İsrail’e tam ambargo

Gazze, Siyonistlerin geçtiğimiz günlerde bir kez daha başvurduğu acımasız bombardımanlar dizisi altında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya, uluslararası toplum tarafından terk edilmiş hissediyor.

Bombardımanın sürdüğü günlerde bizlere oradan seslenen her bir Gazzelinin haykırışlarında bu gerçekler yankılanıyordu.

Siyonist güçler Filistin halkını kasıtlı olarak aç bıraktı ve açlıktan ölümler de başladı. Filistin STK’ları Ağı 11 Nisan 2025’te Gazze’de kıtlık aşamasına geçildiğini ilan etmişti. Bunu, acil uluslararası müdahale çağrıları izledi.

2 Mart 2025’ten bu yana Gazze’ye ulaştırılabilecek tüm insani yardım malzemelerinin girişini engellediler, Gazzelileri kuşatarak açlığa sürüklediler.

7 Ekim’den 2 Mart’a kadar geçen sürede Gazze’de tarım arazisi bırakmayan, balıkları dahi bombalayan, gıdayı tükenmeye zorlayan İsrail terörü aç ve susuz bıraktığı Gazzelileri günlerce bombaladıktan sonra ordusuyla Gazze Şeridi’ne girdi – İsrail’in açlığı bir silah olarak kullanma niyetini duyurmuş olduğunu da hatırlatalım.

Gazze’ye ulaştırılmak üzere bekletilen 3,000’den fazla yardım kamyonu ve 116 bin ton gıdanın girişini engelleyen Siyonistler sosyal medyada paylaştıkları kimi videolarda, aç bırakıp bombaladıkları bir toplama kampının az ötesinde barbekü partisi yapıyordu.

Aynı günlerde bazı yetkilileri, Gazze Şeridi’nin kuzeyi ve güneyindeki Han Yunus bölgesini iki ayrı çatışma merkezi olarak gördüklerini duyurdu ve ordularının bu bölgelerdeki Filistinlileri sürgün edeceğini bildirdi.

Bu haberin üstüne, sadece 24 saat içinde 100 hava saldırısı daha gerçekleştirdiler. Yerinden edilmiş Filistinli sivillerin sığındığı bir okulu da bombaladılar.

19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkesi tanımayan İsrail ordusu Gazze’yi kalıcı olarak işgal etmeye, her zamankinden daha şiddetli saldırılarıyla daha fazla Filistinliyi katletmeye, hayatta kalan Filistinlileri de Gazze’nin güneyindeki “toplama kamplarına” sürmeye hazırlanıyor.

Batı Şeria’da ise terör gücünün askerleri küçük çocukların üstüne kurşun yağdırıyor.

Siyonistler Ekim 2023’ten bu yana Batı Şeria’da en az 180 Filistinli çocuğu hedef alarak katletti. Sonuncusunda hedef alınan çocuklardan biri olan Amer’in bedeninde, ikisi başında olmak üzere 11 kurşun bulundu. Siyonist askerler yaralı çocuklara ulaşmaya çalışan ambulansı da engelledi.

İsrail, bu katliamın üzerine yayınladığı açıklamada, “teröristlerin” otoyola taş atmasını önlemek amacıyla böyle bir operasyon yürütüldüğünü söylüyordu.

Batı Şeria’nın Cenin kentinde ise, içinde diplomatların da bulunduğu bir heyete ateş açıp, bunun bir “uyarı ateşi” olduğunu ve heyetin “onaylanan rotanın dışına çıkması nedeniyle” yapıldığını duyurdular.

Siyonistleri besleyen, soykırımı destekleyen bir ekonomik sistem

Siyonistleri açıktan destekleyen ülkelerin başında, hepimizin bildiği üzere ABD geliyor. İsrail Savunma Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, ABD’nin 7 Ekim’den bu yana 90 bin tondan fazla askeri ekipman ve silah gönderdiği ifade edildi. Bunlar 800 uçak ve 140 gemi seferiyle taşındı.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) Nisan 2025’te yayımladığı küresel askeri harcamalar raporuna göre, Siyonistlerin 2024 yılı askeri harcaması (önceki yıla göre %65 artarak) 46,5 milyar dolar seviyesine ulaştı.

Türkiye ise 2024 yılında İsrail’e yapılan ihracatın ilk 5’inde yer alıyor. ‘Rende binasından’ yapılan açıklamada “Türkiye, İsrail’le ilgili ihracat, ithalat ve transit ticaret işlemlerini 2 Mayıs 2024 tarihinden itibaren tüm ürünleri kapsayacak şekilde tamamen durdurmuştur” dense de 2024 yılı verileri bunun doğru olmadığını ortaya çıkardı: Türkiye, İsrail’e 2,9 milyar dolarlık ürün sattı!

