Hükümet daha önce alınmış Danıştay kararına rağmen OHAL fırsatçılığına dayanarak şeker fabrikalarını özelleştiriyor. İlk etapta özelleştirme kapsamına alınan 14 fabrika 125 hektar ekim alanı ile pancar ekim alanının yüzde 66’sını oluşturuyor. Özelleştirecek 14 fabrikada toplam 4 bin 410 işçi çalışırken bu alanda 47 bin 758 çiftçi üretim yapmakta. Bu da aileleriyle birlikte milyonlarca insanın süreçten etkileneceğini göstermekte.
Şeker fabrikalarının kapanması fabrika için üretim yapan binlerce üreticinin işsiz kalıp şehirlere göç etmesine yol açacak. Şeker fabrikalarında çalışan kadrolu işçilerin sendikal hakları ve iş güvenceleri ortadan kalkacak, sosyal hakları budanacak ve maaşlarında düşüş olacak. Öte yandan Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin arkasında tarım alanında uluslararası düzeyde tekelleşmiş bir şirket olan Cargill olduğu söylenmekte. Cargill’in, hükümete sunduğu raporlarda “ şeker pancarı yerine –kendi ürettiği-nişasta bazlı şeker/mısır şurubunun öne çıkarılması’ gerektiğini söylemekte. Bu da şeker pancarı üretimi yerine, kalp, kanser, şeker gibi pek çok önemli sağlık sorunlarına yol açan nişasta bazlı şeker üretiminin ağırlık kazanacağını göstermekte.
Birleşik mücadele durdurabilir
Hükümetin Şeker fabrikalarını özelleştirme girişimine şimdiden işçiler direnişe geçti. Türk-İş karşısında bir basın açıklaması yapıldı. Özelleştirmeye karşı 850 bin imza toplandı. Özellikle AKP’nin ağırlıklı olduğu yerlerde hükümet kendisine oy veren işlerin basıncını hissediyor. Ancak fabrikaların özelleştirilmesini milli bir mesele haline getirmek işçilerin bölünmesine yol açmakta. “Antiemperyalizm” sosuna bulanmış muhalefetin dili fabrikaların özelleştirmesine karşı mücadele eden işçileri değil, OHAL koşullarında aylardır işçilerin haklarını gasp eden, grevleri yasaklayan milli mutabakat hükümetini güçlendirmekte. Oysa şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı çıkmak ulusal bir savunma değil, milyonlarca işçinin ve üreticinin aşlarını ve işlerini koruma mücadelesidir. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi durdurulduğunda, işçiler kazandığında, sermayeyi her yerde durdurmak daha olanaklı hale gelecek.
Hatırlanacağı gibi, Kasım 2017’de Zonguldak Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) çalışan maden işçileri, kurumun özelleştirilmesini durdurmak için işçilerin “Maden ocağından çıkmama” eylemi örgütlemişlerdi ve bu eylem hükümetin geri adım atmasına yol açmıştı. Aynı şekilde işçilerin birleşik kararlı mücadelesi şeker fabrikalarının özelleştirmesini durdurabilir.