Cihatçılık bombalarla yok edilebilir mi?

26.12.2016 - 22:16
Volkan Akyıldırım
Haberi paylaş

Baskı ve bombardıman, politik İslamcı akımları yok etmediği gibi daha da güçlenmesine yol açıyor.

1991 yılı sonunda Cezayir’de yapılan genel seçimlerin birinci turunda oyların yüzde 55’ini alan  İslami Selamet Cephesi (FIS), hükümet olmayı garantilemişti. Ocak ayında seçimlerin ikinci turu yapılacakken ordu darbe yaptı ve yönetime el koydu. FIS’in belediye başkanları, yöneticileri, üyeleri tutuklanarak toplama kamplarına gönderildi.

Politik İslamcıların hükümet olmasına izin vermeyen darbe solda olan birçok isim ve hareket tarafından alkışlandı. FIS, ilk saldırılarını devlete karşı değil sosyalistlere ve ezilenlere karşı gerçekleştiren bir hareketti. Darbeyi destekleyenlere göre FIS “İslamifaşist” bir örgütlenmeydi ve devlet baskısıyla da olsa yok edilmesi gerekiyordu.

Sonuç 1991’den 2002’ye kadar sürecek bir iç savaş oldu. FİS geriletilse de yok edilemediği gibi Cezayir’de yaşananlar tüm dünyada İslami hareketlere örnek oldu. Devlet ve hakim sınıfların İslami hareketlerin parlamenter yoldan, burjuva demokrasisini tanıyarak iktidar olmalarına izin verilmeyeceği, (bugün cihatçılık denilen) silahlı mücadele ve bireysel terörden başka yolları olmadığı fikrine vardılar. 11 Eylül 2001’de ABD’deki ikiz kulelere yapılan intihar saldırıları ve sonrası yaşananlar ise bu durumu pekiştirdi.

Bugün ikiz kulelerde hayatını kaybeden binlerce masum insanı hatırlayan pek yok. Akıllarda kalan George W. Bush’un “teröre karşı savaşı.”

Afganistan’da işgal sürüyor. Taliban rejimi yenilmediği gibi, emperyalizm karşısında büyük bir direniş buldu. Usame Bin Ladin ve adamları, Afganistan Rusya’nın işgaline karşı savaşan bir mücahit grup olmaktan çıktı, emperyalizmle birçok ülkede savaşan bir güç haline geldi. Çünkü saldırıları fırsat bilen ABD ordusu, önce Afganistan’ı sonra Irak’ı bombalarla yerle bir edip işgal etti.

Irak’ta 1 milyon insan öldü, ABD direnişle büyük oranda çekilmeye zorlandı, yerine bekçi bıraktığı mezhepçi Irak hükümeti Sünnilere karşı büyük katliamlar yarattı. Sonuç Ebu Gureyb hapishanesinden mezhepçi IŞİD’in ortaya çıkması oldu.

Ortadoğu’da yaşayan halkların fikirleri baskıyla, bombardıman değiştirilmiyor. Bir İslami hareket, Mısır’da Müslüman Kardeşler gibi devrilse de, yenileri bu kez çok daha farklı biçimlerde ortaya çıkıyor.

Sosyalistler politik İslamcı hareketlerin liderliğine karşı siyasi ve ideolojik mücadele verirken tabanlarındaki fakirleri kazanmaya çalışır. Bunun yolu tek yolu emperyalizme, kapitalizme, zorba rejim ve devletlere karşı mücadeledir.

Halep’te insanların yakılarak özgürleştirildiğini söyleyip alkışlayanlar ise küresel kapitalizmin dünyayı kana boğan tercihlerini destekliyor.

Volkan Akyıldırım

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol