Halep katliamı bir dizi gerçeği açığa çıkardı.
Halep, Rusya ve Esad rejiminin ne kadar acımasız ve iki yüzlü olduğunu gösterdi.
Halep, batının IŞİD bahanesiyle Suriye’yi bombalamasının Suriye halkının özgürlüğü, çıkarları ve yaşam hakkıyla hiçbir ilgisinin olmadığını gösterdi.
Halep, Türkiye’de hükümetin ve cumhurbaşkanının efelenmelerinin hiçbir şekilde Suriye halkıyla dayanışma amaçlı olmadığını gösterdi.
Halep bütün insanlığın gözü önünde yakılıyor, yıkılıyor, bombalanıyor. Rejim zafer kazanıyor. Arkasında Rusya, Halep’in yıkılmış burçlarına bayrağını asıyor.
Zaman zaman ABD, zaman zaman Rusya, zaman zaman Esad’la anlaşanlar, her gördüğü Suriyeliyi IŞİD’çi olarak kodlayanlar, Türkiye’de hükümete karşı mücadele edeceğiz diye Suriyeli göçmenlere karşı ırkçılığı örgütleyenler, Esad adlı katilden, yaklaşık 500 bin Suriyeliyi öldüren bir rejimin sözcüsünden anti emperyalist kahramanlar çıkartanlar, göçmenlerle dayanışmanın önüne set çekmeye çalışanlar, göçmenlerin Ege ve Akdeniz’de boğulmasına neden olanlar, göçmenlere karşı AB sınırlarına duvar örmekten söz edenler, Suriye halkına karşı Avrupa’nın merkezlerinde ırkçı kampanyalar örgütleyenler, İslamofobiyi derinleştirenler, göçmenleri Avrupa’yla pazarlığın kozu olarak kullanan hükümet temsilcileri, Suriye halkının gücünü küçümseyenler, emperyalizmin kuklası ilan edenler ve Arapların zaten iyi bir şey yapmasının doğaları gereği mümkün olmadığını düşünen ırkçılar, hem Halep’in maruz kaldığı yıkımdan hem de Suriye halkının yaşadığı trajediden çeşitli derecelerde suçlular.
Tarih, devrimleriyle ve devrimcileriyle bu kadar kısıtlı enternasyonalist dayanışma sergilenen başka bir devrime tanıklık etmemiştir. Bu, yine de birçok ülkede dayanışma ağlarının kurulmadığı anlamına gelmiyor. Uluslararası sosyalistlerin etkin olduğu ve kendi egemen sınıflarının milliyetçiliğine karşı mücadeleyi her şeyin ötesinde gören enternasyomalist demokratların etkin olduğu ülkelerde, “Mülteciler hoşgeldiniz” kampanyaları, ırkçı kampanyaların zaman zaman gerilemesine neden oldu. Fakat, kapitalizmin iç dinamiklerinden ve kendi becerisizliklerinden kaynaklanan krizin nedeninin herkesten çok göçmenler olduğunu anlatan merkez ve sağcı partilerin sesi çok daha gürültülü çıkıyor. Türkiye’de Aladağ’da bir yurtta çıkan yangında ölen 11 kadının hesabını sormak için parasız eğitimi, yurtların devlet tarafından denetlenmesini, bu alanda hükümetin, politikalarının ve denetim yapanların ölümcül hatalarının teşhirini yapacağına, aklına, hükümetin kaynakları Suriye’deki mültecilere akıtırken “kendi evlatlarımızı” gözden çıkartan politikalar savunduğunu yazmak gelenlerin gürültüsü çok fazla.
Suriye halkı Arap ayaklanmalarının bir aşamasında şöyle bir başını kaldırdı. İç savaş ve emperyalistlerin müdahalesi, Suriye’de halkı geriletmiş durumda. Bizler, Arap halklarının ne Suriye’de ne de Mısır ve diğer ülkelerde son sözü söylediğini bilerek, bugün Halep’le dayanışmak ve Suriyeli mültecilerle dayanışmak için elimizden geleni yapmalıyız. Bu, OHAL koşullarıyla mücadeleyi, hakları kısıtlanan ve ağır koşullarda baskı altına alınan Kürt halkıyla dayanışmayı ertelemek anlamına gelmez. Türkiye’nin her yanında OHAL varken, Türkiye'deki Suriyelilerin cennet demokrasi koşullarında yaşadığını düşünenimiz yoktur sanırım!
Şenol Karakaş