Emin Şakir, yıllardır DSİP’te omuz omuza mücadele ettiğimiz, en ufak ayrıntılara kadar düşünen, çalışkan bir yoldaşımız. DSİP’te yürüttüğü faaliyetin yanı sıra Emin, birkaç yıl önce çok büyük bir işe imza attı. Türkiye solunda uzun yıllar boyu yayınlanmış olan neredeyse bütün yayınları ulaşıma açan SolYayın isimli bir internet arşivi oluşturdu.
Arşiv, çok büyük bir hızla duyuldu, yaygınlaştı çünkü Türkiye sol tarihini hiçbir karşılık almadan sıradan insanların ulaşımına sunuyordu. Emin hiçbir sekterlik de göstermedi. Politik olarak hiçbir zaman anlaşmadığı sosyalist grupların yayınlarını da tek tek sitesine aktardı. Tüm aktivistlerin ve araştırmacıların işine yarayan bu arşiv sadece Türkiye sol tarihini araştırmak isteyenlerin değil yargının da radarına takıldı. İki yıl önce Emin’in evi basıldı, bilgisayarına el konuldu. Emin, yaklaşık iki yıldır süren bu soruşturma sonucu tutuklandı. İki yıldır hakkında soruşturma olduğunu herkes biliyordu, bu süreçte Emin’in pasaportu elindeydi, defalarca yurtdışına gitti ve geri geldi, yeri, adresi, ne yaptığı her zaman belliydi, kaçma şüphesi yoktu dolayısıyla hakkında tutuklama kararı çıkmasının hiçbir zemini yok.
Dosyasında gizlilik kararı olduğu için Emin hakkındaki suçlamayı bilmiyoruz ama yoldaşları olarak Emin’in suç sayılabilecek hiçbir şey yapmadığını biliyoruz.
Ancak egemenlerin gözünden bakınca Emin’in kurduğu arşivin neden suç sayılabileceğini anlayabiliyoruz. Tarihi eğip bükmekten çok hoşlanan, her dönem için tarihi yeni baştan yaratan ama aşağıdakileri o tarihin dışında bırakanlar için solun onlarca yıldaki farklı perspektiflerini ortaya koymak suç çünkü bilgi sadece kendilerinin tekelinde olsun istiyorlar. Muzır neşriyat kovalamak, gazetelerin, gazetecilerin, muhalif düşünenlerin peşine düşmek bu ülkede kökü çok eskilere uzanan bir gelenek ancak SolYayın örneğinin de gösterdiği gibi tarihe not düşen hiçbir yayın, hiçbir söz tamamen yok edilemiyor.
OHAL sürecinde yaşananlarla, özellikle üniversitelere yapılanlarla Emin’e yapılanlar arasında bir süreklilik var. Emin’in tutuklanması ifade özgürlüğünün açıkça ihlali olmasının yanı sıra bu ülkede bilim yapmanın muktedirler tarafından imkânsız hâline getirilmeye çalışıldığını da gösteriyor. Bizleri yönetenler yaptıklarıyla “tek bilim, tek tarih, tek gerçek” demiş oluyorlar.
Tarihi silmek, tarihsel belgeleri yok etmek, bunların yayılmasına engel olmak insanlığa kolektif olarak yapılmış bir kötülüktür. İyi ki Emin yoldaş gibiler var. İnsanlar gerçeğin muktedirler tarafından değil de aşağıdakiler tarafından yazılan kısmının bilgisine onun gibiler sayesinde erişecekler.
Can Irmak Özinanır