Türkiye’de politik bir girişime nasıl yaklaşmak gerektiğini tespit edebilmek için, ulusalcı sekterlerin bu girişime nasıl yaklaştığına kabaca bir göz atmak yeter de artar. Demokrasi İçin Birlik (DİB) girişimi de böyle.
Daha girişim geniş katılımlı toplantısını yapmadan önce, ulusalcı sosyalistler, girişim içinde yetmez ama evet diyenlerin olduğundan yola çıkarak DİB’i mahkum etmeye çalıştı. DİB’in kuruluş haberi, örneğin “solcu” bir gazetede, girişim içinde yetmez ama evetçilerin de yer aldığı vurgusuyla haberleştirildi.
Bu, Demokrasi İçin Birlik girişiminin tüm eksikliklerine rağmen doğru yönde atılmış bir adım olduğunu kanıtlıyor. Ulusalcılar, 2010 yılında demokrasi için öne sürülen “yetmez ama evet” sloganına karşı çıkmakla kalmadılar. Siyasi varoluşlarını bu kampanyayı karalama, bu kampanyaya karşı “entelektüel şiddet örgütleme” ve hatta fiziksel olarak saldırmaya indirgediler. Bunu yaparken askeri vesayetin devamından, Veli Küçükgillerin sivil mahkemelerde yargılanmasının engellenmesine kadar bir dizi yan poziyon daha aldılar ama yetmez ama evet kampanyasını öyle bir şekilde şeytanlaştırdılar ki, bir süreci, olayı ya da olguyu kötülemek istediklerinde, içinde yetmez ama evetçiler var deyip geçiyorlar. Ulusalcının şifresidir artık yetmez ama evet. Bunu yaparken, MHP-CHP koalisyonunu solun tabanı ilan etmiş olmaları, Demirtaş karşısında Ekmeleddin İhsanoğlu, yerel seçimlerde Mansur Yavaş’ı ya da Sarıgül’ü desteklemiş olmaları solun utanç hanesinde silinmez izler bıraktı.
DİB, 15 Temmuz öncesinden başlayan bir girişimdi. Yapılan son toplantının sonuç bildirgesi metni DİB’in hem eksikliğini hem de önemini aynı anda gösteriyor. Bu girişim kuşkusuz önemli. Çünkü demokrasi ve barışı birleşik bir amaç olarak öne süren her türlü birlik adımı önemlidir. Çok sayıda kurumun bir araya gelmiş olması, sosyal demokratlar ve Kürt hareketinin temsilcilerinin süreci desteklemesi, emek örgütlerinin bir kesiminin başkanlarının orada olması, çok sayıda örgütün ve kampanyalardan tanıdığımız gazeteci, aktivist ve sivil toplum sözcüsünün bir araya gelmesi çok önemli. Bu, DİB’in desteklenmesi gereken bir hamle olduğunu gösteriyor.
Ama DİB’in temel bir sorunu da var: Sonuç bildirgesinde 15 Temmuz darbe girişimi silik bir şekilde yer alırken, bu girişime karşı direnişten hiç söz edilmiyor. OHAL uygulamalarına karşı çıkış haklı bir şekilde metinde yer alırken, başkanlık, siyasal sistem ve demokrasi tartışmaları, kategorik bir Erdoğan karşıtlığı şeklinde ele alınıyor. DİB, sonuç bildirgesine göre, esas olarak referandumda hareket edecek bir güç birliği inşası olarak algılanıyor. Bu açıdan, devletin, bir koalisyon halinde içerde ve dışarda yerli ve milli bir politik ekseni toplumu saflaştırıcı ve savaşı meşrulaştırıcı bir ideolojik yeniden yapılanma aracı haline getirmesi üzerinde durmuyor. Bu saflaştıran devlet siyasetine karşı, demokrasi için birlik, demokrat Müslümanlarla buluşmayı acil bir sorun olarak masaya yatırmadıkça, başka bir açıdan dışlayıcı bir rol oynamak zorunda kalır.
Birlik adımı olumlu. Eksiklikleri tartışmak önemli.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)