7 Haziran seçimlerinde HDP’nin % 10 barajını geçmesinin işçi sınıfı açısından anlamı büyük. Varolan politik sistemde egemen sınıfın sözcülerinin hakim olduğu meclisin ülkenin büyük çoğunluğunun, %99’unun çıkarları için çalışmayacağı aşikar. Çoğunluğun çıkarlarının güvenceye alacak bir toplumsal sistem ancak çoğunluğun kendi öz yönetimiyle sağlanır. Bu ise ancak gerçek bir demokrasi mücadelesi ve radikal bir değişimle gerçekleşebilir.
HDP’nin meclise girmesi böyle bir demokrasi mücadelesinin ilk adımlarından biri olacaktır. Bunun iki sebebi var:
1-HDP’nin dile getirdiği talepler bu ülkenin egemen sınıfı için bu ülke halklarına lüks olarak addedilmiş, toplumsal mücadelelerle bu taleplere ulaşılabilme ihtimali oluştuğunda darbelerle sistem bypass edilmiştir. İlk defa işçi sınıfının özgürleşebilmesi yolunda bu derece ileri talepleri dile getirenler meclise savundukları program aracılığıyla girme başarısını gösterebilirlerse, bu başarı işçi sınıfının demokratik bilincini kazanması ve bu sayede kendi gücünün farkına varması yolunda çok önemli bir adım olacaktır.
2-HDP’nin barajı geçerek meclise girmesi, AKP, CHP ve MHP’nin Türkiye egemen siyasi paradigmasında temsilcisi oldukları en çarpık ve en kanlı fikir olan milliyetçiliğin de ağır bir darbe almasını sağlayacaktır. 40 senelik bir mücadeleden sonra kitlesel bir siyasi hareket haline dönüşen Kürt Özgürlük Hareketi, sadece Kürt halkı için değil bütün ülkedeki sıradan insanlar için bir umudu temsil eder hale geldi. Politikanın devletin bize seneleridir yaşattığı gibi korku, terör ve baskıyla değil umutla yapıldığını kanıtladı.
Gezi direnişinden beri yeşermekte olan umudu gelecekteki günlere tercüme edebilmek için, burjuva devlet mekanizmasının tepetaklak edilmesi yolunda, işçi sınıfının demokrasi mücadelesinde bir ilk adım olacak HDP’nin meclise girmesi. %99’un kendi çıkarları için örgütlenebileceği bir sol parti için önümüzde daha çok yol var. HDP’nin barajı aşması demokrasi göz bağına son vermek ve gerçek demokratik mücadeleye atılmak için bir fırsat.