İki yıla yaklaşan soykırımcı işgal ve sert ablukaya rağmen direniş sürüyor. İsrail içerisinde de hala hayatta olduğu tahmin edilen 20 kadar İsrailli esirin bir ateşkes anlaşmasıyla kurtarılması için sokaklara inenlerin sayısı artıyor.
En son ilan edilen grev gününde İsrail tarihinde ilk kez Tel Aviv’de 500 bin, ülke genelinde de bir milyondan fazla İsrailli sokaklara döküldü. Sokağa inen yüzbinlerin çoğunluğu Filistin için adalet istemiyor, talepleri sadece esirlerin kurtarılması yönünde. Ancak hareketin en solundaki anarşist gruplar ve Standing Together (Bir Arada Duruyoruz) gibi tek ülkede eşit yurttaşlığı savunan savaş karşıtı gruplar ellerinde “soykırımı durdur” dövizleri taşıyarak, vicdani retlerini açıklayarak mücadeleyi büyütmeye çalışıyor.
Gazze kentinin işgali
Netanyahu hükümeti Trump’tan aldığı güçle Gazze’yi tamamen boşaltıp ilhak etme yönünde en ciddi adımı atarak Gazze Şeridi’nin en büyük şehri olan Gazze kentini tamamen işgal etme kararı aldı ve hemen ardından da ilk bombardımana başladı.
Bu işgal yüzünden hala Gazze kentinde bulunan yüzbinlerce kişi daha güneye inmek zorunda kalıyor.
Gazze kentinin mahallerine giren İsrail askerleri Filistin direniş güçleriyle göğüs göğse çarpışmalara girerek kayıplar da veriyor. Hatta İsrail medyası Zeytun Mahallesi’nde pusuya düşürülen dört İsrailli askere ulaşılamadığını, askerlerin rehin alınmış olabileceklerini duyurdu.
Gazze kentinin işgali durdurulamazsa sıra diğer bölgelere gelecek. İsrail tüm Gazze halkını güneyde biriktirip sonra da başka ülkelere göndermekte kararlı görünüyor. Bunu yapma özgüvenini ise ABD’nin desteğinde buluyor.
Gazze’de kıtlık ilanı
Son ateşkesin ardından Mart ayından bu yana İsrail, Gazze Şeridi’ne gıda girişine çok sınırlı bir şekilde izin veriyor. Bu nedenle açlık inanılmaz boyutlarda. Bu yazı kaleme alındığında Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı 350’ye dayanmıştı.
Birleşmiş Milletler (BM) raporları daha işgalin ilk aylarında Gazze’deki tarım alanlarının ve bahçelerin yüzde 90’ından fazlasının yok edildiğini belirtmişti.
Yardım TIR’larının Gazze’ye girişi ise son derece sınırlı. Günde en az 600-700 TIR girmesi gerekirken açlıktan ölümlerin artması sonucunda oluşan uluslararası baskılar nedeniyle izin verilen TIR sayısı günde en fazla 60-70’leri bulabildi.
Gazze İnsani Yardım Noktaları denilen İsrail ve ABD askerleri kontrolündeki ölüm kapanlarından yardıma ulaşmak ise son derece tehlikeli. On binlerce insan kilometrelerce yürüyüp dağıtım noktası denilen ateş poligonunda, bir meydana üst üste konulan 20 kiloluk paketleri kapışmak için koşturuyor ve dakikalar içinde tükenen paketleri birbirlerinin elinden almak için mücadele ediyor. Sonra da kaos çıktı denerek üzerlerine ateş açılıyor. Her gün her defasında aynı şeyler yaşanıyor.
BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması’nın (IPC) 21 Ağustos tarihli raporunda Gazze’de artık “kıtlık” yaşandığı ilan edildi. Kıtlık, sınıflandırmanın en üst aşaması, daha kötüsü yok.
İsrail, bombalayarak ve aç bırakarak soykırıma devam ediyor. Açlığın bir savaş silahı olarak kullanılması uluslararası hukuk açısından yaşananların soykırım olduğuna dair kanıtları güçlendiriyor.
Küresel Sumud (Direnç) Filosu yola çıktı
Bu sene üç defa İsrail’in Gazze ablukası denizden kırılmaya çalışılmıştı. Mayıs ayında Conscience (Vicdan) isimli gemi daha yola çıkamadan İsrail dronları tarafından Malta açıklarında vurulmuştu.
Haziran’da Madleen gemisi ise uluslararası sularda saldırıya uğramış ve içerisindeki 12 aktivist gözaltına alınmıştı.
Temmuz’da ise Hanzala gemisi yine içindeki 21 aktivistin gözaltına alındığı bir İsrail saldırısına uğramıştı.
Haziran’da ayrıca Libya ve Mısır’dan binlerce kişi konvoylarla Refah sınırına gitmek için yola çıkmış ama bu sefer de Mısır rejiminin saldırısına uğramış ve sınıra yürüyememişlerdi.
Tüm bu ısrarlı dayanışmanın ardından bu kez de 44 ülkeden 300’den fazla aktivistin katılacağı büyük bir filo 20’den fazla gemi ve tekneyle birlikte 31 Ağustos’ta yola çıktı. Ani bastıran fırtına nedeniyle kısa bir süreliğine limana geri dönse de sonrasında yoluna kaldığı yerden devam etti.
4 Eylül’de ise Tunus’tan 40 kadar daha gemi Küresel Sumud Filosu’na katılacak. Gemilerde aktivistlerin yanı sıra siyasetçiler ve ünlüler de yer alıyor.
Barselona’dan gemiye binenlerden iklim aktivisti Greta Thunberg, limandaki kitlesel uğurlama töreninde yaptığı konuşmada basının İsrail saldırırsa B Planı nedir sorusuna şu yanıtı verdi: “Daha kalabalık olarak geri dönmek. Bu kadar basit”
Bu yanıtla aynı gün İsrail medyasında ikinci kez Gazze’ye gitmeye çalışan Greta Thunberg’in “terörist-konumu”na uygun şekilde yargılanarak tutuklanacağı yazıldı. Bunu bir tehdit olarak görmek gerekiyor. İsrail, daha kalabalık bir filoyu engellemenin yolunun çok daha sert bir yanıt vermekte olduğunu düşünecektir.
Filonun 13-14 Eylül gibi Gazze açıklarına varması planlanırken 9 Eylül’de de New York’ta Filistin özel gündemiyle BM Genel Kurul toplantısı gerçekleştirilecek. Burada Fransa, ABD, Avustralya bazı başka Batılı devletlerin Filistin devletini tanınması bekleniyor. Ayrıca Genel Kurul’da İsrail’e yaptırım konusu da tartışılacak.
İsrail’i durdurmanın tek yolu küresel boykotu genişletmek Sumud Filosu gibi girişimleri büyütmek. İsrail ancak izole edilerek durdurulabilir.
Özdeş Özbay