Bilim insanları atmosferdeki karbon seviyesinin 400 ppm’i (milyonda bir birim) temelli olarak geçtiğini açıkladı.
Bu açıklamada dikkat çeken nokta, karbon seviyesinin 400 ppm’i geçmesi değil, temelli olarak geçtiğinin ilan edilmiş olması. Çünkü psikolojik bir eşik de olan 400 ppm seviyesine ilk kez 2012’de Arktika’da bölge bazında ulaşılmış, üç yıl sonra 400 ppm seviyesi ilk defa bir ay boyunca düzenli olarak aşılmış ve geçtiğimiz Mayıs ayında gezegen üzerinde 400 ppm değerlerine ulaşmayan tek yer olan Antarktika da bu seviyeye ulaşmıştı.
İklim değişikliğinde yeni bir aşama
Atmosferdeki karbon seviyelerinin 1958 yılından beri düzenli ölçümleri yapılıyor. Bu ölçümlerin analizini yapan araştırmacılara göre, ne bu yıl içinde ne de önümüzdeki uzun yıllar içinde karbon seviyeleri bir daha 400 ppm’nin altında inmeyecek. Bu tespit, yine 1958 yılından beri tutulan veriler analiz edilerek yapılıyor. Yıl genelinde en düşük karbon seviyelerini hep Eylül ayında kaydeden gözlemevinde bu yıl bunun aksine bir durum yaşanıyor. Kayıtlar 2016 yılı Eylül ayında karbon seviyesini 401 ppm olarak gösteriyor. Ekim ayı başında bu seviyenin biraz daha azalacağı beklense de 400 ppm’in altına inecek kadar büyük bir değişim gösterme ihtimalinin sıfıra yakın olduğu söyleniyor.
Tüm eşikler aşılırken
Karbon seviyesinin 400 ppm’e ulaşması birçok bilimsel araştırma tarafından bugüne kadar hep ciddi bir uyarı olarak dile getirildi. Her yıl 10 bin türün, 2050’ye kadar tüm canlı türlerinin dörtte birinin yok olabileceği, şiddetli kuraklık ve seller ile birlikte büyük göç dalgaları, gıda krizi ile şiddetlenen yoksulluk ve toplumsal çalkantıların oluşacağı… Bütün bu olumsuz gelişmelere zemin hazırlayan unsur, atmosferde biriken sera gazları. Ve bu gazlar sürekli artmaya devam ediyor.
Türkiye’nin yerli kaynakları
400 ppm’in temelli geçildiği sırada, Enerji Bakanı Berat Albayrak da Türkiye’nin enerji politikalarına ilişkin bir açıklama yaptı. Albayrak, konuşmasının içinde defalarca “iklim” kelimesini kullandı. Ama bahsettiği iklim, hepimizi kaygılara sevk eden iklim değişikliği değildi. Türkiye’de enerji projelerini artıracak “olumlu yatırım iklimi” idi. Özellikle Türkiye’nin sahip olduğu kömür rezervlerinin iki mislinin keşfedildiği ve stratejik olarak bu rezervlerin son damlasına kadar kullanılacağını, kimsenin de buna engel olamayacağını söyledi. Rüzgâr ve güneş enerjisi ise Enerji Bakanı’nın değerlendirmesine göre ekonomik olarak çok kârlı değilmiş.
Kömüre hayır
Türkiye’nin enerji yatırımlarını rekor seviyelere ulaştıracaklarını açıklayan Albayrak’ın iklim değişikliğini hiç umursamadığı kesin. Ama dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanın umurunda.
Hindistan’da Karanpur vadisinde kömür madenleri için toprak alınmasına karşı köylüler direnişte. Bu haftanın başında polisin direnişe saldırısı sonucu altı kişi öldü, onlarcası yaralandı. Ve direniş büyüyerek devam ediyor. ABD’nin Kuzey Dakota eyaletinde Eylül ayında beri Standing Rock Sioux yerlileri tarafından bölgelerinden geçen boru hattı projesine karşı direniş sürüyor. Cerattepe tüm hukuksuzluğa, hükümetin Cengiz Holding’e koşulsuz desteğine ve baskılara rağmen direnmeye devam ediyor.
Bakan Albayrak, “kimse bizi yolumuzdan alamaz” uyarısı ve tehdidinde bulunurken unuttuğu şey de bu: Tüm dünyada var olan yaşam mücadelesi. Albayrak bundan da habersiz gibi görünüyor.
Nuran Yüce
(Sosyalist İşçi)