İsrail'den epeydir ses çıkmıyordu. Ne komşu Arap ülkelerine bir saldırı, ne Gazze'ye karşı bir vahşet, ne de hatta Filistinlilere karşı işlenen yeni bir insanlık suçu. Her zamanki baskı ve şiddet aynen devam ediyordu elbet, ama özel bir saldırganlık olmuyordu.
Niye olsun ki?
Arap devrimleri emperyalizmin ödünü kopardığından beri, bir yandan başta Amerika olmak üzere büyük güçler, bir yandan da Suudi Arabistan gibi gericiliğin yerel güçleri bütün Ortadoğu'yu hallaç pamuğu gibi atıyor. Bölge, yıkık ve etkisiz devletler mezarlığına döndü. Libya, Irak, Suriye, Yemen... Mısır, Mübarek'ten de daha vahşi bir baskı rejiminin çizmesi altında.
İsrail niye ses çıkarsın ki? Beş yıldır olup bitenleri büyük bir keyifle izliyor. Yapmak isteyip de yapamadığı şeyler, elde etmek istediği sonuçlar bir bir gerçekleşti. Kuzeyde tehdit olarak gördüğü Suriye ve Irak devletleri bertaraf oldu. Güneyde Tahrir Meydanı'ndan doğacak yeni bir rejim ciddi bir tehdit olabilecekken tam tersi oldu.
Hayal kırıklığı
Bütün bunların sonucunda Arap halkının ve bu arada Filistinlilerin nasıl bir hayal kırıklığı ve moral bozukluğu yaşadığını tahmin edebilmek için orada yaşamak veya falcı olmak gerekmiyor.
Filistin halkı Temmuz 2014'te 16 yaşındaki Muhammed Ebu Khdeyir'in kaçırılıp öldürülmesi sonucu çıkan olaylardan bu yana büyük ölçüde sessiz. Bölgedeki genel gelişmelerin yanı sıra, bu dönemde Mahmud Abbas ile Hamas arasındaki itişmeler de bu sessizliğe katkıda bulunmuş olsa gerek.
İsrail, Mescidi Aksa'da yaptığı provokasyonların bu sessizliği bozacağını, Filistinlileri galeyana getireceğini bilmiyor muydu?
Elbette biliyordu.
İkinci İntifada'nın nasıl başladığını herhalde kimse unutmuş değildir. Başbakan Ariel Şaron'un 2000 Eylül'ünde Mescidi Aksa'ya girmesi ikinci büyük Filistin ayaklanmasına yol açmıştı. Şimdi olduğu gibi, o zaman da İsrail ne yaptığını iyi biliyordu. Amaç, Amerika'nın dayattığı barış anlaşmasını sabote etmek, anlaşmayı Filistinlilerin baltaladığını iddia edebilmekti.
Bu sefer amaç, büyük olasılıkla, hem bölgedeki karmaşadan hem Batı dünyasında yükselen ve yükselmeye devam eden İslamofobi havasından yararlanarak, Doğu Kudüs'ü Filistinlilerden tümüyle temizlemek. Büyük güçler ve dünya kamuoyu gözlerini Suriye'ye dikmişken Filistinlilere bir darbe daha vurmak.
İnandırıcı değilsiniz!
Türkiye hükümeti bu provokasyona karşı gerekli sesleri çıkardı. Cumhurbaşkanı her zamanki gibi esip gürledi.
Ama hükümet sadece ses çıkardı! Hiçbir somut tepki yok.
Cumhurbaşkanı sadece esip gürledi. Hiçbir anlamı yok.
Türkiye ile İsrail arasındaki "normalleşme" anlaşmasının Erdoğan tarafından imzalanmasının üzerinden daha bir yıl geçmedi. Anlaşma İsrail'in Mavi Marmara hadisesiyle ilgili olarak her türlü sorumluluktan tamamen muaf tutulmasını sağladı.
Hükümetin şimdi çıkardığı itiraz seslerinin hiçbir inandırıcılığı yok.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)