Türkiye 15 yıldır gelişen ekonomisiyle alt-emperyalist bir güce dönüştü. Ekonominin dışında askerî açıdan da sivrilmeye çalışıyor. Rusya ve Çin ile birlikte askerî harcamalarını arttıran ülkelerden biri.
Başta Suriye olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki gelişmelere aktif olarak müdahale etmeye çalışan Türkiye, hem hegemonya mücadelesinde yerini almanın hem de bölgesel gücünü korumanın yolunun askerî gücünü arttırmaktan geçtiğinin farkında.
Askerî harcamalarda dünyada 15. sırada yer alan Türkiye’nin 2023 hedefi, ekonomide olduğu gibi dünya sıralamasında ilk on içinde yer almak.
Türkiye, 2011-2013 yılları arasında tüm dünyada en çok silah ithal eden 6. ülke. Ayrıca silah ihracatı yapıyor. Katar’da askerî üssü var. Somali’de de askerî üs kurmak olmak üzere. Bunun dışında 50 ülke ile askerî ticaret anlaşmalar gerçekleştirdi.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı raporlarına göre Türkiye askerî ihtiyacının %45’ini yerli üretimden karşılıyor. Kendi pozisyonunu güçlendirmek için silahlanma açısından kendine yeterli konuma ulaşmak isteyen devlet, yerli üretim oranını %85-90 düzeyine çıkarmayı hedefliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta yerli askerî sanayinin geliştirilmesini istiyor. Rapora göre 2015 yılında Hazine’den, Savunma Sanayi Destekleme Fonu’ndan yaklaşık 13,5 milyar bütçe ayrıldı. Bu rakam gelecekte yerli üretim projelerinin destekleneceğini gösteriyor.
Sermaye askerîleşiyor
Son yıllarda devlet silah teknolojisinin kendi kontrolünde olabilmesi için yerli askerî endüstrinin gelişmesine büyük yatırımlar yapıyor. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri’nin ana muharebe araçlarının yerlisinin, tamamen özgün tasarım veya ortak üretim şeklinde üretilmesi konusunda yoğun çabalar gösteriliyor. İnsansız hava araçları (ANKA), yeni nesil temel eğitim uçağı (HÜRKUŞ), muharebe tankı (ALTAY), F16 füze ikaz sistemleri, sahil gözleme radar sistemleri gibi tamamen yerli ölüm araçları silahlı kuvvetlerin envanterine geçirilmiş vaziyette.
Sanayide de gözle görülür bir militaristleşme yaşanıyor. Elektronikten bilgisayara, kauçuktan makineye pek çok alanda faaliyet gösteren yaklaşık 200 özel şirketin de içinde bulunduğu bir askerî-sınaî kompleks yaratılmış durumda.
Bu şirketler içinde Uzel Makine, Aselsan, Petlas, Mercedes-Benz Türk, MAN, Kalekalıp, Aksa Makine, İşbir, Nurol Makine, Sinter Metal, Dearsan Tersanesi, Asil Çelik, Öztiryakiler, Siemens, Çukurova grubuna bağlı BMC, Sabancı grubuna bağlı Temsa, Zorlu grubuna bağlı Vestel, Koç grubuna bağlı Otokar ve RMK Marine Tersaneleri gibi çok sayıda büyük şirket bulunuyor. Ayrıca ODTÜ, Bilkent, Ege Üniversitesi ve TUBİTAK gibi “bilim yuvaları” da askerî sanayinin emrinde hizmet veriyor.
Emekçilerin ölüm, yoksulluk ve yıkım getiren silahlanmaya ve savaşa karşı çıkmaktan başka seçeneği yok.
Çağla Oflas
(Sosyalist İşçi)