Al Jazeera’nın paylaştığı habere göre, İsrail’e en çok ürün ihraç eden ülkelerin ilk sırasında Çin (19 milyar dolarlık ihracat) bulunurken ikinci sırada ABD (9,4 milyar dolar), üçüncü sırada Almanya (5,6 milyar dolar), dördüncü sırada İtalya (3,6 milyar dolar) ve beşinci sırada da Türkiye yer alıyor.

Üstelik soykırıma destek veren bu ticari hareketlilik İsrail’in gelmiş geçmiş en büyük ekonomik krizin pençelerinde kıvrandığı bir zaman diliminde gerçekleştiriliyor.

İsrail, soykırımı tek başına finanse edebilecek durumda değil. Bu nedenle ABD gibi büyük destekçilerine her zamankinden çok ihtiyaç duyuyor. Ve yine tam olarak aynı nedenle, kapsamlı bir ekonomik ambargo karşısında ayakta kalamayacağı, soykırımı sürdüremeyeceği de çok açık.

‘Tam Ambargo’ talebi etrafında birleşme zamanıdır

Avrupa siyasi iktidarları Siyonizm destekçiliğinden geri adım atmaya başlayınca İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın Avrupa’ya “Filistin’i tanırsanız Batı Şeria’yı ilhak ederiz” tehditleri savurmasının nedeni de bu.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, nisanda yaptığı açıklamada Filistin devletini tanıyabileceklerini bildirmişti. Macron öncülüğünde, 18 Haziran’da New York’ta düzenlenecek uluslararası konferansta Filistin’i tanıyan ülkelerin sayısının artması bekleniyor. Nitekim Malta da geçtiğimiz günlerde bu yönde adım atarak Filistin devletini tanıyacağını açıkladı.

Bir gelişme de Madrid’deki Gazze zirvesinde yaşandı. Zirvede iki devletli çözüm ve Filistin’in tanınması gündem edildi, İsrail’in Gazze’ye saldırılarına karşı yeni çözüm arayışlarına girildi.

Ardından Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy de geri adım atan siyasilerin arasına katıldı. Merz “saldırıların meşrulaştırılamayacağı” ifadesini kullanıp uluslararası hukukun ihlal edildiğini itiraf ederken, Lammy ise İsrail’in eylemlerini “ahlaki olarak savunulamaz, grotesk, yanlış” olarak nitelendiriyordu.

Tabii tüm bu siyasi figürler bir yandan bu tür demeçler verirken bir yandan da İsrail ile her düzeyde ilerlemekte olan ilişkilerini sürdürüyorlar. Diğer bir deyişle, soykırımı durdurma, Siyonistlere engel olma adına tek bir adım dahi atmış olmadıkları gibi böyle bir niyet beyanında da bulunmadılar.

Siyonist saldırganlığı durdurabilecek tek bir güç var ve o da kitlesel bir sokak hareketi.

Bir yandan eleştirel konuşmalara başvurup diğer yandan F-35 parçaları ya da petrol tedariki gerçekleştiren siyasi iktidarları durduracak olan da tam olarak budur. Nitekim İngiltere’de Lammy’nin açıklamaları, binlerce kişinin İngiltere İşçi Partisi’nin İsrail’e tüm silah satışlarını durdurmasını talep etmek için sokağa çıkmasının hemen ardından geldi.

O kadar açık ve net ki soykırımı durdurma yönünde atılabilecek en güçlü adım, binlerin, on binlerin sokağa atacağı adım olacak.

İsrail’e tam kapsamlı bir ambargo talebiyle dalga dalga yükselen kitlesel eylemler, her biri kendi siyasi iktidarları üzerinde basınç oluşturup diplomatik adımları zorunlu kılma, zaten çökmekte olan Siyonist ekonominin tümüyle yalıtılmasını başarma gücüne sahip.

Bu kitleselliğe ulaşamadığımız her gün onlarca Filistinliyi kaybediyor, yüzlercesini yataklarına aç ve susuz gönderiyoruz.

Tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirmenin ertelenebilecek bir tarafı kalmadı.

Bizler, 14 Haziran’da, Filistin’e Özgürlük Platformu olarak Ankara, İstanbul ve İzmir’de sokakta olacağız.

Hepinizi, bu satırları okuyan herkesi, soykırımı durdurmak için sokağa, birleşe birleşe büyüyecek sesimizle ‘İsrail’e Tam Ambargo’ çağrısında buluşmaya çağırıyoruz.

Tuna Emren

son yazıları

Siyonistler etnik temizliğe giriştiklerini itiraf ediyor
2024’ten seçtiklerimiz: 10 film, 5 TV dizisi
Filistin direnişi kazanacak

ilginizi çekebilir

turkiyeyi-anlamak-icin-ogretici-bir-olay-izmir-grevi
Marksizm 101 - Sosyalistler ve sendikal hareket
izmir-de-grev-krizi-cemil-tugay-yeni-onerisini-acikladi-disk-genel-is-i-masaya-davet-etti (1)
Grev bir turnusol kağıdıdır
Vegas-cybertruck-DB-250102_1735813211197_hpMain_16x9
Beyaz Saray’ın düşman kardeşleri