Kadınların ezildiği bir medeniyet

İnsanlık olarak her geçen gün daha da ilerliyoruz; yeni keşifler yapılıyor, yeni teknolojik buluşlara imza atılıyor, hastalıklara çözüm bulunuyor, uzay ile olan haşır neşirlik daha da artıyor, geçmişte on yıllar içerisinde çözebildiğimiz problemlerin daha büyüklerini artık günbegün çözüyoruz. Tabiri caizse çoktan bir Babil Kulesi inşaa ettik. Bu medeniyet kulesi bizi cennete ulaştırmalıydı, fakat geldiğimiz noktada hayat pek çok kesim için hala cehennemden farksız. Tüm bu ilerleyişe rağmen, eşit veya adil yaşamayı değil, artık sadece yaşamayı talep eden milyonlarca insanın aslında en temel insani haklarına erişmesini sağlamak oldukça basit, en azından kuantum mekaniğinden daha basit.

Dezavantajlı kesimlerin en büyüğünü kadınlar oluşturuyor. Yani insanlığın yarısı, hani o her geçen gün ilerleyen medeniyetin mimarı insanların. Kadınlar dünyanın her yerinde şiddetle, eşitsizlikle, kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olmamalarıyla, eşit işe eşit ücret talepleri ve eğitim hakları için mücadele ediyor. Eşitsizliği ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atılmıyor, tam tersine eşitsizliğin ortadan kaldırılması için oluşturulmuş sözleşmelerden çıkılıyor, yasalar terk edilmeye çalışıyor. Kadına kürtaj hakkı pek çok yerde tanınmazken, tanındığı durumlarda da kadınlar istemedikleri gebelikleri sonlandırmak için hayatlarındaki erkeğin imzasına ihtiyaç duyuyor. Ve fakat istenmeyen bir gebelik sonucu ailesi ve toplum tarafından dışlanan kadının yanında kimse durmuyor, çocuğun bakımından sadece anne sorumlu tutuluyor, çocuğun başına bir şey gelmesi durumunda o noktaya gelene kadar olan süreçler, çocuğuna bakmayan baba, kadını ve çocuğu korumayan devlet görmezden geliniyor ve asla sonuçlardan sorumlu tutulmuyor. Kadına ekonomik özgürlük sağlayacak, kadının güçlenmesini sağlayacak politikalar uygulanmıyor.

İnsanlığın yarısının çok temel insani haklarının önünde bir dizi engel varken, özgürleşmesi engellenirken, nasıl bir medeniyetten ve gelişmeden bahsedilebilir ki? Kadını özgürleştirecek ve adil bir hayata devam etmesini sağlayacak politikalar acilen hayata geçirilmeli, şiddetin önüne geçebilmek için caydırıcı cezalar uygulanmalı, mağdurun korunması sağlanmalı, kürtaj bir hak olarak tanınmalı, aynı işi yapan insanların cinsiyetlerine göre ücret ödenmemeli, eğitim herkes için bir hak olmalı.

Dila Ak

(Sosyalist İşçi)

son yazıları

Vardık, varız, varolacağız! LGBTİ+ özgürlüğü için mücadeleye!
Göçmenlerle dayanışmaya
Marksizm 2025: Mücadele varsa umut da var

ilginizi çekebilir

AFP__20250628__646J49E__v1__HighRes__HungaryPoliticsRightsLgbtq-1751156624
Macaristan’da Orban hükümetinin yasağına rağmen Onur Yürüyüşü: 100.000 kişilik direniş
slideriht26625
Çözüm süreci için somut adım, hemen, şimdi!
e98af0c6715c91cc80b403aedc4d0af3
Marksizm 101 - Sosyalistler ve savaş