Neden?

02.11.2016 - 09:35
Sennur Baybuğa
Haberi paylaş

Bize bu tür durumları haber veren tüm basın yayın kaynaklarımız kapatılmış durumda, iki gündür interneti de kapatmışlar, telefonlar belli ki açık hâlâ ve fotoğraf makinaları da var insanların.

Meclis Darbe Komisyonu’na ifade almak için çağırdıkları Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Gültan Kışanak'ı ve Fırat Anlı'yı belli ki önceden hazırladıkları tuzakları ile havalimanında gözaltına aldılar. Beş gün avukatlarla görüşme yasağı kararı da alındı, tecritteler, sağlıkları konusunda bile kimsenin bilgisi yok, halkın tepkisini ölçecekleri belli oluyor, duruma göre saldırıyı genişletecekleri de. 'Sarışın' bir vicdan olarak birkaç sorum olacak sana.

15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı'nın, Türkiye'de yaşayan bütün halkı sokağa davet ettiği konuşmayı o zamanlar ülke dışından izlemiş ve seçilmiş iktidarı silah zoru ile devirmeye çalışan bir kalkışma karşısında elinde silahı olmayan halkın yapabileceklerinin ne olduğunu bilemeden umutsuzca izlemiştim. Sonra sokaklara çıkan, o gece ölen, öldürülen ve öldüren insanların fotoğraflarını gördüm. En iyimser ifade ile herkes oyuna sahip çıkıyordu, bunu böyle okumak istiyorum, böyle okunması da gerekiyor. Halk dediğin sadece sandık günü sıraya girip zarfın içine senin partinin adını yazan bir sürü değildir, böyle hissetmiştim, belki de ilk kez.

Kavga yapmak istemiyorum, sadece soruyorum; Seçime inanıyor musun, evet inanıyorsun ki seçtiklerin, iktidar kürsülerinden aldıkları çoğunluk oyunun, bu ülkede her şeyi yapma konusunda kendilerine tanıdığı sonsuz sınırsız bir iktidarı bile sağladığı konusunda seni ikna etmiş görünüyorlar. Seçime inanmasan, biz %50’yi geçen bir çoğunluğuz demezsin. Seçime inanıyorsan, sonuçlarına da anlam yüklüyor ve siyasi iradeni seçtiğin kimselere devrettiğini biliyorsun demektir. Buraya kadar sükunetle anlaştık sanırım.

Kürdlerin yaşadığı coğrafyada da senin ülkenin yasaları geçiyor, senin vergi dairen vergi topluyor, senin öğretmenlerin görev alıyor, senin hakimlerin orada yargılama yapıyor ali kıran baş kesen polisin orada da görev yapıyor, demek ki ekmeğinin epeyini oradan yiyen bir halksın da aynı zamanda, peki burada da anlaştık mı, anlaştık tabi.

Şimdi orada YSK talimatlarına uygun seçim kurulları ve sandıkları kurulmuş, askerinin, polisinin güvenlik aldığı sandıklarda senin vatandaşın, TC kimlik numarası olan insanlar gidip imza karşılığı oylarını atmışlar, uyguladığın tüm mobinge rağmen de sandıkları merkeze ulaştırıp açmayı saymayı sisteme girmeyi başarmış senin devletin. Evet ve o sandıklardan da bir takım isimler çıkmış, yasalara uygun koşulları taşıyan, bu yeterlilikle o seçime giren, yasalarına uygun olarak sabıka belgesini ve seçilme yeterliliğini bile gözüne gözüne sokan. Evet, bunlardan biri de gitmiş Diyarbakır'a belediye başkanı olmuş, e sen mi olacaktın, olmamışsın, halk, seçmen orada onu seçmiş kardeşim, aynı sistem sana Ankara'yı verince İstanbul'u verince sonuca saygıya davet ettiğin bizler, orada da sonuç bu olmuş diyoruz, tamam mı? Aylardır belediyenin içine müfettişlerini yollamışsın, göz açtırmıyorsun, usulsüzlük arıyorsun, senin müfettişlerin Diyarbakır'da iken, Ankara'da İstanbul'da senin seçtiklerinin neler yaptığını denetleyecek müfettiş bile kalmamış, ortada top çeviriyor her biri ayrı ayrı, doğru mu doğru. Tek bir açığını bulamamışsın belediyede yürüttüğün didiklemede bile.

Peki sayın kardeşim, hiç mi aklına 'lan bu işte bir tuhaflık var' sorusu gelmiyor, hiç mi aklına biz demek gelmiyor, hiç mi aklına seçimse seçim, çoğunluksa çoğunluk demek gelmiyor, hiç mi aklına bu çalmayan çırpmayan beyaz saçlı kadından ne istiyor bizimkiler diye sormak gelmiyor. Bu kadar adaletsiz, bu kadar eşitsiz bu kadar bencil bu kadar yarınsız olmak sana mı kaldı kardeşim, görmüyor musun memleketin bucak bucak yanıyor, onu sen yakıyorsun, elinde benzin bidonu milletin kör çakmağına göz koymuşsun. Aklını başına alman için hepimiz o ateşe düşmek zorunda mıyız?

Sennur Baybuğa

(Bas Haber - 30.10.2016)

Bültene kayıt ol