Seçim vaatlerinin merkezine ekolojik yıkım projelerini koyan Cumhur ittifakı seçimi kazandığı takdirde enerji alanında ekolojiye darbe vurmaya devam edecek.
2018 yılında Akkuyu Nükleer Santral inşaatının biteceğini söyleyen Enerji Bakanı Albayrak 3. Nükleer santralin Trakya’da kurulacağını açıkladı. Türkiye’nin doğalgaz kullanımı kapasitesini arttıracağını söyleyen Albayrak, madencilik alanında Türkiye’nin 7 kat büyümek kapasitesi olduğunu iddia etti. Kömür üretiminin 80 milyon tondan, 100 milyon tona çıkartılacağını söyledi.
Türkiye ekonomisinin cari açığını kapatması açısından enerji üretiminin merkezi bir önemi var. Ancak Bakan Albayrak’ın Türkiye’nin enerji merkezi olması iddiası gerçeklikleri yansıtmıyor. TANAP, Türk Akımı ve İsrail gazının Türkiye’den Avrupa’ya aktarılması, ya da olası bir İran gazı gibi kritik gaz kaynakları açısından Türkiye kilit bir ülkeden çok bir koridor olma işlevi yükleniyor. Dolayısıyla enerjide ithal petrol ve doğalgaz ürünlerine bağımlılığını “yerli ve milli” olarak adlandırdığı nükleer enerji üretimini ve kömür üretimini artırmak suretiyle kapatmak istiyor.
Sadece Türk akımı projesi 57 bin ağıcın katledilmesine yol açacak. Doğanın, kamunun zararına, sermaye yanlısı her tür projeyi seçim propagandasının merkezine yerleştiren Cumhur ittifakı, ekonomide hızlı büyüme politikalarının gerektirdiği enerjiyi üretebilmek için tüm doğal kaynakları sermayenin yararına kullanmak için seferber etmeye hazırlanıyor. HES’ler altın ve gümüş madenleri, Albayrak’ın açıklamalarına bakılırsa bor madenleri olmak üzere tüm doğal koruma alanları sermayenin talanına açılacak. Tüm bunlara Akkuyu, Sinop ve Tekirdağ’da kurulmak istenen nükleer santrallere hız verme kararlılığını, iklim değişiminin hızlanmasına katkı yapacak termik santrallerin kapasitesini arttırmak kararlılığını da eklemek gerek. Sonuç olarak 24 Haziran seçimleri doğanın ve gezegeni tahrip eden sermaye yanlısı enerji politikalarına karşı mücadele açısından da önemli bir dönüm noktası. Ama sermayenin talanını asıl durduracak olan “güneş ve rüzgâr bize yeter” talepleriyle “krizin faturasını patronlar ödesin” diyen işçilerin taleplerinin ortak bir mücadele için yol gösterici olmasıdır.
Çağla Oflas
(Sosyalist İşçi)