Irkçılık güç ilişkilerinden bağımsız düşünülemez

22.01.2018 - 11:09
Can Irmak Özinanır
Haberi paylaş

Selahattin Demirtaş’ın eş başkanlığa aday olmayacağını duyurmasından sonra başlayan tartışma kötü bir hâl aldı. Bu hafta eski HDP milletvekili Hasip Kaplan’ın Demirtaş’ın yerine bir Türkün geçmemesi gerektiğini söyleyen tweetinin ardından, önce HDP Genel Merkezi Kaplan’ın paylaşımının ırkçı olduğunu açıkladı, ardından ise HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder çok sert bir yanıt verdi. 

Hasip Kaplan’ın attığı tweetler elbette üzücü, en basit hâliyle söylenecek olursa HDP’yi zaten zorlu bir süreçte daha da zor durumda bırakan bir anlayışı yansıtıyor. Üstelik HDP bütün Türkiyelilik projesine rağmen başından beri Kürt politik hareketinin ağırlığının açıkça ortada olduğu bir parti. Dolayısıyla Kaplan partisindeki diğer isimlere yönelik yanlış bir üslup kullanıyor. Kaplan, belli ki sürmekte olan bir tartışmayı ortaya koyuyor ama bunu yanlış ve çözüm olmayacak bir şekilde sunuyor. Önder’in cevabı ise daha da rahatsız edici. Kaplan’ı ırkçılık sebebiyle insanlıktan çıkmakla ve insanlar bedel öderken sessiz kalmakla suçluyor. Bu hem haksızlık, hem de yanlış.

Hasip Kaplan’ın attığı bir tweet üzerinden Kaplan’ı ırkçı ilan etmek politik olarak da, yöntem açısından da bir soruna işaret ediyor. Kaplan, yıllardır sadece Kürt sorununun çözümü için değil Türkiye’deki demokrasinin genişlemesi, insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması, ezilenlerin özgürlüğe bir adım daha yaklaşması için mücadele eden bir Kürt politikacısı. 1990’lı yılların başında DEP’ten bugünkü HDP’ye uzanan gelenek Türkiye’deki egemen ırkçılığın her zaman hedefinde oldu. Kaplan, bütün bu yıllar içinde ırkçılığın hedefindeki bu partilerde yer aldı.

Bugün de durum farklı değil, başta AKP olmak üzere yerli-millî blokun tüm bileşenleri; Türkiye’nin açık ara en ırkçı partisi MHP ve onun BBP türü küçük örnekleri, ulusalcı Kemalist Vatan Partisi HDP’yi hedef alıyor. Partinin eş başkanları ve vekilleri tutuklu, yüzlerce üyesi hâlen yargılanıyor. Ana muhalefet partisi CHP ise en iyi hâlinde “HDP’ye yakın görünmeyelim” politikası güderken, İstanbul İl Başkanlığı seçimlerinde görüldüğü gibi Kürt sözcüğünü ağzına alan temsilcilerine çok sert milliyetçi tepkiler gelebiliyor.   Bütün bunlar Türklük ve Kürtlük gibi kimliklerin eşit görülemeyeceğini gösteriyor. HDP’nin üzerindeki baskının hatta sadece HDP’nin üzerindeki baskının değil bugün bütün muhalefetin yaşamakta olduğu baskı dalgasının temel sebebi Kürt sorunudur.

Cumhuriyetin 95 yıllık tarihinde bu toprakların kadim Hristiyan halklarının yok edilmesi ve ardından Kürtlerin ve Alevilerin egemen ulusun Türk ve Sünni anlatısına asimile edilmeye çalışılması daha başından itibaren Türk kimliğiyle diğer kimlikler arasına bir eşitsizlik koyuyor. Ancak sorun sadece tarihi değil,  bugün üzerinde uzlaşılan “yerli-millî” veya MHP ittifakında işaret edildiği gibi “millî mutabakat” da asıl olarak Kürtleri dışlamak üzerine kurulu. Dolayısıyla dışlanan bir ulusal kimliğe dönük bir talebi “ırkçılık” olarak kodlamak hem tarihten gelen, hem de sürmekte olan güç ilişkilerini görmezden gelmek ve sistematik olarak ırkçılık yapanların elini güçlendirmek anlamına geliyor. 

Can Irmak Özinanır

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol