervazsızlıkla sergilemesiyle yerini, kaygıya ve direniş ihtimallerini güçlendirmek için sergilenen çabalara bıraktı.

Suriyeli devrimci sosyalist Ghayath Naisse HTŞ’nin Thermidorcu iktidar sürecini şöyle özetliyor:

“Yenilmiş bir devrim sürecinden doğdu. Kendi özel çıkarlarına hizmet eden devlet yapıları inşa etti. Suriye ekonomisini küresel kapitalist sisteme entegre etti. Sosyal adalete hiçbir bağlılığı olmayan neoliberal politikalar izledi.”

HTŞ 11 günde Şam’ı aldı. Esad kaçmak zorunda kaldı. Esad’ın askerleri silah bırakıp evlerine döndüler ve kutlamalara katıldılar. Ama HTŞ umutları çok hızla söndürdü. Bir süre sonra yine Naisse’nin dediği gibi görüldü ki “HTŞ ve silahlı grupları faşizan, ırkçı ve gerici bir yönetim dayatırken korkunç katliamlar gerçekleştirmiş, baskı uygulamış ve özellikle azınlıklara karşı mezhepçi nefreti körüklemiştir.” Bu durum, yani Esad’ın devrilmesinin bir HTŞ diktatörlüğüne doğru evrilme eğilimi, Suriye’deki tüm bölgeleri ve siyasi grupları diken üstünde tutuyor.

PYD liderliği, bu koşullarda Öcalan silahsız mücadeleyi taktik değil stratejik bir değişim olarak gündeme getirmiş olmasına rağmen Suriye’de başka bir adımın atılması gerektiğini düşünüyor. Dürzilerin azımsanmayacak kesimlerinin bağımsız bir yapı ilan ederken işaret ettiği gibi, HTŞ farklı siyasal ve etnik ve dini grupların kendilerini rahat hissedeceği koşulları sağlamaktan çok uzakta. Bu PYD’nin de HTŞ ile en başta anlaşmasına rağmen ikircikli davranmasının esas nedeni. Bu nedenle PYD askeri gücünü dağıtmadan ama tam bağımsız bir bölge de ilan etmeden yeni bir konsensus inşa etmeyi hedeflerken, ABD haftalar içinde değişen yaklaşımlarla hareket ediyor. Bu gerilimin her anı Türkiye’den de yakından izleniyor ve yeni çözüm sürecinin kaderi üzerinde de belirleyici bir ağırlığa sahip.

Bölgesel gelişmelerin devlet ve İmralı açısından bütünüyle farklı açılardan okunmasına rağmen, sürecin bir diyalog zemini yaratmış olmasından kaynaklanan ilginç bir durum var. Devlet, ABD ve İsrail eksenli bir Kürt oluşumunu beka meselesi olarak kodlarken İmralı aynı gelişmenin Kürtler açısından yıkıcı sonuçları olacağını öngörüyor. Bu açıdan çözüm süreci Suriye’de ters yöndeki gelişmelere bağlı olarak hemen buharlaşmayacaktır ama ivmesini kaybedebilir. ABD’nin, Rusya’nın ve tüm bölgesel güçlerin Suriye hakkında planları varken gelişmelerin izleyeceği seyir hakkında kehanette bulunmak gerekli değil.

Biz Türkiye’de atılan adımın kalıcı ve yasal bir zemine ulaşması için ısrarcı olmak zorundayız.

Bunun için meclis komisyonu hızla somut bir program çıkartmalıdır. Geçiş sürecinde Kandil kadrolarının durumunun ne olacağı hakkında düzenleme yapılmalıdır. Mutlaka terörle mücadele kanunu değişmeli, hasta tutsaklar hızla serbest bırakılmalıdır. Elbette meclis komisyonu memleketin her sorununun çözüm mercii değildir ama çözüm süreci için yapılacak düzenlemelerin genel demokrasi yönünde bir eğilim oluşturması herkesin talebi olmalıdır.

Türkiye’de ya siyasal demokrasinin sınırları genişleyecek ya da baskı politikalarının derecesi artacak. İktidar için ise şu anda en gereksiz olgu demokrasi. Demokrasi, yani eylem, örgütlenme ve düşünce özgürlüğünün genişlemesi iktidar bloku için bir tehdit. Baskı politikalarına son verip demokratik bir dizi adımı atmak birkaç ay önce meydanlara taşan öfkeli kalabalıkların kendine duyduğu güveni yükseltecektir. Aşırı baskı koşullarında, göz altına alınmayı, tutuklanmayı önemsemeyerek arka arkaya devlet yasaklamalarına rağmen sokaklara çıkan, meydanları işgal eden, polisle çatışan kitleler örgütlenme özgürlüğünün alanı genişlediğinde daha büyük bir kararlılıkla sokaklara çıkabilir.

Erdoğan, bir yandan baskı politikasından hiçbir ödün vermek istemiyor ama öte yandan hem milyonlarca insanın ısrarlı bir demokrasi talebi var hem de Kürt meselesinde içine girilen çözüm sürecinin mantıksal sonucu olan bir dizi demokratik hamle gündemde. Kürt meselesinde barış sürecinin demokratik açılımlarla el ele gitmek zorunda olması iktidarı rahatsız ediyor. Bu yüzden bir yandan çözüm süreci ilerlerken bir yandan da otoriterleşme hamleleri ve tutuklamalar sürüyor. Çözüm sürecinin yarattığı olumlu dinamik, yoksulluğa ve adaletsizliğe karşı öfkeyle birleşirse ve bu birleşim hızla bir erken seçim talebi etrafında bir sokak hareketi halini alırsa iktidar ittifakı için zorlayıcı bir dönem başlar. Şimdi çözüm sürecinin umutlu atmosferi, otoriterleşme hamlelerinin sağcı havasıyla aynı anda ilerliyor. Dolayısıyla AKP’nin önünde bir açmaz var. Baskı politikaları kendisine yönelik daha kitlesel ve militan bir tepkiyi tetikleyebilir, ama baskının kaldırılması da benzer bir hareketin önü açabilir. Bu koşullarda AKP barış sürecini silahsızlandırmaya indirgemeye çalışıp, demokratik reformları mümkün olduğunca ertelemeye ve bu arada “terörü bitiren parti olma” kartını oynayarak kaybettiği oyları geri almaya çalışabilir.

Barışı savunanlar ise çok acil bir şekilde kitlesel bir barış mücadelesi için harekete geçmelidir. İktidar Türkiye ve Suriye’de Kürtlerle demokratik bir zeminde ilişki kurarsa bu emekçi sınıfların özgürlüğü için sayısız olanağın ortaya çıkması anlamına gelir. Bu, sosyal şovenistlerin umrunda olmayan kritik önemdeki bir gelişme olur.

son yazıları

Şovenistler delirdi, demek ki barış süreci doğru yolda-V
Şovenistler delirdi, demek ki barış süreci doğru yolda-IV
Şovenistler delirdi, demek ki barış süreci doğru yolda-III

ilginizi çekebilir

komisyon-bu-hafta-tbmm-eski-baskanlari-ile-baro-baskanlarini-dinleyecek
Komisyon yol temizliği için harekete geçmeli
web
Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi’nden katliam yasasını uygulamaya zorlanan işçilere açık mektup 
1756468903-0
SYDV grevi başladı