1 Kasım 2024’te Sırbistan’ın Novi Sad şehrindeki tren istasyonunun önündeki saçağın yıkılmasıyla 15 kişi öldü, iki kişi ise ağır yaralandı. Bu tren istasyonu 2021-2024 yılları arasında yenilenmişti. Ölümlerin ardından sorumluların cezalandırılmasını talep eden öğrenci hareketi, çok kitlesel genel bir yolsuzluk karşıtı hareketi tetikledi. Sırbistan’da aylardır on binlerce kişi sokaklarda, mücadele ediyor. İngiltere’deki Socialist Worker gazetesinden Tomáš Tengely-Evans, Sırbistan’dan araştırmacı ve gazeteci Iskra Krstić ile konuştu.
Novi Sad’daki tren istasyonu felaketi, halkın Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic hükümetine duyduğu öfkenin sembolü haline nasıl geldi?
Vucic, fiili olarak 2012’den beri iktidarda. İktidar partisinin üyeleri ve rejime yakın iş insanları, insanların evlerini ve arazilerini ellerinden alıyor, genç kızları istismar ediyor ve iftira kampanyaları yürütüyor. Bunların hiçbiri cezalandırılmıyor. Ülkenin kurumları ve kaynakları, “ilerleme” adına yabancı şirketlere ve yerli yağmacılara feda ediliyor. Ormanlar yok ediliyor. Nehirler ve hava, zehirli sanayi atıklarıyla dolu. Tarihi anıtlar, spekülatif gayrimenkul projelerine yer açmak için “temizleniyor”. Yani Novi Sad’daki trajediden önce bile halkın sabrı taşmıştı. Tren istasyonu felaketi, bardağı taşıran son damla oldu. Şu anda, çeşitli hoşnutsuzlukların bir araya geldiğini görüyoruz.
Protesto edilen nasıl bir hükümet?
Temelde otoriter bir yönetim. Tam anlamıyla bir diktatörlük değil ama Vucic, anayasal yetkilerinin sınırlarını fazlasıyla aşıyor ve tek karar alıcı gibi hareket ediyor. 2000-2012 yılları arasında iktidarda olan Demokrat Parti ve Sırbistan Demokrat Partisi koalisyonlarından bir dizi farkları var. Ancak neoliberal politikalar konusunda derin bir devamlılık söz konusu.
Resmi muhalefet kimlerden oluşuyor ve sokaklarla ilişkisi nasıl?
Resmi muhalefet, birçok siyasi partiden oluşuyor ve hiçbirinin seçmenler arasında büyük bir desteği yok. İdeolojik olarak çoğu muhtemelen merkez sol ve merkez sağ çizgide. Halkın muhalefete olan güvensizliği yaygın. Bu güvensizlik, öğrenci hareketinin muhalefet partileri, STK’lar ve benzeri yapılarla herhangi bir temasta bulunmayı reddetmesiyle de kendini gösteriyor. 2000’de Milosevic rejimi devrildiğinde sokaklarda olan insan sayısından çok daha fazla kişi şu anda protestolara katılıyor. Muhalefet partileri, sokaklarda hoş karşılanmadıklarını kabul etmiş gibi görünüyor ve geri planda kalıyorlar. Novi Sad’daki durum biraz farklı. Orada birkaç muhalefet politikacısı sokaklarda çok aktif ve şu anki protestolar sırasında birkaç kez tutuklandılar.
Hareketin içinde kaç kişi var ve nasıl örgütleniyor?
Aralık ayı sonunda Belgrad’da 100.000, Novi Sad’da 22.000 ve Nis’te 15.000 kişi protestolara katıldı. Ülkedeki neredeyse her belediyede protestolar yapılıyor ve son iki aydır her gün bir eylem gerçekleşiyor. 6,5 milyon nüfuslu ülkede en az çeyrek milyon insanın bu harekete katıldığını söyleyebilirim. Genellikle sokaklara çıkma çağrısını öğrenciler yapıyor. Ancak yerel gruplar da sürece dahil oluyor—bazıları parlamento siyasetinin içinde, bazıları ise daha çok aktivist grup olarak tanınıyor. Bazı yerlerde ise lise öğrencileri öncülük ediyor. Pek çok yerde örgütleyiciler yeni yüzler.
Öğrenci hareketinin politik görüşü nedir?
