1877-1878 Osmanlı - Rus Savaşından sonra eski takvime göre 93 Harbinden itibaren Ermeni ulusal sorunu, Ermeni meselesi bu topraklarda gündemleşmeye, ulusal sınırları aşıp, uluslararası bir konu haline gelmeye başlamıştır. Ayastafanos ve Berlin Antlaşmalarıyla, Ortodoksluk üzerinden Ermeni halkının, Ermeni ulusunun çıkarı doğrultusunda bazı maddeler yasalaşmış fakat daha sonra Abdülhamit’in istibdat (baskı) rejimi bir türlü Berlin Antlaşmasıyla, Ermeni halkının elde ettiği hakları yürürlüğe sokmamıştır.
Sosyal Demokrat Hınçak Partisi ve diğer Ermeni siyasetleri bu maddi koşulların ürünü olarak ortaya çıkıp istibdat rejimine karşı bir muhalefet geliştirmişlerdir. 93 Harbi ve Çarlık Rus İmparatorluğu karşısında, Osmanlı İmparatorluğu’nun aldığı yenilgi geminin su almasına sebebiyet vererek, yüz yıllardır egemen olan Osmanlıcılık ideolojisinin terk edilmesine, bunun yerine Sultan Abdülhamid ile birlikte Ümmetçilik anlayışının yerleşmesine neden olmuştur.
İmparatorluğun resmi ideolojisi haline gelen Ümmetçilik sadece Müslüman hakları içine almakta bunun dışında kalan Hristiyan-Yahudi vs. bu inançlara sahip olan kesimleri ise dışarıda bırakmaktaydı. İmparatorluk topraklarının Hristiyanlardan arındırılarak bir Müslüman yurdu, daha sonra İttihatçılar ile birlikte Müslüman ve Türkü yurdu yaratma projesinin temellerinin atıldığı yıllardır aynı zamanda.
Bu dönem özellikle Batı Avrupa’daki Fransız Devriminden ve Aydınlanma hareketlerinden etkilenen modern siyasi hareketler Sosyal Demokrat Hınçak Partisi dışında etkilenen yapılar mevcuttu. Fakat Hınçak hareketini diğerlerinden ayıran temel özellik Marksizmden, Sosyalizmden etkilenmiş olması ve programını bu şekilde oluşturmasıdır. Sadece Ermeni halkının çıkarı doğrultusunda değil, Osmanlı toprakları içinde olan bütün ezilen halklar için bir mücadele yürütmeleridir. Beyazıt Meydanında Hınçak Partisi’nin önde gelen üyelerinden Paramaz ve 19 yoldaşının idam sehpasındaki sözleri sosyalizme yaptıkları göndermeler bu söylediklerimi teyit eder niteliktedir.
Yine Partinin önde gelen kadın teorisyenlerinden Sabah Gülyan’ın açıklamaları herkesi ve her kesimi kapsayan bir dilin egemen olduğunu görüyoruz. Tabi Türkiye’deki sol kendi tarihini, Anadolu’daki sosyalist ve devrimci hareketin tarihini buralardan başlatmaz, genelde Mustafa Suphi, İştirakçi Hilmi, TKP’den başlatır, bunun en büyük nedeni ise Kemalizm ve resmi ideolojiden kopamamasıdır. Kemalizm’i milli burjuvazinin temsilcisi olarak görür, ama fakat diye konuşmaya… Kurtuluş Savaşı retoriğine, emperyalizme karşı yedi düvelde savaşıldı hikayesine, 1921 Anayasasının, ilk meclisin ne kadar demokratik olduğu ile bitirir Türkiye solu… hı birde unutmamak lazım!!! NATO’ya girene kadar TC bağımsız bir ülkeymiş diye bitirir.
