Ülkücü Kırcı, Ö. Seyfettin'in Primo'su ve sevgiliye mektup

05.02.2015 - 11:19
Ahmet Kuzik
Haberi paylaş

Önce Yıldırım Türker’in kâtil Kırcı hakkında 2010 senesinde yazdığı makâleden* bir alıntı:

“Kırcı’nın silahla tanışma hikâyesi, kendi miladının coşkulu anlatısı: “Şehirden yeteri kadar uzaklaştığımdan emin olduktan sonra kuru bir dere yatağına indim. Büyük bir ihtişamla belimde duran ve bana güç veren silahı çıkarıp elime aldım. Hedef yapabileceğim bir şey bulabilmek için sağıma soluma bakındım.” Bu ilk deneyiminden sonra hedef bulma konusunda hiç zorluk çekmedi. Kendi gücünü keşfetmişti artık...”

Şimdi Ömer Seyfettin’in “Primo Türk Çocuğu” hikâyesine bakalım: 

“Tahta kılıfın üzerine gayet ince ve hafif bir toz konmuştu. Üfledi. Son derece mukaddes bir şey tutuyormuş gibi ihtiram ve muhabbetten titriyordu. Kılıfın kapağını açtı. Revolveri çekti. Mekanizma sessiz ve donuk bir aydınlıkla parlıyordu. İnce dudaklarını uzattı; öptü, öptü, öptü. Bu o kadar tatlı idi ki... Emdi, emdi. Dudaklarının arasından dilini çıkardı, namluya dokundurdu. Ekşi ve serin bir tat duyuyordu. Bu serin ekşilikte öyle anlatılmaz bir lezzet vardı ki dünyada hiçbir şeye benzetilemezdi. Bu anlatılmaz, bu ne olduğu bilinmez şey sanki kana karışıyor; her tarafa yayılıyor, ona bir arslan kuvveti, bir muharip şevki, bir bahadır saadeti veriyordu.” 

Benzerlik şaşırtıcı değil mi? Büyük bir ihtişamla belinde duran ve kendisine güç veren silahı çıkarıp eline alıyor falan. Üstelik bu gerçek, Ö. Seyfettin’in hikâyesindeki gibi kurgu değil.

Ö. Seyfettin kurgusunda işi tabanca namlusuyla oral sekse kadar ilerletmiş.

Kırcı da bunu yapıyor mu bilmiyoruz, yazmamış. Fakat silaha/güce tapınma ortak özellik. 

“Primo Türk Çocuğu” 1900’lerin başlarında yazılmış olmalı. O günden bu yana böylesi ırkçı propaganda kitaplarından kim bilir kaç tane yazıldı, bunlardan kaç tane basıldı?

Kaç yüz bin tane genç, temiz, parlak dimağa zehir akıtıldı? Ve mankurtlar yaratıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı’ın yardımcı ders kitabi gibi adlarla bu kabilden propaganda kitaplarını tavsiye ettiği, bu kitaplardan ödevler verildiği de herkesin mâlûmu.
Burada nokta koyup Rakel Dink’in Hrant’ı uğurlarken okuduğu "Sevgiliye Mektup"a bakalım. Orada “Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim...” diyordu Rakel Dink. 

İşte, yaklaşık yüz senedir böyle örtüldü o karanlık üstümüze.

Ahmet Kuzik

[email protected]

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/yildirim_turker/haluk_kirci_aramizda-999774

Bültene kayıt ol