Malazgirt ve millî mitoloji

25.08.2017 - 21:12
Roni Margulies
Haberi paylaş

Ulusal tarih mitolojiktir, uydurmadır, romantik bir masaldır. Millî aydınların, tarihçilerin, dilbilimcilerin, romancı ve bestecilerin vatan aşkından ve hayal gücünden kaynaklanır.

Bu işin uzmanı Avrupalılardır elbet. On dokuzuncu yüzyılda Fransız, Alman, İtalyan ulus devletleri yaratılırken, hiçbir ortak geçmişi veya kader birliği olmayan insan kalabalıklarına aslında sınıfsız zümresiz birleşmiş bir kitle oldukları ve tarihöncesinden beri böyle oldukları anlatılırken, "tarih" en temel araçlardan biri olmuştur.

Tarihçilerin tarafsız ve objektif bilim insanları olduğunu zannedenler olabilir. Heyhat! Büyük Fransız tarihçisi Jules Michelet, Fransa'nın Tarihi kitabına hayatının sonlarına doğru 1869'da yazdığı son önsözde şöyle der: "Hiçbir şey istemiyorum. Ne isteyebilirim ki senden, sevgili Fransa? Hayatımı seninle yaşadım ve derin bir üzüntüyle ayrılıyorum senden... Tutkulu, asil, zor saatlerimizi beraber geçirdik... Senin için çalıştım, senin için gittim, geldim, aradım, yazdım. Her gün tüm benliğimi, belki de daha fazlasını, sana adadım."

Bizim tarihçilerimiz, belki de Fransız, Alman ve İtalyanlara kıyasla geç kaldıkları ve onlardan öğrenme şansı buldukları için, ulusun tarihini yazmakta Avrupalı meslektaşlarından çok daha yaratıcı olmayı başarmıştır. "Komik olmayı" demek daha mı doğru olurdu diye düşünüyorum, ama hayır, sergiledikleri sınırsız hayal gücünü taktir etmemek mümkün değil!

Avrupalı tarihçiler kendi uluslarının tarihini kültürel olarak Antik Yunan ve Roma'ya, fiziksel olarak Tötonlara, Keltlere, Gotlara, Vizigotlara dayandırır. İki bin yıldır kopmadan gelen bir birliktelik, kahramanlık ve mükemmellik masalları anlatırlar.

Bizimkiler ise, insan yaratıcılığının önündeki tüm engelleri kaldırır (amiyane tabiriyle, işin bokunu çıkarır) ve dünyadaki her şeyin, tüm medeniyetin, tüm dillerin, tüm milletlerin kökeni olan bir Türk ırkı hayal eder, bunun tarihini yazmaya koyulur.

Evet, abartırlar, ama sonuç olarak tüm ulus devletlerin kuruluş sürecinde yapılanları yaparlar. Çok çeşitli yerlerden çok çeşitli göçler sonucu kendilerini bu topraklarda bulmuş, çeşit çeşit diller ve lehçeler konuşan, çeşitli din ve mezheplere mensup insanları Türk olduklarına ve hepsinin bir kurdun peşine takılıp aynı yerden geldiklerine ikna etmek kolay iş değildir; millî mitoloji işi birazcık kolaylaştırır. Anlaşılır bir şey.

Malazgirt'te bir Cumhurbaşkanı

İlginç olan, Türk tarihçileri bu işlerden vazgeçmişken Cumhurbaşkanı'yla AKP hükümetinin bir türlü doymaması. Ulus kurulmuş, üzerinden 90-95 yıl geçmiş, AKP döneminde Panorama 1453'ün açılması, İstanbul'un fethinin dev törenlerle kutlanması filan derken, şimdi de Malazgirt'i kutlayacağız.

İstanbul'un her yanını kaplayan afişlere göre, "Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle gerçekleştirilecek olan Anadolu'nun Fethi Malazgirt 1071 Anma Programı'na tüm halkımız davetlidir".

Pardon. One minüt. Bugün Anadolu'da yaşayan nüfusun ataları 1071'de Anadolu'ya gelenler midir?

Kısmen evet. Ama sadece kısmen. Üstelik az bir kısmen! Anadolu halkı üzerinde yapılan DNA incelemeleri ne kadar "kısmen" olduğunu gösteriyor.

Örneğin, Ceren Caner Berkman, Havva Dinç, Ceran Şekeryapan ve İnci Togan'ın araştırmasına göre (American Journal of Physical Anthropology, Aralık 2007), Orta Asya'nın Anadolu'ya genetik katkısı yüzde 13. Bu yüzdenin daha düşük olabileceğini gösteren araştırmalar da var.

Demek ki, Anadolu insanının ataları, evet, kısmen Alparslan'ın askerleri ve onların ardından gelen Orta Asyalı Türkler. Ama çok daha önemli ölçüde, zaten Anadolu topraklarında yaşayan ve zaman içinde Türklerle karışan yerli halklar, Bizanslılar.

Yani fetheden de Anadoluluların ataları, fethedilen de. Bir yandan fethettik diye kutlarken, bir yandan da fethedildik diye üzülmemiz gerek!

Ama zaten Malazgirt kutlamalarının tarihle filan alakası yok tabii. Kutlamaların amacı, Cumhurbaşkanı'yla hükümetin Genelkurmay'la, derin devletle, Ergenekon'la kurduğu ittifakı pekiştirmek, bu ittifakın amaçları doğrultusunda halka yerli ve millî bir gaz vermek.

Roni Margulies 

[email protected]

Bültene kayıt ol