Britanya İşçi Partisi genel başkanlığına Jeremy Corbyn'nin seçilmesi parti içinde hem sancılı hem de umutlu bir süreci başlatmıştı.
Sancı daha çok partinin yönetim pozisyonlarını elinde tutan Blairci sağ kanadında, umut ise tabandaydı.
Bugün hem ülkenin hem de İşçi Partisi'nin içinde bulunduğu durum çok daha karmaşık.
Corbyn bir yandan partinin Blairci milletvekillerinin ve parti teşkilatının sürekli sabotajına uğrarken, seçilmesinin yarattığı hareketle İşçi Partisi'ne onbinlerce yeni üye katıldı. Tepedeki bu Corbyn nefretine karşılık tabanda Corbyn'e destek amaçlı kurulan Momentum hareketi partinin geleceği ve Britanya siyaseti için yeni bir umut yarattı.
İşçi Partisi ile siyasi bağı olan ülkenin en büyük sendikası Unite'ın Corbyn'nin başkanlığına destek vermesi umutları arttırdı.
Ama Corbyn'in ve tabandaki Momentum hareketinin işi zor. Momentum hem taktik ve strateji tartışmalarıyla hem de genel siyaset olarak bölünüyor. Parti üst yönetimine şu anda etki gücü ve imkanı yok. İşçi Partisi'nin yerel yönetimlerinde etkin bir varlıkları yok. Partinin sağ kanadı köşe başlarını tutuyor. Momentum hareketi kurulduğu hızla fonksiyonsuzlaşabilir, hatta tamamen parçalanabilir.
Üstelik kamu hizmetleri ve işçi ücretlerinde kesintiler yapan kimi yerel yönetimlerde İşçi Partisi hakim.
Brexit ile birlikte ülkede ciddi belirsizlikler var.
İşçi Partisi geniş tabanına rağmen kamuoyu yoklamalarında iktidardaki Muhafazakar Parti'nin gerisinde. Bir sonraki seçimleri kaybetmek Corbyn liderliğinin sonunu getirir ve partinin sol kanadı için büyük bir yıkım olur. Bu Muhafazakarlar için işçi sınıfına ekonomik saldırının ve ırkçılığın önünü iyice açar.
Corbyn, Brexit referandumu öncesi sıkıntılı bir dönem yaşamıştı. İşçi Partisi AB'de kalmayı savunurken Corbyn gizli olarak ayrılma taraftarı olduğunu söyledi. Partisinden gördüğü baskı ile açıktan bir AB karşıtlığı yapamadı.
Başbakan Theresa May, Avrupa Birliği ortak pazarından çıkmayı ve AB vatandaşlarının serbest dolaşım hakkını kaldırmayı planlıyor.
Önceleri AB'li göçmenlerin serbest dolaşım hakkı konusunda net tavırları olan Corbyn şimdilerde bu konuda daha bir belirsiz ve sağa doğru kaymakta. Unite sendikasının genel sekreteri serbest dolaşımın engellenmesine taraftar olduğu yönünde mesajlar verdi. Bu iki gelişme tesadüf değil.
Brexit süreci siyasi anlamda çok sıkıntılı olacak. Sadece hükümet değil, İşçi Partisi içindeki çatlakların genişlemesi olası.
Hükümet göçmen karşıtlığı üzerinden iç siyasette prim yapmaya çalışıyor. Brexit pazarlığınında en önemli konulardan biri serbest dolaşım olacak. Bu bedenle ırkçılık çok ciddi bir sorun.
AB ve hükümet çevrelerinde pazarlıklar nasıl olursa olsun İngiltere'deki sağlık sistemi, yerel yönetimlerde ve çalışma koşullarında kesintiler ülkenin en çok gündemde olan sorunu. Bunlara karşı geriletecek neoliberal hükümet ırkçılık konusunda da geriletilebilir. Trump'a karşı 100 bin kişinin yürümesi çok önemli ve umut verici.
Corbyn'in içerden ve dışardan düşmanları çok. Ama seçeneksiz de değil. Gelecek dönemde alacağı tavır çok önemli.
Syriza deneyimi önümüzde. Reformist hareketlerin sınırlarını ve yıkıcı sonuçlarını gördük.
Geçen hafta, bugüne kadar benzeri pek görülmemiş bir toplantı vardı. Almanya'nın Koblenz kentinde 4 aşırı sağ / faşist Avrupa partisi biraraya geldi. Almanya'dan AfD, Fransa'dan Front National, İtalya'dan Northern League ve Hollanda'dan Freedom Party liderleri ağızları sulanarak Trump'ın başarısını Avrupa'da tekrarlama sözü verdiler. Ortaklaşarak Avrupa insanlarının patronların kesintilerine duydukları öfkenin sahibi olmak istiyorlar. Elbette en tehlikeli silahları ırkçılık. Onlara bu ortamı sağlayan ise neo-liberalizmin kitlere uyguladığı ekonomik ve siyasi terör. Bu hareketlerin 7 yıllı aşkın bir süredir devam eden ekonomik kriz ortamında yükselmeleri tesadüf değil.
Yaşam koşulları kötüleşen, işsizlik, evsizlik gibi sorunlarla boğuşan kitlelerin sıkıntıları reformistlerin eline terk edilemez. Zira bunun sonuçları tüm Avrupa halkları için çok kötü olabilir.
Memet Uludağ