Ne yazık ki ölü doğmuş, resmi ideoloji, resmi tarihin etkisinden bir türlü kopamamış bir sol yeşerdi bu topraklarda. Sosyal Demokrat Hınçak Partisi- Bu toprakların ilk sosyalist hareketidir. Komünist Manifestonun çevirisini ilk yapan siyasettir. 2.Enternasyonel toplantılara katılan o toplantılarda Alman solunun ulusalcı, yurtsever çizgisi karşısında, devrimci enternasyonal çizgide yer alan, devrimci yenilgicilik siyasetini benimseyen bir duruş içerisindedir.
2.Enternasyonaldeki tutumunu pratikte de gösteren bir yapıdır Sosyal Demokrat Hınçak Partisi. Örneğin; Osmanlı’da Jön Türkler ile yapılan ittifak içine girmemiştir. Taşnaklar girmiştir fakat Hınçak Partisi bu tür burjuva oluşumlara mesafeli yaklaşmış ve kendi bağımsız duruşunu muhafaza edip korumuştur. Hınçak Partisi sadece Osmanlı’daki monarşiyi hedef almamıştır. Burjuva, küçük burjuva anlayışları da hedef tahtasına koymuştur.
Anadolu’da Sultan Abdülhamit’in dönemin derebeyi unsurlarına özerklik vermesi Müslüman olanlara, Ermeni halkının üzerindeki yükü daha bir ağırlaştırmıştır. O döneme kadar sadece Merkeze Osmanlı devlet memurlarına vergi veren Ermeni halkı, bu özerklik ile beraber yaşadıkları yörelerin feodalleri başta olmak üzere bu sefer hem devlete, hem de bu feodal güçlere vergi vermeye başlamıştır. Tabii bu durum özellikle kırsalda yaşayan Ermeni halkı için yaşamı katlanılmaz bir hâle getirmiştir ve bundan dolayı Sasun, Zeytun, Van vs. başta olmak üzere birçok yerde irili ufaklı çatışmalar, katliamlar yaşanmıştır. 1890 yılında Hamidiye Alaylarının kurulması, Ermeniler üzerindeki baskıların daha bir artmasına neden olmuştur.
Sosyal Demokrat Hınçak Partisi 1908’den sonra legal alanda siyaset yapmaya başlamış. 1909’da ise resmen resmi olarak kuruluş dilekçesini içişleri bakanlığına vermiştir. 31 Mart İsyanından sonra İttihatçılardan silah talep etmiş, fakat İttihatçılar Taşnaklara silah verirken Hınçaklara silah vermemiştir. Hınçaklar bizde savaşalım talebinde bulunmuştur. Selanik’ten gelen Hareket Ordusu yanında Taşnak Partisi savaşırken İstanbul’un bazı noktalarında çatışmalara girerken Hınçak Partisine İttihatçılar ihtiyaç olursa biz size haber veririz demiştir.
Hınçakların aldığı bu tutum Bolşeviklerin Rusya’da Kornilov darbesine karşı geçici hükümetin yanında savaşmalarına benzemektedir. İttihatçılar, Sosyal Demokrat Hınçak Partisinin siyasi programını çok iyi bilmekteydiler ve bu program İttihatçıları korkutmaktaydı. Çünkü Hınçak Partisinin Parti programı ve ortaya koydukları eylemsellik bir Müslüman ve Türk yurdu yaratılması önünde bir engeldi ve bundan dolayı Hınçak Partisi İttihatçılara, İttihatçılar ise Sosyal Demokrat Hınçak Partisine hep mesafeli yaklaştı.
1909’dan sonra başta Adana katliamı olmak üzere, yaşanan gelişmeler söylediklerimi doğrular niteliktedir. Dolayısıyla Sosyal Demokrat Hınçak Partisi bu toprakların ilk sosyalist hareketidir. Solun tarihi eğer bu topraklarda yeniden yazılacaksa ve bir sıralama yapılacaksa listenin ilk sırasında Beyazıt Meydanında idama giderken ‘bizi öldürebilirsiniz ama ideallerimizi asla, yaşasın sosyalizm diyen’ Paramaz ve yoldaşları yer alacaktır.
Mehmet Can