Cumhurbaşkanı Erdoğan referandumdan sonra yaptığı konuşmada “idam” talebini gündeme getirdi.
“Kitlenin gazını almak için” mi bunu yaptı yoksa 16 Nisan’dan sonra çizilen yol haritasının önemli başlıklarından birisi mi bunu zaman gösterecek. Avrupa Birliği ile ilişkileri bütünüyle askıya almayı devlet ve egemen sınıf ne ölçüde destekler bunu da zaman gösterecek. Fakat 15 Temmuz darbe girişimini engelleyen hareketin içinden “İdam” talebinin, idamı talep eden sloganların çıkması, darbe karşıtı hareketi töhmet altında bırakıyor.
İdam önerisine, böyle bir tartışmanın yaptırılmasına her yerde karşı çıkmak ve idam yasasının geri getirilmesinin demokratik alandan elimizde kalan ne var ne yok her şeyin süpürülmesine tekabül edeceğini açıklamak zorundayız.
Ama şunu da hatırımızdan tek bir saniye bile çıkartmayalım: İdam tartışması, aynı zamanda “Hayır cephesi”nin bölünmesi için de gündeme getiriliyor.
Nasıl mı?
Çok basit! Çünkü aslında bir “Hayır cephesi” yok.
İlkeler etrafında kurulmuş, sınırsız özgürlükleri savunan, ırkçılık ve milliyetçilikten azade, Kürt halkının haklarının tanınmasını isteyenlerden oluşan, Erdoğan başkan olacak diye değil, yerli-milli bir otoriterliğin siyasal demokrasinin alanını daraltacağını düşündüğü için anayasa değişikliğine karşı çıkan bir “Hayır cephesi”nden söz edilemez. İdam tartışması gündeme geldiğinde bu cephenin hızla bölüneceği çok açık.
Önüne gelen, olur olmadık her siyasi gelişmeyi faşizmle suçlayanların gerçek faşistlerle bir faşizme karşı birleşik cephe kurma ihtimali Türkiye’ye özgü bir gelişim olabilir ancak. Bunun abartılı bir yorum olacağını düşünenler, “Hayır” kampanyasının bazı sivri isimlerinin referandum boyunca Suriyeli göçmenlerle ilgili yaptıkları açıklamalara bakabilirler.
Bu, 16 Nisan’da “Hayır” oylarının her iki kişiden birisinin tercih olmasının büyük bir başarı olduğu gerçeğini değiştirmez. “Hayır” diyenler, yönetim sisteminin daha demokratik olması gerektiğini savundular. Bazı liderliklerden bağımsız olarak, “Hayır” diyenlerin durduğu tarafın nesnel mantığı demokrasiye tekabül ediyordu. Ama “Hayır” diyen bazılarının öznel mantığı özgürlük, adalet ve eşitlik temelli bir “Hayır cephesinin” olmadığını gösteriyor.
“Hayır”ın içinde iki hayır var: Birisi, halkların eşit koşullarda kardeşliğinden yana. Diğeri... diğerlerini görmek isteyenler, en sol görünümlü olan ama “Evet” sonucu çıkmasını, “Evet’in mimarı Kürtler” diye açıklayanlar.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)