Öğrenciler, siyasi ideoloji konusunda kendi aralarında anlaşmazlıklar olduğunu belirtiyorlar. Ancak bu mücadelenin kazanılmasına kadar bu konunun bir kenara bırakılması gerektiğini düşünüyorlar. Demokratik uygulamaları benimsemelerine rağmen, genel olarak ilericiden çok muhafazakâr bir çizgide oldukları söylenebilir. Bu şaşırtıcı değil, çünkü araştırmalara göre genel Sırp nüfusunun yaklaşık %75’i oldukça muhafazakâr. Ancak kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda hangi kısımların kendi değerlerini yansıttığını, hangi kısımların genel halkın desteğini kazanmak için söylendiğini ayırt etmek zor. Novi Sad’daki felaketin sorumlularının yakalanmasını ve yasal olarak cezalandırılmasını istiyorlar. Ayrıca, tren istasyonunun yeniden inşasına dair tüm belgelerin kamuoyuna açıklanmasını talep ediyorlar. Ancak bu felakete yol açan sistemin temellerini sorgulamakta daha ileri gitmiyorlar.
Protestolara katılanlar hangi sosyal kesimlerden geliyor?
Her gün protestolara katılan büyük kalabalıklar toplumun her kesiminden geliyor. Öğrenci kitlesi de oldukça çeşitli. Gelecekte meslek sahibi olmaları onları orta sınıfa yakın bir konuma getirse de, sadece bir kısmı bu sınıfla özdeşleşen ekonomik güvenceye sahip olacak. Bu sadece vakti, maddi imkânı olan ve belki de sol-liberal bir dünya görüşüne sahip insanlar tarafından sürdürülen bir hareket değil. Küçük şehirlerden ve köylerden, adını bile duymadığım yerlerden insanlar da bu harekete katılıyor. Ayrıca, hareket sadece orta sınıfa ait olmayan çevre aktivistlerini de içine çekti. Onlar aslında kendi varlıklarını ve yerel topluluklarını savunuyorlar. Aynı zamanda, çalışma hakları için mücadele eden tarım işçilerinin desteğini de alıyorlar.
Örgütlü işçi hareketinin durumu nedir?
Öğretmen sendikaları, kitlesel protestoların başlamasından bu yana grevler düzenledi. İlkokul ve lise öğretmenlerinin grevi Eylül ayından beri devam ediyor. Daha yüksek maaş ve daha güvenli bir çalışma ortamı talep ediyorlar, özellikle de 2023’te Belgrad’da gerçekleşen okul saldırısının ardından bu talepler arttı. Öğrenciler ve genel kamuoyu bu grevin daha da büyütülmesi çağrısında bulundu. Son zamanlarda, Sırbistan Devlet Radyo Televizyonu (RTS) çalışanları yöneticilere baskı yaparak protestolar hakkında haber yapılmasını sağladı. Bir noktada, enerji sektörü işçilerinin greve gitme ihtimali belirmişti. Eğer bu grev gerçekleşseydi, rejime büyük bir darbe vuracaktı. Enerji arzının kesilmesi, rejim için belirleyici bir darbe olabilirdi. Ancak şu ana kadar sadece sektördeki bazı sendikalar tarafından düzenlenen küçük çaplı protestolar gördük.
Başbakan Milos Vucevic’in bu ayın başında istifa etmesinden sonra hareket içindeki ruh hali nasıl?
Gerçekte başbakan ipleri elinde tutan kişi değil ve şu ana kadar protestolar hız kesmedi. Tam tersine, Belgrad’daki öğrenciler 1 Şubat’ta 80 kilometrelik bir yürüyüş düzenledi. Novi Sad’a farklı şehirlerden gelen protestocular birbirlerini selamlayarak büyük bir dayanışma gösterdi. On binlerce protestocu, Tuna Nehri üzerindeki Novi Sad’daki üç köprünün tamamını kapattı. Bu hareketin nasıl sonuçlanacağı hâlâ belirsiz. Hükümetin bir sonraki adımı ne olacak, bilmiyoruz. Muhalefet partilerinin parlamentoda zafer kazanmak için gerekli olan geniş desteği sağlayacak bir duruş belirleyip belirleyemeyeceğini de bilmiyoruz. Ancak, halk gerçekten umutlu ve Vucic’in günlerinin sayılı olduğuna inanıyor. Bunu havada hissetmek mümkün.
Çeviri: Onur Devrim